İktisat bilimi: ideolojiden meydana gelir. İdeoloji ise, günümüz dünyasında, insanların ona belli bir anlam yüklediği ve bu anlamın doğruluğuna kısmen veya tamamen inandığı hakim öğelerin, düzenli bir birliğidir. Ancak iktisat bilimini meydana getiren ideolojinin, bütünü kapsaması veya bu yeteneğe sahip olması gerekir.
Pozitivist yaklaşım ise ideolojiyi, salt bir yanılsama olarak kabul eder. Bu yaklaşıma göre, insanların gerçeklere ulaşabilmesi için ideolojinin ortadan kaldırılması gerekir. Pozitivist düşüncenin yanıldığı nokta burasıdır. Aslında ideoloji, tüm simgeseller gibi, sadece yanılsama değildir, aynı zamanda ideoloji bir oluşum sürecidir.
İnsanların bir anlam çerçevesinde bir arada olmaları ve birlikteliklerini bu anlama göre düzenlemeleri sonucunda toplum meydana gelir. Toplum, kendini düşünerek hayatta kalır. Aslında böyle bir birliktelikten toplum değil, topluluk meydana gelir. Toplum, sistemli bir öznedir, onun anlamı kendisinde değil, kendisini tasarlayarak hayata geçirenlerde yatar. Bu açıdan toplum, soyut bir öznedir.
İnsanlar sadece doğal ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmazlar. İlkel çağlardan bu yana, insanların faaliyetlerinin nedenlerine bakarsak, onların çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkan maddi manevi doyumun onların ihtiyaçlarından daha fazla olduğunu görürüz. Bu bakımdan insanların çalışmasıyla hayvanların çalışması arasında çok büyük fark vardır. İnsanların çalışmalarının nedeni, doğal ihtiyaçlarını karşılamanın yanında kendilerinin anlam kazandırdıkları simgelerin oluşturduğu ihtiyaçları karşılamaktır.
Toplumsal pratik ile tasarımlar arasındaki zorunlu ilişki, iktisadın varolması için de gereklidir. İktisat, modern toplumun bir gerçeği olarak daha önce de belirttiğim gibi , toplumu oluşturan öznelerin ortak tasarımları sayesinde bir anlam kazanır. Bu tasarım olmadan iktisat kanunlarının hatta iktisadın kendisinin bile düşünülmesi mümkün değildir. Bu ortak tasarım, iktisada gerçekliğini kazandırdığı gibi insanlara farklılıklar içinde davranış uyumluluğu verir. Bu uyumluluk iktisat kanunlarını oluşturur.
İktisat ideolojisinin üzerinde hakimiyet kurduğu, toplumsal ilişkileri belirleyebildiği toplumlara; iktisat toplumu denir. İktisat toplumuna, bünyesinde barındırdığı özelliklerden dolayı özgürlük toplumu da denir. İnsanlar özgürdürler, kararlarını kendi iradeleri çerçevesinde alırlar. Bunların ışığında en güzel örnek; emeğin ve malların fiyatlarının pazarda belirlenmesidir, bu tamamen nesneldir. Açık ekonomilerde olduğu gibi, iktisadi zorunluluklar devletlerin de boyun eğmesi gereken bir nesnellik kılığına girerler. Güçlü devletler iktisadi nesnelliği daha kolay belirleyebilir. Bütçesinde büyük açıklar bulunan bir siyasi iradenin, karşısına enflasyonun çıkması rastlantı değildir.