Osmanlı Hükümeti, tüm dünyada en geniş topraklara hakimiyet kuran bir imparatorluktu. Ancak Fransız İhtilali ile tüm dünyada hızla milliyetçilik, cumhuriyet ve demokrasi kavramları ortaya çıktı. Osmanlı Devleti'nin de hakimiyetinde olan pek çok farklı ulus bağımsızlık savaşına girerek, Osmanlı'dan ayrılmaya başladı. Bu süreçte yaşanan savaşlar ile Osmanlı devleti hem zayıfladı hem de yabancı devletlerin hakimiyetine girdi. Yeni bir devlet kurulması düşüncesiyle birlikte Osmanlı Devleti'nde hakim olan saltanatla yönetme sisteminin ortadan kaldırılmasına karar verildi. Halifeliğin kaldırılması ise saltanat sisteminden sonra gerçekleşti.
Saltanatın kelime anlamı, tek kişi, padişah olarak bilinmektedir. Saltanat sistemi de yönetimde halkı söz sahibi olmadığı, yasama, yürütme ve yargının padişahın tekelinde olduğu, padişahtan sonra tahta oğlunun geçmesini sağlayan bir sistemdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ise saltanat sistemine yer verilmemiştir. Bu nedenle 1 Kasım 1922 yılında Saltanat Sistemi kaldırılmıştır.
Osmanlı devleti aynı zamanda halifelikle de yürütülüyordu. Saltanatın kaldırılması 1 Kasım 1922 tarihinde gerçekleşse de halifeliğin kaldırılması 3 Mart 1924 tarihinde gerçekleşti. Bunun nedeni ise Osmanlı toplumunun büyük kesiminin din ve inanç bağlılığı idi. Saltanatın kaldırılması ile birlikte halifelik de kaldırılsaydı yeni yönetimin yanında olan Osmanlı halkından tepki görülebilirdi. Büyük çoğunluk, din elden gidiyor propagandalarına kapılabilir.
Mısak'ı Milli mücadelesinde Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını desteklemekten vazgeçebilirdi. Bu da Cumhuriyetin kuruluşunu tehlikeye atacak bir hamle olurdu. Bu yüzden ilk olarak saltanat kaldırıldı. Ardından İstanbul hükümeti istifa etti ve padişah Vahdettin ülkeyi terk ederek İngiltere'ye kaçtı. 3 Mart 1924 yılında ise halifelik kaldırıldı. Halifeliğin kaldırılmasının ilanı ile Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olma yolunda en önemli adımı attı. Cumhuriyetin ilanında da din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı net bir şekilde ifade edildi.