Edebiyat, din ve tasavvufta tanımlamalarda ve örnek tanımlarda sıkça kullanılan insan-ı kamil terimi dini araştırmalarda incelenen konular arasında yer almaktadır. Peki İslam dünyasında iyi anlamda mükemmel betimlemelerle anlatılan insan-ı kamil ne anlama gelmektedir? Yazımızda bizler de insan-ı kamil ne demek, edebiyat, din ve tasavvufta insan-ı kamil nedir, mertebeleri neler gibi sorulardan yola çıkarak sizlere ayrıntılı bilgiler vermeyi amaçladık. Yazımızı okumaya devam ederek bu bilgilere ulaşabilirsiniz.
Tasavvuf geleneğinde, özellikle de vahdet-i vücud anlayışında, insanın daha çok birinci sırada zikredilen özellikleri öne çıkarılarak bir insan-ı kamil anlayışı geliştirilmiştir. Hallac-ı Mansur, "Allah Adem'i kendi suretinde yarattı" hadisinden yola çıkarak, Allah'ın kendi nefsinde, kendisi için tecelli ettiğini söylemiştir. Bu tecelli ile Allah, kendi isim ve sıfatlarının hepsini kuşatan suret vücuda getirmiştir. Hallac'ın bu anlayışı daha sonra İbn Arabi'nin insan-ı kamil düşüncesine zemin hazırlamıştır. İbn Arabi'ye göre insan-ı kamil Allah'ın bütün isimlerini bilen tek varlıktır, insan-ı kamil, maddi ve manevi bütün kemal mertebelerini kapsamaktadır. İnsan-ı kâmil mutlak anlamda birdir ve o da Hz. Muhammed'dir (s.a.v). Henüz Adem balçık halinde iken peygamber olan Muhammed'dir. Yani Hakikat-i Muhammediyye'dir. Onun yolundan giden veliler ise Hz. Muhammed'in vekilleri olmaları hasebiyle insan-ı kamil olarak adlandırılırlar.
İnsan-ı Kamil Nasıl olunur?
Kamil insan, iyi idealize edilmiş insanı tanımlamak için kullanılan bir sıfattır. Aslında bu bir amaçtır. İnsan-ı kamil bir makamı, yani Hz. Muhammed'i tanımlarken, kamil insan olmak tüm insanlar için bir amaç olarak görülebilir. Kamil insan kavramı içinde mürşid-i kamil de yer alır. Mürşid-i kamil hiçbir şekilde insan ayrımı yapmaz. Din, dil, cinsiyet ayırmaz. Bu Hıristiyandır ya da bu Müslümandır diye bakmaz insanlara. Eğer ki insanları dinine göre ayırıyorsa, kadını erkeğe ayrı yere koyuyorsa bu insanın mürşid olduğu söylenemez.