Osmanlı'nın başkenti olan İstanbul'un işgali, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın hemen ardından İtilaf Devletlerince gerçekleşmiştir. Farklı zamanlarda iki kez işgal edilen İstanbul'un önemli stratejik noktaları kontrol altına alınmıştır. Zaman ilerledikçe işgal alanını genişleten İtilaf Devleti, bütün devlet binalarını ablukaya almıştır. Bu antlaşmanın sonucunda Osmanlı fiilen sona ermiştir.
1. Dünya Savaşı'nın belirli ülkeler arasında sona erdiğini ilan etmesinden hemen sonra İtilaf Devletleri ve Osmanlı Hükümeti bir ateşkes imzalamıştır. 30 Ekim 1918 yılında, Limri adasının Mondros Limanı'nda, Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından imzalanan bu antlaşmanın özellikle 7. Ve 24. Maddeleri, Osmanlı'nın siyasi egemenliğine zarar vermiştir. Bu sebeple İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan bir hafta sonra İstanbul'u işgal etmiştir. Başta İzmir olmak üzere, Doğu Karadeniz, Batı Anadolu, Rumeli gibi bölgelerde Rumları örgütleyip, Türklere saldırmaya başlamıştır. Türkiye'nin Bitlis, Van, Erzurum gibi Doğu Bölgeleri'nde ise Ermenileri örgütleyerek o bölgeleri anlaşmanın 24. Maddesine göre işgal etmiştir.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul, İtilaf Devletleri'nin askeri hedefi olmuştur. O yıllarda hava yollarıyla işgal girişimlerinde bulunan İtilaf Devletler 'i psikolojik baskı uygulamıştır. Bu saldırılar bir nevi, Osmanlı'nın bir an önce barış masasına oturmasını gerektiriyordu. Böylece Ateşkes görüşmeleri 1918 yılında gerçekleşti. Bu antlaşma, İstanbul'un işgaline giden bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu antlaşmanın 7. Ve 24. Maddelerini kendi lehine çeviren İtilaf Devleti, İstanbul'u ve birçok toprağımızı işgal altına almıştır. Bu antlaşmanın 7. Maddesine göre, İtilaf Devleti kendi güvenliklerini tehlikede gördüğü herhangi bir noktayı işgal edebilecekti. Bu doğrultuda İstanbul, 13 Kasım 1918 ve 16 Mart 1920 olmak üzere toplamda iki kez işgal edilmiştir.
İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal etmesine neden olan olaylar çeşitlilik gösterir. 1. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul, İtilaf Devleti için askeri bir hedef olarak görülmüştür. O yıllarda İstanbul'un başkent olması, İtilaf Devletleri'nin burayı işgal etmesinde başlıca nedenlerden birisi olmuştur. Ayrıca Türk ordusu Suriye cephesinde savaşırken, İstanbul'u işgal ederek psikolojik baskı uygulamaları da bu nedenlerin arasındadır. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u kesin olarak işgal etme kararı almasını sağlayan olaylar ise şu şekildedir;
Alınan bu kararların ardından İngiliz askerleri, ilk olarak 16 Mart 1920'de Mızıka Karakolu'nu basarak askerlerimizden bazılarını şehit etmiştir. Daha sonra Meclisi basarak kimi milletvekilini tutuklamış ve sürgüne göndermiştir.
İtilaf Devletleri, işgalin ardından Türk halkının tepkisini çekmemek ve kendilerini savunmak için bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiriye göre; yapılan bu işgal geçicidir. Bu işgallerin gerçekleşme amacı, padişahı ve halifeyi korumaktır.
Yaşanan bu gelişmelerden sonra Türk halkı işgal karşısında sessiz kalmıştır. İtalya gibi devletler de bunu oldukça şaşkınlıkla karşılamıştır. Gece boyunca kırk kadar milliyetçi tutuklanmış ve Türkler işgale karşı bir direniş göstermemiştir. Basın da aynı şekilde işgallere karşı tepkisiz kalmıştır.