Hasan Sabbah kimdir konusu, geçmişte olduğu kadar, günümüzde de yediden yetmişe pek çok kişinin aklında bir soru işareti olarak bulunmaktadır. Özellikle hasan sabbah ve haşhaşiler hikayesi bilgisayar oyunlarına dahi konu olarak, okullarda belirli sınıflarda ders konusu olarak da anlatılmıştır. Tarihin ilk suikastçılarını yetiştirdiği bilinen Hasan Sabbah hangi devleti yıktı konusu ise, uygarlıklar ve devletler tarihi açısından da oldukça önemlidir. Dilerseniz Hasan Sabbah nereli ve dini ne konularına birlikte göz atalım...
Şii inancı içerisinde konumlandırılan İsmaililik mezhebine göre oluşturduğu Haşhaşiler isimli tarikatle bilinen Hasan Sabbah, bilinen Orta Çağ liderleri arasında en ilgi çeken kişilerden bir tanesi olarak bilinmektedir. Hasan Sabbah tarihin her döneminde; otoriter, ikna edici, yüksek stratejik zekaya sahip, dini bilgisi sayesinde derin karakterli ve ilgi çekici bir kişilik olarak ifade edilmiştir. Hasan Sabbah; tarihte bilinen liderlerden bir açıdan farklıdır. Bu fark ise Sabbah'ın yetiştirmiş olduğu acımasız ve profesyonel suikastçilerinin olmasıdır. Ayrıca bunun ile birlikte, kendisinin 34 sene boyunca asla dışına çıkmayarak yaşadığı pek ünlü Alamut Kalesi'nin varlığı da Sabbah'ı farklı kılan olgulardan bir tanesi olarak bilinmektedir.
Tarihin en merak edilen figürlerinden bir tanesi olan Hasan Sabbah, tarihsel verilere göre M.S 1050 senesinde İran coğrafyasının Kum kentinde dünyaya geldi. Yemen kökenli olduğuna inanılan Sabbah, yaşadığı döneme göre oldukça iyi bir eğitim aldı. 17 yaşındayken, İran'ın Rey kentinde, eğitimi nedeniyle bulunduğu bir zaman diliminde, Fatımi bir davetçi kişisinden Şiiliğin İsmaili kolundan etkilendi ve bu mezhebi yaymak için önce Mısır'da eğitim aldı sonrasında ise İran'a gönderildi. Burada önemli olan detay ise; İran'ın o dönemde Sunni inanca sahip bir Türk devleti olan Selçuklular'ın yönetiminde olmasıdır. Bu nedenle Hasan Sabbah, faaliyetleri ve düşünceleri yüzünden ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk'le ters düştü. Sabbah Selçuklular'dan ve Nizamülmülk'ten kurtulmak amacıyla, gerçekleştirdiği eylemlerini Selçukluların bir türlü hakimiyet kuramadıkları (Elbruz Dağları yüzünden) İran'ın kuzey bölümüne yoğunlaştırdı. Savaşçı bir toplum olan ve burada yaşamakta olan Deylemliler, İran'da var olan ve Müslüman hakimiyetini en geç kabullenen topluluk idi. Bunun yanı sıra halen eski İran inançlarının da etkilerini hissediyorlardı. Sabbah'ın Deylemliler üzerindeki çeşitli propagandaları oldukça olumlu sonuçlar verdi ve etrafında birleştirdiği insanlarla 1090 senesinde Elbruz Dağları eteklerinde konumlanmış olan Alamut Kalesi'ni ele geçirip bu lokasyonda, Nizari İsmaili olarak adlandırılacak olan devleti kurdu.
Alamut Fedaileri olarak bilinen ve diğer bir ismi ile Haşhaşiler; 1090 senesinde İsmaili mezhebine dahil olan dini ve siyasi figür Hasan Sabbah'ın, tarihi Alamut Kalesi'ni zapt etmesiyle kurulmuş siyasi ve dini bir örgüttür. Haşhaşilerin amacı, Büyük Selçuklu Devleti'ni tarih sahnesinden silerek yıkmak ve İran topraklarında mevcudiyetini koruyan Türk hakimiyetini sonlandırmaktı. Haşhaşiler olarak da bilinen bu müritler; yabancı dil, coğrafya, felsefe ve korkusuz birer suikastçi olma yolunda eğitimler görmekteydi. Aldıkları ilim eğitimleri sayesinde casusluk faaliyetlerini yürütecekleri coğrafyalardaki kişilerin arasında fark edilmeden hareket edebilmekteydiler. Hasan Sabbah'ın yetiştirmiş olduğu Haşhaşiler'in ve buraya mensup müritlerin ilk suikasti ise Nizamülmülk'e karşı gerçekleşti. Bunun yanı sıra Haşhaşiler'in onlarca başarılı ve profesyonelce suikasti gerçekleşti. Hasan Sabbah 1124 Mayıs'ında hastalanarak yatağa düştüğünde ölümünün yaklaştığını anladı. Kendisinden sonra halefi olması için Lemeser Kalesi'nin komutanı da olan Kiya Buzrug Ummid'i seçerek Ebu Ali'yi ise misyonerlik faaliyetleri için baş seçti. Kasranlı Adem Oğlu Hasan ile tüm orduların komutanı olan Kiya Ebu Cafer'i ise; Kiya Buzrug Ummid ile beraber uyum içinde çalışmaları adına seçerek 1124 senesinin 23 Mayıs'ında öldü.