İslam tarihinde tarihe geçmiş birçok sözleşme mevcuttur. O sözleşmelerden biri de Medine Sözleşmesi'dir. İslam coğrafyası adına yapılmış en önemli sözleşmelerden biri olduğunu söylenir. Günümüzde de bu sözleşmenin kimler tarafından yapıldığı, sözleşmenin maddeleri hala merak edilmektedir.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Mekke'den Medine'ye hicret ettikten sonra Medine'de yaşayan Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında yapılan sözleşmeye Medine Sözleşmesi denilmektedir. Medine Anayasası olarak da tarihe geçen bu sözleşme 8 ayrı belgenin bir araya gelmesi ile birlikte yapılmıştır. Bazı kaynaklara göre bu sözleşme tarihteki ilk yazılı anlaşma olarak da bilinir.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ KİMLER ARASINDA YAPILMIŞTIR?
Medine sözleşmesi Yahudileri ve Paganları da içine alacak şekilde Yesrib şehrinin önde gelen aşiretleri arasında yapılan resmi bir antlaşmadır. Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında yapılmıştır. Evs Kabilesi ve Hazrec Kabilesi arasındaki şiddetli çatışmaya son vermek için sözleşmede maddeler hazırlanmıştır.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ KAÇ YILINDA YAPILMIŞTIR?
Medine sözleşmesi Hz. Muhammed tarafından 622'de düzenlenmiştir. Tarihteki ilk sözleşme niteliği taşıdığı bazı kaynaklarda yer almaktadır.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ MADDELERİ
1. Bu vesika, Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesribli müminler ve bunlara tâbi olanlarla sonradan onlara katılmış olanlar ve onlarla beraber cihad edenler için düzenlenmiştir.
2. Vesikayı imzalayanlar diğer insanlardan ayrı bir ümmet teşkil eder.
3. Kureyşli muhacirler kan diyetlerini ödemeye katılacaklar ve savaş esirlerinin fidyesini müminler arasındaki makul esaslara ve adalete göre ödeyeceklerdir.
4. Avfoğulları daha önce olduğu gibi kan diyetini ödemeye iştirak edecek ve Müslümanların teşkil ettiği her zümre savaş esirlerinin fidyesini müminler arasında adalet prensibine göre verecektir.
5. Hârisoğulları daha önce olduğu gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini müminler arasında adalet çerçevesinde verecektir.
6. Sâideoğulları, daha önceki yaptıkları gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini müminler arasındaki adalete göre verecektir.
7. Cüşemoğulları, evvelce uygulandığı gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini müminler arasındaki adalet prensibine göre verecektir.
8. Neccâroğulları eskisi gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre, savaş esirlerinin fidyesini müminler arasında uygulanan makul esaslara ve adalet prensibine göre verecektir.
9. Benî Amr b. Avf, daha önce olduğu gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini müminler arasında kabul edilen esaslar ve adalet çerçevesinde verecektir.
10. Nebîtoğulları daha önce yaptıkları gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini makul esaslar ve adalet çerçevesinde verecektir.
11. Evsoğulları eskiden olduğu gibi kan diyetini ödeyecek ve her zümre savaş esirlerinin fidyesini makul esaslara ve adalete göre verecektir.
12. Müminler, kendi aralarında ağır malî sorumluluklar altında bulunan hiç kimseyi bu halde bırakmayacak, fidyesini veya kan diyeti gibi borçlarını makul esaslara göre ödeyecektir.
13. Hiçbir mümin diğer müminin mevlası ile ondan habersiz bir anlaşma yapamayacaktır.
14. Takva sahibi müminler saldırganlara, haksız bir fiil tasarlayanlara ve cürüm işleyenlere, bir hakka tecavüz edenlere, müminler arasında karışıklık çıkarmak isteyen kimselere karşı olacak ve bunlardan biri kendilerinden bir kişinin evlâdı bile olsa hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.
15. Hiçbir mümin kâfir için bir mümini öldüremez ve mümin aleyhine kâfire yardım edemez.
16. Allah'ın zimmeti, himaye ve teminatı tektir, dolayısıyla müminlerden yetki bakımından en aşağı derecede olan birinin kabul ettiği himaye onların hepsini bağlar, zira müminler birbirinin kardeşidir.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ AMAÇLARI
Medine'de yaşayan her topluluk için önem taşıyan bir sözleşmedir. Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler arasında eşitlik kabul edilmesi amaçlanmıştır. Hiç kimsenin diğer bir kimse ile üstünlüğü olmayacak ve ayrıcalıklı davranılmayacak. Müslümanlar elde ettiği gelirleri artık sadece kendi aralarında değil bütün Medine'de yaşayanlar ile paylaşacak. Bu anlaşmanın en önemli özelliği din dil ırk fark etmeksizin bütün herkes eşit olarak kabul edilmesiydi.
Medine şehrinin sınırları da belirlenerek, Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanların burada yaşayan gayrimüslimler ile birlikte kardeşçe ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi amaçlanmıştır.
MEDİNE SÖZLEŞMESİ SONUÇLARI
Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra ve Bedir Gazvesi'nden önce düzenlendiği, sekiz ayrı belgenin birleştirilmesinden meydana geldiği Medine sözleşmesi dünya tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Dil, din, ırk eşitliğini getiren bu antlaşma Müslümanlar, Yahudiler ve Müşrikler için önemli bir adımdır. Fakat antlaşma ilerleyen yıllarda bozulmuştur. Hicretin 2. yılında (624) tek taraflı olarak ilk defa Beni Kaynuka Yahudilerince bozulmuştur.