Yapay zekâ (YZ) uygulamalarının yaşamın tüm alanlarını derinden etkilediği ve geçmiş büyük teknolojik dönüşümlerden farklı olarak kısa sürede kendisine ait bir ekosistem oluşturduğu görülmektedir. Eğitimde, sağlıkta, finans sektöründe, adalet ve güvenlik sistemlerinde, yükseköğretimde, medya ve gazetecilik alanında, savunma sanayinde, ilaç sanayiinde ve özellikle biyoteknoloji alanında artık aktif bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle ChatGPT gibi üretken YZ teknolojileri erişilebilir olduktan kısa süre sonra milyonlarca kullanıcıya ulaşması bu dönüşümü çok daha farklı bir boyuta taşımıştır. Dolayısıyla, geçmiş büyük dönüşümlerle karşılaştırıldığında insanlık YZ teknolojisi gibi yaşamın tüm alanlarına bu kadar hızlı yayılan bir teknolojik dönüşümle ilk kez karşılaşmaktadır.
MEVCUT TOPLUMSAL EŞİTSİZLİKLER ÇOK DAHA DERİNLEŞTİ
YZ teknolojilerinin yol açtığı hızlı dönüşümün şokuyla getirileri ve faydaları daha çok tartışmaların odağında yer alırken riskleri daha az gündeme gelmektedir. Risklerin başında veri mahremiyeti ve özgürlükler gelmektedir. YZ teknolojileri yaygınlaştıkça insanlar teknolojik manipülasyonlara çok daha açık hale gelmektedir. Diğer taraftan, mevcut toplumsal eşitsizliklerin YZ teknolojileri ile çok daha derinleştiği görülmektedir. Örneğin, sağlık alanında YZ sistemlerinin yanlı sonuçlar ürettiği, sağlığa erişim sıkıntısı çeken sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimlerin bu teknolojilerin ürettiği sonuçlarla daha da mağdur hale geldikleri gösterilmiştir. Benzer bulgular eğitim, adalet ve güvenlik alanlarında da elde edilmiştir. Kısacası, YZ sistemlerinin öğrenme aşamasında kullandığı verilerdeki yanlılıklar veya algoritmaların kullandıkları varsayımlardaki yanlılıklar YZ sistemlerinin yanlı sonuçlar üretmesine yol açarak toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmektedir.
YZ SİSTEMLERİNİN DAVRANIŞLARININ SÜREKLİ İZLENMESİ GEREKMEKTEDİR
Bu nedenle, YZ sistemlerini eşitsizlikleri artırmayacak ve toplumsal değerlere duyarlı bir şekilde geliştirmek için bu teknolojileri sadece firmaların insafına bırakmak yerine, her bir uygulamadan etkilenecek paydaşları katılımcı bir şekilde geliştirme sürecine dâhil eden katılımcı ve sorumlu bir YZ ekosisteminin geliştirilmesi gerekmektedir. YZ sistemlerinin sadece geliştirilme aşamasında paydaş katılımı da tek başına yeterli değildir. YZ sistemleri uygulamaya girdiğinde insan ve diğer YZ sistemleri ile etkileşimlerinde kendiliğinden öğrenme ve davranışlarını değiştirme kapasitesi olduğu için uygulamada da YZ sistemlerinin davranışlarının sürekli izlenmesi gerekmektedir.
EKONOMİK EŞİTSİZLİKLER ÇOK DAHA FAZLA DERİNLEŞECEK
YZ teknolojileri ile ilgili bir diğer endişe, bu teknolojilerin verimliliği ve ekonomik getirileri artırmasına rağmen, bu faydadan toplumun tüm kesimlerinin adil bir şekilde faydalanmadığı, tam tersine getirinin çok büyük bir kısmının bu teknolojiyi üreten ve YZ ekosistemini yöneten çok az sayıdaki şirket veya ülkede kümelendiği yönündedir. Dolayısıyla, önlemler alınmadığında toplumlardaki ekonomik eşitsizlikler çok daha fazla derinleşecektir. Bu durumun belki de en fazla yansıyacağı yer, işgücü piyasası olacaktır (Septiandri vd., 2023).
ÇOĞU MESLEK ORTADAN KALKABİLİR
Daha önceki büyük teknolojik dönüşümlerde insan-makine ilişkisinde bazı görevler makineye devredilirken aynı zamanda yeni meslekler ortaya çıkarak istihdamda bir şekilde bir denge oluşabilmiştir. İnsanlık, YZ teknolojik dönüşümü konusunda da benzer beklentiye girse de yeni çalışmalar önlemler alınmadığında çoğu meslek ortadan kalkarken aynı oranda yeni işlerin üretilemeyeceğini, dolayısıyla toplumları dev bir işsizlik dalgasının bekleyebileceği uyarılarında bulunmaktadır (Capraro vd., 2023).
YAPAY ZEKA İLE İLİŞKİSİ OLMAYAN ÇOĞU ŞİRKET DE YAPAY ZEKA BECERİSİ İSTEYECEK
Elbette, her büyük teknolojik dönüşüm mesleklerin beceri setlerinde büyük dönüşümlere yol açmaktadır. Bu bağlamda, bazı meslekler yok olurken korunan meslekler aynı beceri setleri ile yollarına devam edememekte, beceri setlerinde önemli dönüşümlere maruz kalmaktadır. Büyük teknolojik dönüşümle uyumlu yeni meslekler de ortaya çıkabilmekte, ancak bu yeni pozisyonlardan beceri beklentileri de oldukça yüksek olmaktadır. Örneğin, Çin'de YZ şirketleri çoğu iş alımında ilgili alanda doktora derecesi ve en az 3 yıllık deneyim aramaktadır. Dahası, YZ ile doğrudan ilişkili olmayan çoğu şirket de YZ becerileri olan bireyleri istihdam etmeyi tercih etmektedir. Dolayısıyla, işgücü piyasasında çalışanlar bu tip büyük ve kapsamlı dönüşümlerden aynı şekilde etkilenmemekte, beşeri sermayelerindeki beceri seviyelerine göre farklılaşan etkilerle mücadele etmek durumunda kalmaktadır. Mağduriyetin tamamı, teknolojik dönüşümle mesleklerinin ortadan kalması ile ilişkili olmanın ötesinde işlerini kaybeden çalışanların daha düşük becerili işlerde istihdam arayışına girmelerinin yol açtığı artan rekabet ve dolayısıyla düşen ücretlerle ilgilidir.
DÜNYANIN ÖNDE GELEN ÜNİVERSİTELERİ YAPAY ZEKA YATIRIMLARINI ARTTIRDI
Benzer durum ülkeler için de geçerlidir. YZ teknolojilerini üretmeyen veya bu alana yatırım yapmayan ülkeler uzun vadede işsizlik oranlarının sürekli artma eğilimiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu nedenle, Çin, ABD gibi ülkeler YZ teknolojisi alanına devasa bütçeli yatırımlar yaparak bu alanda öncü olmaya, dolayısıyla ekonomik getirilerini maksimum yapmaya çalışmaktadır. Örneğin Çin, dört ana sektörde (tıp, otomotiv, üretim ve yazılım) YZ teknolojilerine yatırım yaparak 2030 yılına kadar 600 milyar dolarlık ilave ekonomik değer üretmeyi hedeflemektedir. Bu tip ülkelerde YZ teknolojilerinin yeni iş pozisyonları yaratma potansiyeli de artmaktadır. YZ teknolojileri ile ilgili patent çalışmalarına bakmak da bu kapsamda gelecekte ortaya çıkacak tekelleşme ile ilgili önemli ipuçları vermektedir. 2021 yılında YZ alanında en büyük patent sayısına sahip olan şirketlerin IBM, Google, Intel, Microsoft, Bosch, Simens, Baidu, Tencent, Huawei olması tekelin ABD, Çin ve Almanya gibi ülkeler arasında kümeleneceğini göstermektedir. Benzer atılım yükseköğretim aşamasında da kendisini göstermektedir. Dünyanın önde gelen üniversitelerinin YZ eğitimine ve araştırmalarına son zamanlarda önemli yatırımlar yaptıkları görülmektedir.
İKİ FARKLI YOL SÖZ KONUSU
YZ teknolojilerinin emeğe etkisini farklı şekillerde etkileyecek iki farklı yol söz konusudur: Otomasyon yolu ve insanı tamamlayan yol (Capraro vd., 2023; Özer ve Perc, 2024). Otomasyon yolu, otomasyona maruz görevleri hızla insandan alarak çoğu mesleği ortadan kaldırmaktadır. Bir başka deyişle, teknoloji insan yerine ikame edilmektedir. YZ ile oldukça güçlenen otomasyon yolu verimliliği ve ekonomik getirileri artırmasına rağmen aynı performansı yeni işlerin oluşturulmasında göstermemekte, dolayısıyla derin işsizlik dalgası ile toplumsal huzursuzlukları artırma potansiyeli taşımaktadır. Toplumların bu olumsuz dalgadan en az etkilenmesi için bu yola alternatif insanı tamamlayan yol da bir seçenek olarak durmaktadır. Alternatif yol ile otomasyonun faydalarından dengeli bir şekilde yararlanılabilmek mümkünken aynı zamanda beceriler arasındaki farklar bu teknolojiler sayesinde azaltılarak daha eşitlikçi bir büyümenin sağlanabilmesi imkân dâhiline sokulmaktadır.
YÜKSEK BECERİLİ ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ SON DERECE KISITLI
Bu kapsamda, ChatGPT gibi üretken YZ teknolojilerinin çoğu sektörde verimliliği artırması ve bu olumlu etkinin özellikle etkinin düşük becerili gruplar üzerinde çok daha yüksek olması bir fırsat teşkil etmektedir. Bu teknolojilerin düşük performansla çalışanların verimliliklerini artırarak toplam verimlilik üzerinde önemli iyileştirmelere yol açabildiği gösterilmiştir. Yüksek becerili çalışanlar üzerindeki etkinin ise son derece kısıtlı olduğu görülmektedir. Diğer taraftan, özellikle işe yeni başlayan acemi çalışanların ve çırakların işyerlerinde çok daha kısa sürede istenen yeterliliklere sahip olmalarını da sağladığı gösterilmiştir. Bir başka deyişle, üretken YZ teknolojileri düşük performanslı çalışanlar lehine verimlilik dağılımını iyileştirmektedir. Ayrıca, YZ teknolojileri çalışanların görevlerini daha kaliteli bir şekilde yapmalarına destek vererek ve yeni değer katan görevler üstlenmelerine fırsat vererek insanı tamamlayabilmektedir. Dolayısıyla, sürekli insan yerine ikameyi (otomasyon yolunu) odağa almak yerine bu şekilde bu teknolojilerin insanın gelişimini destekleyecek ve eksikliklerini tamamlayacak şekilde kullanılması, otomasyonun faydalarından yararlanma ve verimliliği artırmanın yanında istihdama yönelik olumsuz etkileri de hafifletebilecektir.
Elbette, YZ teknolojilerine devasa yatırım yapan firmaların yönelimi otomasyon yolunun güçlendirilmesi doğrultusundadır. Böylece, otomasyonun artması ile istihdam daralacak, firmaların sendikalarla uğraşması da gerekmeyecektir. Alternatif yol ise, istihdamı ve insanın tamamlanmasını merkeze aldığı için firmalar açısından cazip değildir. Bu nedenle, hükümetlerin bu konuda proaktif davranmaları ve yeni düzenlemelerle istihdamı önceleyen düzenlemelere ağırlık vermeleri toplumsal barış için son derece kritiktir.
HAYAT BOYU ÖĞRENME ARTIK BİR TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK OLACAK
Bu kapsamda atılacak önemli adımlardan bir tanesi de eğitim sistemlerinde beceri transferine imkân tanıyan yeni yaklaşımların geliştirilmesidir. Bu mekanizmalarla istihdam alanı daralan veya ortadan kalkan mesleklere sahip bireylerin kısa süreli eğitimlerle yeni becerilerle donanmaları ve işgücü piyasasındaki YZ nedeniyle oluşan hızlı dönüşümlere karşı dayanıklılıklarını güçlendirmeleri mümkün olacaktır. YZ ekosisteminde beceriler dinamik dönüşüme uğrarken, bireylerin becerilerini sürekli geliştiren ve güncelleyen, yeni durumlara adapte eden eğitim mekanizmalarının oluşturulması ve bu eğitimlere mümkün olduğu kadar ücretsiz erişimin sağlanması toplumsal eşitsizlikleri azaltmada kritik öneme sahip olacaktır. Bir başka deyişle, hayat boyu öğrenme artık bir tercih değil zorunluluktur. Aksi takdirde, belirli bir beceri seviyesine sahip bireyler beceri dönüşümünün sürekli yaşandığı bir ortamda becerilerini güncelleyemeden sürekli alt beceri gerektiren işlerde istihdam arayışına girmek zorunda kalacak, bu da bir taraftan işsizliği artırırken diğer taraftan alt beceri seviyelerinde çalışabilecek insan kaynağı havuzunun sürekli genişlemesine, dolayısıyla ücretlerin sürekli düşmesine yol açacaktır.
Son olarak, en fazla vurgulanması gereken YZ okuryazarlığının artırılmasına yönelik kapsamlı yatırımın yapılması gerektiğidir. Yukarda değinilen tüm hususların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için bireylerin YZ okuryazarlığının artırılması gerekmektedir. Burada da en büyük sorumluluk eğitim sistemleri üzerindedir. Tıpkı dijital okuryazarlıkta oluşan eşitsizlikler gibi yeni ekosistemde de YZ okuryazarlığında eşitsizliklerin oluşması ciddi tehlikeleri beraberinde getirecektir. İnsanı tamamlayan yolun güçlenmesi için de YZ okuryazarlığının artırılması zorunluluktur. Diğer taraftan, YZ okuryazarlığı bu sistemlerin beraberinde getireceği risklere karşı da farkındalığı artırarak toplumsal duyarlılığın oluşmasına katkı sağlayacaktır.