Garip akımı Türk Edebiyatı için, önemli bir dönüm noktasıdır. Garip akımına gelinen döneme kadar şiirler hep ağır bir dille yazılır, belirli kurallar bütünü içine sokulur ve buna göre yazılırdı. Garip akımı temsilcileri buna açık ve net bir biçimde karşı çıkıp, tamamen kendi bildikleri gibi şiir yazdılar ve şiire olan bakış açılarını değiştirdiler. Şiir, uyak gibi, kafiye gibi, şairi kısıtlayan şeyler olarak yazılamazdı. Şiir, serbest bir şekilde yazılmalı ve bu özgürlükten nasibini almalıydı. Bu nedenle onlar, şiir yazarken hiçbir kurala bağlı kalınmayacağını söyleyerek tarihe isimlerini aykırı yazarlar olarak yazdırmışlardır. Kendileri şiirde ve dilde sadeleşmenin önemli birer figürüdürler.
Garip Akımının 3 önemli temsilcisi vardır. Bunlar Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday'dır. Bu üç samimi arkadaş, Varlık dergisinde yazmışlardır. Onları diğerlerinden ayıran, ölçü ve uyak kullanmadan şiir yazmalarıdır. Kendileri bu akıma dahil olan şiirlerini Garip adındaki bir kitapta toplamışlardır.
Garipçiler adını almalarındaki en temel neden budur. Bu üç kafadar dönemin gençliğini ve şairlerini etkilemeyi kesinlikle başarmışlardır. Orhan Veli tarafından kaleme alınan Garip önsözü de bu edebi anlayışın adeta bir manifestosudur.
Bu yazarların temel amaçları, şairaneliği yıkmak olarak belirtilebilir. Bu kişiler geniş yığınlara hitap edecek olan ölçüsüz ve özgür şiiri savunarak şiirlerinde günlük dili kullanmış, doğallığı ön planda tutmuş ve insan ile toplum arasında yaşanan problemlere yönelmişlerdir. Bu noktada, toplumcu gerçekçilere benziyorlar diyebiliriz.
Biraz daha eleştirel bir tavırla eserlerini alan bu isimler, günümüzde hala okunmakta ve genel bir kitle tarafından beğenilmektedir.
Garip akımını temsil eden üç büyük şairin kodlaması aşağıdaki gibidir.
Orhan Veli Kanık
Melih Cevdet Anday
Oktay Rıfat Horozcu
Yani OMO şeklinde aklınızda tutmanız mümkündür.
Garip akımı, Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rıfat'ın en önemli temsilcileri olduğu, edebiyat dünyasının ilerici bir akımıdır. Bu akım, geçmişteki dilin ağırlık ve süsünü reddederek, sade, günlük yaşama ait şiirler yazmayı planlamış ve bu yönde hareket etmişlerdir.
Birlikte "Garip" adlı eseri kaleme alan üçlü, bir de Orhan Veli aracılığıyla bir önsöz yazarak resmen manifestolarını duyurmuşlardır. Orhan veli bu önsözde Ahmet Haşim'in "Piyale" adlı önsözüne de cevap vermiştir. Aynı zamanda Orhan Veli, Faruk Nafız Çamlıbel aracılığıyla zirveye çıkmış olan memleket şiirine de karşı çıkmıştır.
Garip akımına mensup yazarlar şiirde bir devrim yapmışlardır. Onlar, daha önceden şiirin kuralları olduğu ve bunlara uygun hareket edilmesi gerektiği düşünülürdü. Bu ekip tüm bu kurallar silsilesine karşı çıkarak kuralsızlığı kendilerine felsefe edinmişlerdir.
Şiirlerinde daha çok toplumsal bir perspektif ile hareket eden şairler, ölçü, uyak, dörtlük gibi şeylerin şiir ile ilgisiz konular olduğunu düşündüklerinden, şiirin özgür bir şekilde bunlara bağlı kalınmadan yazılması gerektiğini savunmuşlardır.