Osmanlı'da kazasker görevi, özellikleri ve günümüzdeki karşılığı Osmanlıyı anlamak için bilinmesi gerekenlerdendir. Osmanlı tarihini iyi bilmek için Osmanlı'da kazasker görevi, özellikleri ve günümüzdeki karşılığı da tarihçilerce araştırılmıştır. Peki ya kazasker nedir, ne iş yapar, hangi sınıfta?
Kazasker unvanı Osmanlı Dönemi ile özdeşleşmiş olan bir unvan olmasına karşın, öyküsü daha eskiye dayanmaktadır. Hz. Ömer zamanında ordugâh bölgelerine tayin edilen kadılar aynı zamanda birer askeri hüviyet taşımaktaydılar. Bu kişiler bu şekilde hem kadı görevi hem de asker görevi üstlenmekteydiler. Bu şekilde kazasker unvanının hikayesi başlamaktadır.
Kazaskerlik unvanı ilk olarak Abbasilerde ortaya çıkmış ve daha sonra Harzemşahlar ile Anadolu Selçukluları'na geçmiştir. Eyyübiler, Karamanlılar, Memlüklüler de kazasker unvanına sahip görevlileri devlet yönetimi içerisinde çalıştırmışlardır. Daha sonraları da Kazaskerlik unvanı Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamaya devam etmiştir.
Kazasker Osmanlı bürokrasisi için oldukça önemli bir halkaydı. Bürokrasinin en tepelerinde yer alan kazaskerler oldukça önemli görevleri yürütmekteydiler. Kazaskerler hem asker hem de bürokratlardı. Bu devlet için oldukça önemli makama gelmek de doğal olarak pek kolay değildi ve zamanın en cazip mesleklerinden bir tanesiydi.
Padişah ile devamlı olarak dirsek temasında olan kazaskerlerin hem divanda hem de ordu içerisinde belli başlı önemli görevleri vardı. Kazaskerler yalnızca Osmanlı Devleti'nde değil aynı zamanda Osmanlı'dan önce gelen Türk-İslam devletlerinde de görev yapmaktaydılar. Yani kazaskerlik makamının bir Ortadoğu-Anadolu kökeni mevcuttur.
Kazaskerler hem bürokrat hem de askerlerdi. Bu özellikleri dolayısıyla oldukça kilit rol oynarlardı. Padişahın devamlı olarak yakınında olmaları da onların aslında devlet içerisinde ne kadar güvenilir bir konumda olduklarını ispatlamaktadır.
Osmanlı Devleti ile yeniden canlanmış olan kazaskerlik makamı teşkilat içinde oldukça önemli bir konuma sahipti. Bu unvanı taşıyan kazaskerler Şeyhülislamlıktan yaklaşık olarak bir asır önce ortaya çıkmıştı ve devlete hizmet etmekteydiler. Askerlik görevi de yürüten bu kişiler aynı zamanda Divan-ı Humayun azasıydılar ve görevleri askerlik ile sınırlı değildi.
Kazaskerler askerlik işinin yanında bir de adli işlerde sorumluluk almaktaydılar. Bir yandan belli seviyelerde olan kadı ve naiblerin tayinlerini yapıyorlardı, diğer yandan da Divan toplantılarında Vezir-i Azam'ın sağında, diğer vezirlerin solunda bulunuyorlardı. Yani Vezir-i Azam'dan sonra gelen en mühim ikinci kişi kazaskerdi.
II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet)'in hüküm sürdüğü son yıllara kadar yalnızca kadıaskerlik makamı mevcuttu. Fakat Fatihin yaptığı fetihlerden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun toprakları büyük oranda genişledi ve 1481 senesinde bir Rumeli bir Anadolu kazaskeri tayin edildi. Bu sistem Osmanlı Devleti çökene dek mevcudiyetini sürdürdü. Anadolu'da bulunan kadıların tayinini Anadolu kadıaskeri, Rumeli'de bulunan kadıların tayinini ise Rumeli kazaskeri yapmaktaydı.
Divan'da davaları dinleyen ve bazı günler haricinde kendi makamlarında divan kuran kazaskerler, divanda şer ve hukuki işlemler ile ilgilenmekteydiler. Her kazasker belli başlı yardımcılara (tezkireci, kethüda, rüznamçeci, tatbikçi ve mektupçu gibi) sahipti. Padişahlar sefere gittiklerinde kazaskerler de onlara eşlik ederlerdi, eğer padişah sefer doğrudan katılmıyorsa onlar da katılmıyorlardı. Kazaskerler padişah ile devamlı olarak birlikte hareket eden görevlilerdi. Bir diğer yandan Padişah ne zaman Edirne'ye gitse, kazasker de kendisine eşlik eder ve padişahın orada yaptığı Divan toplantılarına katılırdı.
Kazaskerin yapmış olduğu bu vazifeler Osmanlı Devleti tarih sahnesinden silinene dek devam etmiştir. Osmanlı yıkıldıktan sonra kazaskerlik unvanı da aynı şekilde kaldırılmış, tarihin tozlu raflarında yerini almıştır. Günümüzde kazaskerin yapmış olduğu görevleri ve sorumlulukları düşündüğümüzde muadil olarak Adalet Bakanlığı'nı düşünebiliriz. Adalet bakanlığı günümüzde, bir kazaskerden daha fazla sorumluluğa sahiptir. Devletin yönetimi, halkın hakları ve refahı, genel insan haklarının uygulanması, adalet bakanlığı olmasa çok büyük oranda sekteye uğrardı.
TBMM'ye bağlı olarak da çalışan Adalet Bakanlığı bu yönüyle kazaskerlerin yapmış olduğu divan görevlerini de günümüzde gerçekleştirmektedir diyebiliriz.