Mezopotamya bölgesinde bereketli hilal denilen alanda gerçekleşen üretim, kültür ve toplum ile Anadolu'nun son derece verimli toprakları, buralarda tarihin ilklerinin yaşanmasını ve zengin bir üretim olmasını sağlamıştır. Bugün kültür ve sanat denildiği zaman özellikle tarih alanında dünyanın her tarafından insanlar Türkiye'yi görmeye gelir, yabancı ülkelerde çalışmalar yapan akademisyenler bu bölgeyi gezer ve hakkında bilgi edinir çünkü ilkçağ tarihinin ve genel olarak tarihin anlaşılması için bu bölgenin ve medeniyetlerin anlaşılması son derece önemlidir.
Bir uygarlık çerçevesinde kültür tarihinde kendine yer edinebilmiş olan kendine özgü yerleşim yerlerine sahip ilk çağ uygarlıkları aşağıda sıralanmıştır.
Anadolu merkezli uygarlıklar günümüzde modern Türkiye'nin yer aldığı toprakların ilk zeminini oluşturmuştur diyebiliriz. İlkçağ uygarlıklarından Anadolu'da kurulmuş olanları bilmek ve anlamak bu topraklarda gelişen ve yükselen kültürel birikimi anlayabilmek ve tanımak için oldukça önemlidir.
Asurlular: Eski Asur İmparatorluğu kuruluş yılı olarak M.Ö 2025 senesinde kurulmuştur. Mızrak ve ok benzeri savaş aletlerini Anadolu'da ilk kullanan medeniyet Asur medeniyeti olmuştur. Genelde dağlık arazilerde konuşlanan ve su kanallarıyla ünlenen Asur medeniyeti ticaret ve tekstil ile de tarih sayfalarına izini bırakabilmiştir.
Hattiler: Anadolu'da MÖ 2500 – 1700 seneleri zamanında hüküm sürmüş olan Hattiler'e dair en önemli bilgileri bugün Alacahöyük adı verilen yerde elde edilen malzemelerden almaktayız. Güneş kursları, heykelcikler ve altın kupalarla birlikte diğer malzemeler Hatti uygarlığının gelişmişliğini kanıtlar niteliktedir. Bu uygarlık Hititler ile büyük oranda kaynaşarak Hitit kültürü için bir ön kültür özelliği taşımışlardır. Hititler de inanç olarak ve kültür olarak kendilerinden önce Anadolu'da hüküm süren Hattiler'den çok şey miras almışlardır.
Hititler: Hiyeroglif yazısını ilk defa kullanmalarıyla bilinen Hititler M.Ö. 1607 senesinde kurulmuş ve tıpkı diğer ilkçağ uygarlıkları gibi mutlak monarşi ile hüküm sürmüştür. İlkçağ döneminde kralın ve kraliçenin dışında bir meclis ilk defa Pankuş Meclisi adına Hitit medeniyetinde gerçekleşmiştir. Mahkeme sistemleri ile de oldukça ileri bir düzeyde olan Hititler, Mısır ile imzaladıkları Kadeş Antlaşması ile tarihin ilk uluslararası antlaşmasına da imza atmışlardır.
Lidyalılar: Sikkeyi icat etmeleriyle bilinen Lidya Devleti Batı Anadolu bölgesinde M.Ö 687 senesinde kurulmuştur. Başkaneti Sardes (Sard) olan medeniyetin inşa ettiği Kral Yolu tarihte etkileşimi arttırması ve ticareti çok canlandırması açısından oldukça önemli bir katkıdır. Altın işlemeciliği alanında kendini oldukça geliştiren Lidyalılar kısa zamanda yıkılmışlardır çünkü orduları kendi milletlerinden düzenli şekilde oluşmuyor, paralı asker kiralayıp korunma ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.
İyonyalılar: İyonyalılar İzmir'den başlayıp Büyük Menderes Nehri olarak bilinen bölgeye kadar topraklarını genişletebilmiş bir uygarlıktır. Efes, Foça ve Milet en önemli şehir devletleridir. İyonya'da bir siyasi birliğin varlığından söz edilemez. Yunanistan bölgesinden gelen Akaların burada şehir (polis) devletleri kurarak örgütlendiği tespit edilmiştir.
Frigler: Sakarya nehri civarında kurulmuş olan Frigler'in ilk bilinen kralı Gordias'tır. Kibele ismindeki bereket tanrıçaları daha sonra Roma dünyasına da geçerek ilk çağlarda büyük bir dini tapınım oluşturmuştur. Midas bu uygarlığın en önemli dini merkezidir ve bunun yanında Friglerin başkenti Gordion olarak tespit edilmiştir. Frigyalılar dokumacılıkta ustalaşmış bir millettir. İlk Fabl örneklerini vermiş ve Tapetes ismindeki halı ve kilimleri ile büyük ün kazanmışlardır.
İlkçağ Medeniyetleri genel olarak dünya tarihinin çekirdeğini oluşturmaktadırlar. Bilindiği gibi tarih teknolojinin de kültürün de zaman içerisinde gelişmesidir ve sonucunda günümüz modern alışkanlıklarımızla birlikte kültürümüz oluşmuştur. Tarihi okumaya ilk önce bize bıraktıkları mirası öğrenip kavrayabilmek için İlkçağ medeniyetlerinden başlamakta büyük yarar vardır.