Marksizme adını veren Alman düşünür Karl Marx, 1818 yılında doğmuş ve 1883 yılına kadar yaşamıştır. Karl Marx, Max Weber ve Emile Durkheim ile birlikte, klasik sosyolojinin üç büyük kurucusundan biri olarak kabul edilir. Sözü edilen diğer iki düşünür ile birlikte Marx, modernleşen toplum yapısına dair sosyolojik analiz ve değerlendirmeler yapmıştır. Marx'ın toplum analizinin temelinde sınıf çelişkisi yer alır. Yani Marx modern toplumu, üretim ve bölüşüm süreçlerinde işgal ettiği konuma göre farklılaşan temelde iki farklı toplumsal sınıf arasındaki çelişki ve mücadele üzerinden çözümler. Aslında yalnızca modern toplumu değil, geçmişte var olmuş toplum düzenlerini de aynı şekilde üretimin örgütlenme biçimine ve bu örgütlenme içinde bulunduğu konum nedeniyle farklı sınıfsal aidiyetleri olan insanlar arasındaki ilişki ve çelişkiler temelinde değerlendirmiştir.
MARKSİZM NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?
Marksizm bilimsel bir yaklaşım, bir düşünce geleneği ve bir siyasi bir akım olarak, Marx'ın modern toplum eleştirisine dayanır. Marx'ın çalışmaları ise, 19 yüzyılda ortada olan kapitalist toplumsal dönüşüm karşısında yazılmıştır. Dolayısıyla Marksizm, modern bir olgu olarak, modernizmin ve kapitalist toplum yapısının bir analizi ve eleştirisi sonucunda ortaya çıkmıştır, denilebilir.
MARKSİZM KISACA TANIMI
Marksizm için kısaca, toplum yapısını sınıfsal karşıtlıklar üzerinden okuyan ve işçi sınıfı ile sermaye sahibi kapitalist sınıf arasındaki çelişki ve tahakküm ilişkisini önemseyen felsefi ve politik akımlar ile bu temelde geliştirilen bilimsel yaklaşımların tamamını kapsayan bir çatı kavram diyebiliriz. Marksizm,
MARKSİZM TEMEL KAVRAMLARI NELERDİR?
Marx'ın eserlerinde ve onu temel alarak geliştirilmiş olan büyük düşünsel ve bilimsel literatürde önemsenen temel kavramlardın bazıları şunlardır:
- Yabancılaşma: Bu kavram geniş bir tanımla, insanın kendi ürünü olan şeylerin, sonradan kendisinden bağımsız ve daha üstün bir konuma yerleştirilmesi şeklinde tanımlanabilir. Marx'tan önce de birçok düşünür tarafından kullanılmış olan bu kavram, Marx'ın düşüncesinde ve eserlerinde, insanın üretim süreçleri içinde yer aldığı konumdan kaynaklı olarak yaşadığı bir yabancılaşmaya işaret eder: Buna göre işçiler, kapitalist üretim düzeni içinde standart ve yaratıcı olmayan üretim etkinlikleri içinde bulundukları için, kendi kapasitelerini ve yaratıcılıklarını gerçekleştiremezler ve yaptıkları iş dolayısıyla kendi emeklerine yabancılaşırlar. Yabancılaşmanın diğer boyutu ise işçilerin, kendi emekleriyle üretilen ürünlere yabancılaşmalarıdır: İşçilerin emeği ile üretilen ürünler, piyasa ekonomisi içinde bir değişim değeri kazandırılarak alınır ve satılır. İşçinin emeğinin sonucunda üretilmiş bir ürün olduğu unutulur.
- Sınıf mücadelesi: Marksizm için sınıf mücadelesi çok önemlidir. Marx toplumu, ekonomik üretim ilişkilerinde farklı konumlarda bulunan (patron-işçi) ve farklı ekonomik imkanlara sahip olan iki sınıf arasındaki ilişki üzerinden tanımlar: İşçiler ile sermaye sahibi kapitalistler. İşçi sınıfı çalışarak ürünler üretir ve bu ürünler piyasa içinde alınıp satılarak, kapitalist sınıfa daha fazla kâr sağlar. Kapitalist sınıf, artan kârından işçilere yalnızca kendilerini hayatta tutabilecekleri kadarını verir, kalanını kendi sermayesinin üzerine ekleyerek biriktirir. Böylece işçi sınıfı sürekli olarak kapitalist patronların çıkarına hizmet etmiş olur.
- Devrim: Marx, modern toplumdaki bu iki temel sınıf arasındaki eşitliksiz ve adaletsiz ilişkinin aşılacağını düşünür. Ona göre, işçi sınıfı bu adaletsiz düzeni ortadan kaldıracak ve sınıfsız bir toplumu kuracak bir devrim gerçekleştirecektir. Marksizmde devrim, işçiler ve kapitalistlerden oluşan iki sınıfla toplumu ortadan kaldırarak toplumsal eşitsizlikleri yok edecek köklü bir toplumsal değişimi ifade eder.
- İdeoloji: Klasik Marsizmde ideoloji kavramı, işçi sınıfının sahip olduğu bir tür yanlış bilince işaret eder: İşçi sınıfı çalışarak aslında sürekli şekilde sermaye sahibi sınıfın çıkarlarına hizmet etmektedir. Sermaye sahibi sınıf ise işçi sınıfının sayesinde sürekli artırdığı kârını sürekli olarak sermayesinin üzerine ekleyerek, giderek daha fazla zenginleşmektedir. Ancak işçi sınıfı, işlerlikte olan bu adaletsizliğin henüz farkında değildir. İşçi sınıfı, mevcut düzendeki adaletsizliği fark etmeyerek, yanlış bir bilinç içinde bulunmaktadır. Bu yanlış bilince yol açan şey, ideolojidir. Toplumda hakim konumda bulunan kapitalist sermaye sahibi sınıf, kendi yararına olan düşünceleri, işçi sınıfına da olduğu gibi kabul ettirmiştir. İşçi sınıfının çıkarları bakımından zararlı ve yanlış olan bu düşünceler, ideolojiyi oluşturur.
MARKSİZM DEVLET ANLAYIŞI
Marksizmde devlet, mevcut sınıfsal yapının ve işçi sınıfı ile sermaye sahibi kapitalist sınıf arasındaki çelişkinin yansıdığı bir yapıdır. Kapitalist toplumsal düzen içinde devlet de sınıfsal adaletsizliğe hizmet eder. Marksizme göre işçi sınıfı eşitlikçi bir sosyalist devrim yapacak, toplumsal sınıflar ortadan kalkacaktır.
MARKSİZMİN AMACI NEDİR?
Marksizmin nihai amacı, mevcut kapitalist toplumsal düzeni ortadan kaldırarak, eşitlikçi bir toplum düzeni kurmaktır. Yani asıl hedef, kapitalist toplumu köklü şekilde değiştirmek ve sınıfsız bir toplum yapısı kurmaktır.