Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversitesi sınavlarının, yılda bir kere yapılıyor olmasının toplumda büyük bir basınç ve gerilim yarattığı kanaatini taşıdıklarını belirterek, ''Bu sebeple üniversite sınavlarını yılda birden çok tekrarlanarak yapılabileceği bir ihtimal üzerinde de çalıştığımızı ifade etmeliyim'' dedi.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Eğitim Bakanları düzeyindeki 1. Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katılan Bakan Dinçer, gazetecilerin de sorularını yanıtladı.
''Samsun'da YGS stresine dayanamayıp kalp krizi geçiren öğrencinin hayatını kaybetmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Bakan Dinçer, olaya çok üzüldüklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Böyle şeylerin olması en basit ifadeyle bizi yaralıyor. Hele hele sınav arifesinde böyle hadiselerin olması çocukların böylesine gergin bir ortamda imtihana giriyor olması bence bizim sınav sistemlerini gözden geçirmemiz için de gerekçe oluşturuyor. Nitekim özellikle üniversitesi sınavlarının, biz yılda bir kere yapılıyor olmasının toplumda gerçekten büyük bir basınç ve gerilim yarattığı kanaatini taşıyoruz. Bu sebeple üniversite sınavlarının yılda birden çok tekrarlanarak yapılabileceği bir ihtimal üzerinde de çalıştığımızı ifade etmeliyim. Özellikle YGS sınavının yılda en az üç ya da dört kez yapılması halinde bu gerginliğin ortadan kalkabileceğini düşünüyoruz. Bunun yapılıp yapılamayacağı ile ilgili altyapı çalışmaları var.''
YGS öncesi öğrencilerin izin kullanması
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, YGS öncesinde velilerin bilgisi dahilinde öğrencilerin 25 gün izinli sayılabildiği uygulamanın bu yıl da geçerli olup olmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı:
''Bu konuda çok açık ve net bir mesaj vermek istiyorum; eğitim sisteminde şayet başarılı olmak istiyorsak, eğitimimizin niteliğini arıtmak istiyorsak, çocuklarımızın hem ulusal hem de küresel düzeyde ihtiyaç duydukları bilgi ve yeteneği vermek istiyorsak, bunun birinci şartı hem öğretmenimizin hem de öğrencilerimizin sınıfta olmaları ve öğrenmeyi başarmaları gerekir. Bu sebeple ben öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sınıfta olabileceği her türlü tedbiri alacağım, bunun altını çizerek söylemek istiyorum. Zaten hazırlanan hukuki düzenlemeler, öğretmenimizin ve öğrencinin sınıfta olmasıyla ilgili düzenlemeler. Ama istisnaların pek çoğunun giderek yaygınlaştığını da görüyoruz.''
Dinçer, bu noktada okul idarecileri ve il yöneticilerinin hukuki mevzuatı uygulamalarını istediğini ifade ederek, istisnaların ''genel kurallar'' haline gelmesinin doğru olmadığını vurguladı.
Bakan Dinçer, ''Bu vesileyle tekrar söyleyeyim özellikle sağlık personelinin gerçek olmayan sağlık raporları vermeleri veya çocuklarımızın okuldan uzaklaşmalarını temin edecek uygulamaları gözden geçirmek gerektiğini düşünüyorum. Şunu hatırlatmak isterim; eğer okuldaki eğitimin yerine dershaneyi ikame ediyorsak ve bunun da yanlış olduğunu görüyorsak, o zaman okulda olmalı ve okulunun müfredatı üzerinden eğitimi önceliklendirmeliyiz. Benim yapmaya çalıştığım şey de bu'' şeklinde konuştu.
"Sınavlara ihtiyaç duymayacağımız bir altyapıyı kurmak zorundayız"
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, özellikle eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini, altyapıyı kurma zorunluluğu bulunduğunu söyledi.
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Eğitim Bakanları düzeyindeki 1. Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katılan Bakan Dinçer, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun Meclis'ten geçtiğinin hatırlatılması üzerine Bakan Dinçer, kanunun Türk eğitim sistemine daha demokratik ve esnek bir yapı getireceğini söyledi.
Kanunun devletle milleti daha yakın hale getirdiğini vurgulayan Dinçer, düzenlemenin, ülkede bu zamana kadar yapılan ideolojik mahiyetli tartışmaların pek çoğuna artık gerek kalmadığını ve toplumun her kesiminin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir eğitim sistemini kurgulamanın mümkün olduğunu gösterdiğini anlattı.
Dinçer, bundan sonraki eğitim uygulamalarında çok daha başarılı sonuçlar alacaklarını belirterek, en azından sosyo-psikolojik bir rahatlığa erildiğini düşündüğünü dile getirdi.
Kanunun detaylarına ilişkin soru üzerine Dinçer, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise seviyesindeki düzenlemeler için ekip kurduklarını ve geniş kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini, çok yakında konuyla ilgili kamuoyunun da bilgilendirileceğini dile getirdi.
'Özel okullara teşvik paketi hazırlanıyor' şeklindeki haberlerin hatırlatılarak, ''Böyle bir hazırlık var mı'' diye sorulması üzerine Bakan Dinçer, şunları kaydetti:
''Ulusal düzeyde yatırımların teşvik edilmesiyle ilgili bir hazırlık yapılıyordu. Bu Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun yürüttüğü bir hazırlıktı. Dolayısıyla o hazırlıkta, özel sektörün eğitimden daha çok pay almasını sağlayacak türden teşvikle ilgili çalışmalar yer almıştı. Özellikle mesleki eğitimin teşvik edilmesiyle ilgili özel bir uygulamayı bu kanuna ekleyecektik. Fakat yapılan tartışmaların ve gergin geçen sürecin etkisiyle bu kanuna onu ekleme imkanımız olmamıştı. Büyük ihtimalle mesleki eğitim teşvikini de oraya ekleyerek teşvik kanununda bu uygulama için bir düzenleme yapılacak. Beklentimiz o doğrultuda.''
Sınav, öğrenci seçmek için olmayacak
''YGS'nin kaldırılacağını Başbakan söylemişti. Hafta sonu da YGS yapıldı. Samsun'da da üzücü bir olay yaşandı. Bazı öğrenciler de sağlık sorunları nedeniyle sınava giremedi. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz olur mu'' şeklindeki soru üzerine Dinçer, Başbakan Erdoğan'ın sınavlarla ilgili sözlerini kendileri için bir vizyon olarak ele aldıklarını söyledi. Eğitim sisteminde sınavlara ihtiyaç duyulmayacak bir zemini altyapıyı kurmanın zorunluluğuna işaret eden Dinçer, ''Onun için de yoğun bir şekilde çaba sarf ediyoruz. Şunu belirtmeliyim aslında 'belki sınavlar kaldırılacak' demek ifade olarak yanlış sonuç doğurabilir'' dedi.
Dinçer, sınavların öğrenci seçmeye yönelik yapılması ve hem sınav öncesinde hem de sınav sonrasındaki tüm eğitim sistemini belirleyici rol oynamasının iki önemli sorun olduğuna işaret eden Dinçer, şöyle konuştu:
''Bireylerin yetersizliklerini tamamlayacak bir sınav ve dershane anlayışından çok toplum davranışı haline dönüşmüş bir sınav anlayışı ortaya çıktı. Öyleyse eğer sorun bu ise bunu çözecek tedbirler almalıyız. Mesela biz lise eğitiminden sonra SBS sınavını yapmak gerektiği kanaatindeyiz. Ama bu sınav, öğrenci seçmek için değil. Eğitim sisteminin başarısını ölçmek, öğrencilerimizin sahip olması gereken bilgi ve yetenekleri kazanıp kazanmadıklarını görmek için yapılmalı. Çünkü bu eğitim sistemine feed-back sağlayacak. Dolayısıyla öğrenci seçme esaslı sınavlardan bahsederek, 'yapmayacağız' demek daha doğru olabilir. ''
Ne kadarlık bir zaman öngörüyorsunuz'' sorusuna üzerine Dinçer, zaman vermenin doğru olmayacağını söyledi.
Dinçer, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun yeni eğitim döneminde uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin soruya da ''uygulamak için çaba sarf edecekleri'' karşılığını verdi.
YGS'nin yılda birkaç kez yapılmasının, Fatih Projesi ile bağlantılı olup olmadığına ilişkin soruyu ise Dinçer, ''Fatih Projesi ile bağlantılı değil. Bu imtihanları ÖSYM yapıyor. Dolayısıyla ÖSYM ayrıca bir ekip kurdu, çalışıyor'' diye yanıtladı.
Dinçer, bu düzenlemenin kimleri kapsadığına ilişkin soruya da sadece üniversiteye giriş sınavında, YGS'de geçerli olacağını kaydetti.