İklim değişikliğini önlemek için belli başlı etkili önlemleri almak mümkündür. Peki ya iklim değişikliği neden olur? Son yıllarda iklim değişikliği nedir? Sorusuyla birlikte en çok sorulan sorulardan bir tanesi de iklim değişikliği nasıl önlenir? Sorusudur. İnsanların bu konuya son derece duyarlı olması ve gerektiği zaman önlemler alması, önlemler almak için de araştırmalar yapması son derece önemlidir. Biz de içeriğimizde küresel ısınma ve iklim değişikliği neden olur? Konusuna değinerek bu farkındalığın artmasına katkıda bulunmak istedik.
İklim değişikliği nedir? sorusu son yıllarda oluşturulan hassasiyet nedeniyle çok fazla soruluyor ve bu çok değerli bir gelişme. Mantığına bakarsak dünyamızın atmosferi adeta bir sera gibi çalışmaktadır. Yeryüzüne gelen güneş ışınlarının neredeyse yarısı yeryüzünden geri yansımaktadır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da isimlendirilen karbondioksit, metan, su buharı, ozon, azot oksit vb. zararlı gazlar sebebiyle yeryüzünden yansımakta olan güneş ışınlarının belli bir bölümünü yeniden yeryüzüne geri gönderir. Tam da bu noktada battaniye görevi gören sera gazları nedeniyle yaşamsal döngü için de gereken ve ortalama yeryüzü sıcaklığı olan 16°C'lik ısı sabit kalır. Eğer sera gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı tahminlere göre -18°C dolaylarında olurdu. Sera gazlarının yaratmış olduğu bu doğal etki aynı zamanda "sera gazı etkisi" olarak da isimlendirilir.
Atmosferde bulunan sera gazlarının oranı, 1750'li yıllarda etkisini göstermeye başlayan sanayi devrimi ertesinde yükselmeye başlamış olup karbondioksit gazında yüzde 40'lık bir yükselme ölçülmüştür.
İklim değişikliğinin nasıl oluştuğuna dair çeşitli görüşler mevcuttur. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli'ne göre ise küresel iklim değişikliğinin esas sebebi insan faaliyetleri neticesinde meydana gelen sera gazı emisyonlarındaki artıştır.
Başta kömür olacak şekilde fosil yakıtların yakılması, atmosferde bulunan karbondioksit oranının yükselmesindeki esas sorumludur. IPCC'ye göre 2004 senesindeki insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının yüzde 56'sı fosil yakıt harcamalarında meydana gelen karbondioksite aittir. Ormansızlaşmanın etkisi ise yüzde 17'dir.
Küresel ölçekte yer alan birincil kaynaklarından meydana gelen enerji arzının yüzde 27'si kömürden karşılanırken, birincil kaynaklardan ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının da yüzde 44'ünü kömür oluşturur. Bunların aynı zamanda yüzde 36'sı petrolken, yüzde 20'si de doğal gaz nedeniyle oluşur.
İklim değişikliğinin etkisi yalnızca sıcaklıklardaki yükselmeden ibarettir şeklinde bir algı yanlıştır. İklim değişikliğinin sonuçları pek çok noktada kendini göstermektedir (kuraklık, şiddetli fırtınalar ve seller gibi anormal hava olayları, su seviyelerinde yükselme ve okyanuslarda bulunan asit oranlarının artması, buzulların erimesi). İklim değişikliği dolayısıyla görülen hemen her etki gezegene muhteşem oranda zarar vermektedir.
İklim değişikliğini önlemek için şu an üzerinde hemfikir olunan ve çokça çaba harcanan üç yöntem mevcuttur.
1. Enerji verimliliği
Enerji arzını karşılamanın yolu yalnızca talebi yükseltmek değildir. Hem ekonomik hem de ekolojik bakış açısıyla alınacak ilk önlem, arzı yönetmek olmalıdır. Karbon emisyonlarını aza düşürmenin en hızlı ve tasarruflu yolu enerji verimliliğine yönelik önlemleri arttırmaktır.
2. Yenilenebilir enerji
WWF'in sunduğu "Enerji Raporu"na bakılırsa, eldeki teknolojilerle 2050 senesinde küresel enerji arzının neredeyse tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması mümkün. Tek bir yenilenebilir kaynağın bütün talebi karşılaması ise mümkün gözükmüyor. Farklı kaynakların eş zamanlı gelişimi burada esas önemi taşımaktadır.
3. Ormansızlaşmanın önlenmesi
İnsan faaliyetleri kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 17'si ilk olarak ormansızlaştırma ve arazi kullanımındaki farklılaşmadan meydana gelmektedir. Ormanların yok olmasını ve azalmasını önlemek ve gidişatı tersine hareket ettirmek, tüm olumlu iklim enerji senaryolarının en önemli unsurlarından birisi olarak görülüyor. Toprak kullanımı emisyonlarını yok etmeye yönelik etkili planların harekete geçmediği durumda ise, iklim çözümlerinin yüzde 90'ı aşan başarı olasılığı, neredeyse yüzde 35 gibi kritik bir seviyeye düşebilir.