Türkiye'de ikinci kez düzenlenen 37. Uluslararası Öğrenme Stilleri Enstitü Konferansı, Türkiye'nin ilk ve tek, dünyanın 34. Öğrenme Stilleri Merkezi Bilfen Eğitim Kurumlarının ev sahipliğinde başladı. Konferansın açılışına katılan MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, "Yüzyıllarca insanoğlu gelecek nesilleri şekillendirmek için çabalamış. İnsan üzerinde 'model insan' yaratılmaya çalışılmış. Bugün, insanı şekillendirmek değil insana kendisini tanıma fırsatı vermek gerektiği anlaşılmıştır. Öğrenme stilleri çalışmaları, insana kendisini tanıma fırsatı veriyor. " dedi. Bu konuda çalışmalarıyla gündemde olan MEB Talim Terbiye Kurulu eski Başkanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, 21.yüzyılda eğitimin "kişiselleştirilmiş" olması gerektiğini hatırlatarak "Standart müfredat, ısmarlanmış müfredat maalesef sonuç vermiyor. Öğrenme stilleri de bu konuda bir araç!" diye konuştu.
Konferansa eğitimci olarak katılan Uluslararası Öğrenme Stilleri Ağı Yöneticisi Susan M. Rundle, 20 yıldır bu model üzerinde çalıştıklarını ve merkez New York olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde 12 okul ile iş birliği içinde olduklarını belirterek, "Burada açıklamak istiyorum. Bu modeli uygulayan en başarılı okul 'Bilfen Eğitim Kurumları'dır." dedi.
Dünyada öğrenme stilleri açısından en iyi birkaç örnek okuldan biri olarak gösterilen Bilfen Okullarında beş gün boyunca devam edecek konferans, Susan Rundle'ın Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modelini anlatan kapsamlı sunumuyla başladı. Türkiye'deki eğitimcilerin ve akademisyenlerin yoğun ilgisini çektiği gibi Çin, Danimarka, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi dünyanın farklı ülkelerinden ve kültürlerinden eğitimcilerin de katıldığı konferans, Bilfen'in sertifikalı eğitmenleriyle yaklaşık 150 kişinin katıldığı çalıştaylarla başladı.
5-105 yaş arası öğrencimiz var!
Okul hayatıyla başlayan, sosyal hayat ve iş hayatı boyunca devam eden yaşam sürecinde, kendini tanıma, öz farkındalık ve kişisel öğrenme yollarını bilmenin önemine dikkat çeken Susan Rundle, "Öğrenme yaşam boyu devam eden bir olgudur. 5 yaşından 105 yaşına kadar öğrencimiz var. Global, analitik, kinestetik davranış özelliklerine göre farklılaşan öğrenme stilleri, kişinin eğitim, iş, kısaca tüm hayatı boyunca belirleyici rol oynuyor." dedi. Öğrenme modellerinin 40 yıldır 950'den fazla araştırma ile geliştirildiğini de ekleyen Rundle, "Son olarak dijital dünyanın çocukların öğrenme stillerini nasıl etkilediği üzerinde araştırmalar yapılıyor. Görsellik tek başına bir öğrenme modeli olarak yükseliyor. Gelişimsel ve biyolojik faktörler ayrı ayrı önem taşıyor. Günümüzde, okul mimarisinden, sınıf tasarımına kadar pek çok çalışmada öğrenme stilleri de dikkate alınıyor."
"Elma çekirdeğinden vişne yetişmez"
Eğitim sisteminin de, ailelerin de eğitim konusunda genel uygulamalar yerine kişiselleştirilmiş modeller üzerinde ilerlemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Ziya Selçuk, şöyle devam etti:
"Sınavlar, kitaplar, notlar, ödevler bütün çocukları kapsıyor. Sadece yüksek teknolojiyle paketleyip sunarak yenilik kattığımızı düşünüyoruz. 21. Yüzyılda kişiselleştirilmiş eğitim modeli uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Çocuklarımızın bir mizacı var. Mizaç doğuştandır, değişmez. Vişne çekirdeğinden vişne ağacı yetişmesi gibi. Ama ebeveynler vişne çekirdeğinden elma yetiştirmeye çalışıyor. Öncelikle okulda, evde, çocuklarımızın, gelişimsel, biyolojik ve psikolojik öğelerini de dikkate alarak 'en iyi nasıl öğrenir?' in cevabını bulmak gerekiyor. Öğrenme modelleri bize bu noktada destek oluyor."