Divan-ı Hümayun, Osmanlı Devleti'nin ana karar organıdır. Padişahın gözetimi altında toplanan bu divan, Osmanlı Devleti'nin ana sorunlarını çözmekle görevlidir. Bu divanda oldukça farklı konular tartışıldığından, her konuda uzman bir kişi de divanda bulunmaktadır. Bu nedenle de Divan-ı Hümayun'un üye sayısı oldukça fazladır ve her birinin de görevleri farklıdır.
DİVAN-I HÜMAYUN NEDİR, KİM TARAFINDAN KURULMUŞTUR?
Divan-ı Hümayun, padişah divanı anlamına gelmekte ve Osmanlı Devleti'nin en önemli karar organı olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz dünyasındaki Bakanlar Kurulu ile benzer işlevlere sahip olduğu söylenebilmektedir. Zira Divan-ı Hümayun, devlet işlerinden birinci derecede sorumlu olan bir organdır. Peki Divan-ı Hümayun kim tarafından kurulmuştur?
Divan-ı Hümayun, Osmanlı Devleti'nin kurucusu olarak bilinen Osman Bey tarafından kurulmuştur. Divan-ı Hümayun kurulmasından Fatih Sultan Mehmet döneminin başlangıcına kadar Divan-ı Hümayun toplantılarını padişahlar bizzat katılarak toplantıları yönetmişlerdir. Lakin Fatih dönemi ile birlikte, padişahlar toplantılara bizzat katılmayı bırakmışlardır. Divan-ı Hümayun toplantısına bizzat katılmayan padişahlar bu toplantıları Kasr-ı Adl ismi verilen bir kafesin arkasından izlemişler ve kendilerine sunulan hükümleri buradan onaylamışlardır. Fatih döneminden itibaren bu divana vezir-i azamlar başkanlık etmiştir.
Divan-ı Hümayun kurucusu her ne kadar Osman Bey olsa da, bu divan bilinen ismi Fatih Sultan Mehmet döneminde kullanılmaya başlamıştır. Divan-ı Hümayun, Osmanlı Devleti'nin tarihi boyunca gelişmeye devam etmiştir. 15. yüzyılın sonlarına doğru bu divan bürokratik açıdan değişerek, 16. yüzyılın başlarında klasik yapısına bürünmüştür. Divan-ı Hümayun'un tam olarak kurumsal bir yapıya kavuşması ise Kanuni Sultan Süleyman döneminde olmuştur. Lakin bu divanın işlevi 17. yüzyılın sonlarına doğru azalmaya başlamıştır.
DİVAN-I HÜMAYUN ÖZELLİKLERİ VE GÖREVLERİ
Divan-ı Hümayun, dönemin padişahının tüm yetkili adamlarının bir divandır. Bu açıdan da çok ciddi bir güce sahiptir. Divan-ı Hümayun'un görevleri arasında; Osmanlı halkının emniyet ve asayişini sağlamak, halk ile yöneticiler arasındaki ilişkinin dengeli bir şekilde yürümesine yardımcı olmak, mali politikayı belirlemek, merkez ve taşra teşkilatı arasındaki dengeyi korumak sayılabilmektedir. Keza yine devletin dış ilişkilerinde yol alacağı siyaseti belirlemek, gerekli durumlarda savaş yahut barış koşullarını görüşmek de bu divanın işlevleri arasındadır. Aynı zamanda Divan-ı Hümayun bir üst mahkeme görevi de görmektedir. Bireyler arasındaki hukuki anlaşmazlıkların çözümünde ve gerekli durumlarda ceza ile yaptırımların uygulanmasında da Divan-ı Hümayun görevlidir. Divan-ı Hümayun'da alınan kararlar padişahın onayı ile birlikte mühimme ismi verilen deftere kaydedilerek yürürlüğe girmiştir.
Divan-ı Hümayun özelliklerinin başında ise, bu divanın dil, millet ve cinsiyet ayırt etmeksizin herkese açık olması gelmektedir. Çözümlenemeyen bir sorunu olan her birey yahut mahalli kadılarca verilen kararı doğru bulmayan herkes, hangi milletten yahut cinsiyetten olursa olsun Divan-ı Hümayun'a başvurabilmektedir.
Divan-ı Hümayun, Fatih dönemine kadar haftanın her günü toplanan bir kurul niteliğini taşımaktadır. Lakin Fatih dönemi ile birlikte bu toplantı sayısı haftanın 4 gününe indirilmiş ve bu günler cumartesi, Pazar, pazartesi ve Salı olarak belirlenmiştir. 3. Mehmed dönemi ile birlikte ise divan toplantıları haftada 2 sefere indirilmiş ve bu günler pazar ile salı olarak belirlenmiştir. Ayrıca bayram zamanlarında bu divan, günü gelmemiş olsa bile mutlaka toplanmıştır.
DİVAN-I HÜMAYUN ÜYELERİ
Divan-ı Hümayun üyeleri, genel olarak padişahın yetki verdiği kimselerden oluşmaktadır. Osmanlı Devleti'nde padişahın yetkilerini kullanabilen yahut emirlerini doğrudan uygulayabilen 3 ana sınıf bulunmaktadır. Bu sınıflar; seyfiye, ilmiye ve kalemiye olarak adlandırılmaktadır. Seyfiye sınıfı asker ve yöneticilerden; ilmiye sınıfı hukuk ve din adamlarından; kalemiye sınıfı ise bürokratik işleri yürüten görevlilerden oluşmaktadır. İşte Divan-ı Hümayun de bu üç sınıfın en üst yetkililerinin bir araya gelmesinden meydana gelmektedir. Divan-ı Hümayun başta Padişah ve vekili Vezir-i Azam olmak üzere, Kubbealtı Vezirleri, Kazasker, Nişancı, Şeyhülislam ve Defterdar ile zaman zaman da Kaptan-ı Derya, Yeniçeri Ağası ve Rumeli Beylerbeyi'nden oluşmaktadır. Her Divan-ı Hümayun üyesinin ise görevleri birbirlerinden farklıdır.
DİVAN-I HÜMAYUN ÜYELERİNİN GÖREVLERİ
Divan-ı Hümayun üyelerinin görevleri birbirinden farklı olacak şekilde dizayn edilmiştir. Bu nedenle her biri divanda ayrı bir işle meşgul olmaktadır. Divan-ı Hümayun üyelerinin Padişah, Vezir-i Azam, Kubbealtı Vezirleri, Kazasker, Nişancı, Şeyhülislam, Defterdar ile zaman zaman da Kaptan-ı Derya, Yeniçeri Ağası ve Rumeli Beylerbeyi'nden oluştuğu yukarıda söylenmiştir. Lakin Divan-ı Hümayun üyelerinin görevlerine geçmeden önce, bu üyeler hakkında belirtilmesi gereken birkaç husus bulunmaktadır. Divan-ı Hümayun'un orijinalinde bu divanda Padişah, Vezir-i Azam, Kubbealtı Vezirleri, Kazasker, Defterdar ve Nişancı gibi asil üyeler bulunmaktadır. Lakin bu asil üyelere ek olarak vezir rütbesinde olmak ve merkezde olmak şartı ile Kaptan-ı Derya, Yeniçeri Ağası ve Rumeli Beylerbeyi de katılabilmektedir. Aslında Şeyhülislam, bu divanın bir üyesi olmamakla birlikte, kendisinin bilgisine başvurulacağı zaman bu divana çağırılabilmektedir. Divan-ı Hümayun üyelerinin görevlerini kısaca açıklamak gerekirse:
Padişah: Padişah, Fatih dönemine kadar divana başkanlık etmekle görevliydi, lakin Fatih dönemi ile birlikte padişah, divan toplantısını kafesten izlemeye başlamıştır. Padişahın görevi, toplantı sonunda alınan kararları onaylamaktır.
Vezir-i Azam: Padişahtan sonra en yetkili kişi Vezir-i Azam, yani sadrazamdır. Vezir-i Azam, padişahın mutlak vekili konumundadır. Fatih dönemi ile birlikte bu divana başkanlık etmekle görevlendirilen kişidir.
Kubbealtı Vezirleri: Divan sırasında Vezir-i Azam'ın sağ tarafında, Kubbealtı olarak bilinen yerde toplanan Kubbealtı Vezirleri, Vezir-i Azam'dan sonra gelen diğer vezirlerdir. Sayıları yediye kadar çıkabilmektedir.
Nişancı: Fethedilen bölgelerin tapu ve kadastro kayıtlarını tutmakla görevli olan Nişancı, aynı zamanda da devletin resmi evraklarının baş tarafına padişahın imzası anlamına gelen nişanı koymakla da görevlidir.
Defterdar: Mali alandaki işlerden sorumlu kişi Defterdardır. Hazine ve malların kayıtlarını tutmakla görevlidir.
Kazasker: Divanda adalet işlerinden sorumlu olan kişi Kazaskerdir. Medrese işleri, kadı ve müderrislerin atamaları ile taşrada çözülemeyen davaları neticelendirmek Kazaskerin görevleridir.
Kaptan-ı Derya: Kanuni dönemi ile birlikte Kaptan-ı Derya bu divanın asıl üyesi olmuştur. Denizcilik konusundan sorumlu en büyük komutan olup, donanma ile ilgili konularda görevlidir.
Yeniçeri Ağası: Yeniçeri Ağası, gerek duyulduğu zamanlarda bu divana katılabilmektedir. Osmanlı'nın başkenti olan İstanbul'un güvenliğinden sorumludur.
Rumeli Beylerbeyi: Beylerbeyi genel olarak hem askeri, hem de idari amir olarak hangi eyalette bulunuyor ise o eyalette padişahın temsilcisi konumundadır. Rumeli Beylerbeyi ise normal beylerbeylerinden daha kıdemlidir. Bu nedenle de merkezde olduğu zamanlarda divana katılabilmektedir.
Şeyhülislam: Dini konularda görüş alınması gerektiğinde Şeyhülislam divana katılarak, fikrini belirtmekle görevlidir.
DİVAN-I HÜMAYUN NEDEN KALDIRILDI?
Osmanlı Devleti'ne uzun süre hizmet eden Divan-ı Hümayun zamanla işlevini kaybetmeye başlamıştır. Bu nedenle de kaldırılması buyurulmuştur. Peki Divan-ı Hümayun'u kim kaldırdı ve Divan-ı Hümayun neden kaldırıldı? Divan-ı Hümayun, 2. Mahmut tarafından kaldırılmıştır. Divan-ı Hümayun'un kaldırılmasının nedeni ise bu divanın artık fonksiyonunu kaybetmiş olmasıdır. Zira 2. Mahmut, merkez ve taşra teşkilatında yenilikler yapmak, bunları batı tarzına çevirerek, devlet anlayışını değiştirmek istemiştir. Bu amaçla hareket eden 2. Mahmut, Divan-ı Hümayun'u kaldırmıştır.
DİVAN-I HÜMAYUN YERİNE NE KURULDU?
2. Mahmut, Divan-ı Hümayun'u kaldırarak, devlet anlayışına yenilik getirmeyi amaçlamıştır. Bu nedenle de Divan-ı Hümayun'un yerine Heyet-i Vükela, yani Bakanlar Kurulu'nu oluşturmuştur.