20. yüzyıl başlarında tüm dünyada hızlı kentleşmenin, artan nüfusun ve hızla gelişen teknolojinin yarattığı önemli bir çevre sorunu haline gelen gürültü kirliliği üzerinde durulması gereken önemli bir konu haline gelmiştir.Kısaca teknolojik gelişmenin doğal sonucu olarak gürültüye maruz kalan insan sayısı da hızla artmıştır.Ülkemizde son yıllarda gürültünün insan sağlığı ve çevresi üzerindeki olumsuz etkileri arttıkça bu konuda yapılan araştırmaların sayısında önemli bir artış görülmüştür.
Gürültü; insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik, psikolojik dengelerini bozabilen, iş performansını azaltan önemli bir çevre kirliliği türüdür.Akustik kirlilik ya da gürültü; gelişmiş ülkelerde diğer kirlilik türlerine göre daha yaygın bir tür olarak; kişisel ve toplumsal yaşam kalitesinde düşüşe neden olmaktadır.Bir çevre sorunu olarak ele alındığında, öncelikle gürültünün insan ve toplum sağlığı açısından kabul edilecek en yüksek düzeylerin(gürültü ölçüt ve limitlerinin)ortaya konması, daha sonra, incelenen çevredeki mevcut gürültü koşullarının ölçüm ve tahmin yöntemleri ile belirlenmesi ve bunlara bağlı olarak da gürültünün bir sistem içinde kontrol altına alınması çalışmalarının yapılması gerekmektedir.
Gürültü ölçümü, sonometre cihazı ile yapılır.Sonometre, sesin şiddetini desibel (dB) cinsinden verir.dB ise, insan kulağının en çok hassas olduğu ve yüksek frekansların özellikle vurgulandığı bir ses değerlendirme birimidir.Gürültü azaltılması ya da kontrolünde çok kullanılan dB birimi, ses yüksekliğinin subjektif değerlendirilmesi ile de ilişkilidir.Gürültü belirli limitleri aştığı zaman insanlarda gerek ruhsal, gerekse bedensel birçok rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.Dünya Sağlık Örgütü`nün(WHO) ve Uluslararası Çalışma Örgütü`nün yapmış olduğu araştırmalara göre, 0 dB insan kulağının eşiği olup 0-30 dB arasındaki seslere karşı rahatsızlık duymamaktadır.30-60 dB arasındaki seslerde kişisel hassasiyete bağlı olarak psikolojik belirtiler gözlenmektedir.65-85 dB arasındaki seslerde psikolojik, fizyolojik, otolojik bozukluklar oluşmaktadır.
Gürültünün önlenmesi, gürültü kontrol mühendisliği adı altında toplanan çeşitli dallardan uzmanların katılımı ile gerçekleştirilmektedir.Diğer taraftan, konunun çeşitli yönlerini ele alan ve her yıl gözden geçirilen uluslararası Teknik Standartlar yanında çeşitli ülkelerde gürültü ile ilgili ciddi denetimler gerçekleştirilmiştir.Ancak bu çabalara karşın, gürültü kaynaklarının gelişmiş ülkeler de dahil yayıldığı, gürültü düzeylerinin ve etkilenmenin giderek arttığı bir gerçektir.