Çırağan Sarayının tarihi önemi eşsiz mimarisinin yanı sıra yüzyıllar boyunca pek çok padişaha ev sahipliği yapmasından kaynaklanır. Günümüzde otel olarak kullanılan Çırağan Sarayı tarihte birkaç kez yıkılıp tekrardan yapılmış, 1871 yılında Abdülaziz döneminde ise son halini almıştır.
ÇIRAĞAN SARAYI NEREDE?
Günümüzde önemli organizasyonlar veya düğünlerin yapıldığı Çırağan Sarayı, Beşiktaş ile Ortaköy arasında Çırağan Caddesinde yer almaktadır. İstanbul'un en değerli yapıtlarından olan Saray, günümüzde Çırağan Palace Kempinski Oteli olarak hizmet etmektedir ve İstanbul'un merkezi konumunda olmasıyla kolay bir ulaşıma sahiptir. Çoğu toplu taşıma aracı ve taksi ile Çırağan Sarayına kısa sürede ulaşmak mümkündür.
ÇIRAĞAN SARAYI NE ZAMAN YAPILDI?
O zamanlar Kazancıoğlu Bahçelerinin bir parçası olan Çırağan Sarayı bölgesi Sultan I. Ahmed'in padişahlığına (1603-17) kadar uzanan bir geçmişi sahip. Lale Devrinin en önemli simgelerinden biri olan Çırağan Sarayı 1718-1730 yılları arasında dönemin sadrazamı Damat İbrahim Paşa tarafından eşi Fatma Sultan için inşa ettirilmiştir. Daha sonraları Sultan Birinci Mahmut (1730-1754) ve Üçüncü Selim (1789-1807) dönemlerinde tamir ve eklemeler yapılmıştır. 1859 yılında Sultan Abdülmecid tarafından yeniden yaptırılmak üzere yıktırılan sarayın yeniden inşası Sultan Abdülaziz Han devrinde 1871 yılında gerçekleşmiştir.
ÇIRAĞAN SARAYI HANGİ PADİŞAH DÖNEMİNDE YAPILDI?
Eski adı Ferahabad Sarayı olan Çırağan Sarayı, Sultan III. Ahmed döneminde, Vezir-i Azam Damat İbrahim Paşa eşi Fatma Sultan için inşa ettirmiştir. İbrahim Paşa'nın sarayda düzenlediği ve müthiş aydınlatmalarıyla ünlü partiler Lale Devrinin sembollerindendir. Aynı sebeple saraya Farsça'da "ışık dolu" anlamına gelen "çerağ" kelimesinden türemiş Çırağan adı verilmiştir.
ÇIRAĞAN SARAYI TARİHİ
O zamanlar Kazancıoğlu Bahçelerinin bir parçası olan Çırağan Sarayı, ilk olarak Ferahabad Sarayı adıyla, dönemin sadrazamı Damat İbrahim Paşa tarafından eşi Fatma Sultan için inşa ettirildi. Uzun yıllar Lale Devrinin sembolü olan saray III. Ahmed'in 1730 senesinde tahttan indirilmesiyle kapandı. Sarayın kapıları ilerleyen yıllarda yabancı ülke elçilerini ağırlamak için I. Mahmud tarafından yeniden açıldı.
18. yüzyıl sonlarında III. Selim, Çırağan Sarayının yerine kızkardeşi Beyhan Sultan için yeni bir yazlık saray yaptırdı. Sultan II. Mahmud'un emriyle Ermeni mimar Garabet Balyan tarafından genişletilen ve kışın da kullanılabilir duruma gelen Çırağan Sarayı o zamanlar "Beyaz Saray" olarak anılmıştır. Sultan I. Abdülmecid, Sultan V. Murad, II. Abdülhamid ve V. Mehmed Reşad'ın doğumunun gerçekleştiği Beyaz Saray, daha ihtişamlı olan Dolmabahçe Sarayı tamamlanınca Sultan Abdülmecid tarafından boşaltılmış ve daha büyük bir saray yaptırılması amacıyla 1856 senesinde yıktırılmıştır. Saray Sultan Abdülaziz Han'ın emriyle 1871 yılında yeniden inşa edilip son halini almıştır fakat 20 Ocak 1910 günü çatı katıda talihsiz bir yangın çıkmıştır. Kalorifer bacası sebebiyle çıkan yangınla değerli antikalar, II. Abdülhamid'in özel koleksiyonu ve V. Murad'ın kütüphanesi yanıp kül olmuştur.
ÇIRAĞAN SARAYI ÖZELLİKLERİ
Yapımına 1863'te başlanan Çırağan Sarayı 1871'de bitirildiğinde 2,5 milyon altın harcanmıştır. Yalnızca sahilin inşası için bile 400.000 Osmanlı lirası harcanmıştır. Dünyanın her yanından nadide mermerler, paha biçilemez sedefler getirilmiş ve sarayın yapımında kullanılmıştır. 1863-1980li yıllarda yaygın olan oryantalist üslubun önde gelen örneklerinden biri olan saray aynı zaman Endülüs Emevilerinin El Hamra Sarayından esintiler taşımaktadır. Bunun en önemli sebebi iki sarayın da mimarinin Nikos Balyan olmasıdır. Günümüzdeki mimari yapısına gelene kadar birçok kez yıkılıp son olarak Cumhuriyet Döneminde yeniden inşa edilen Çırağan Sarayının çok önemli bir özelliği de Osmanlı İmparatorluğunda kısa bir süreliğine de olsa kraliyet ikametgahı olarak kullanılmış olmasıdır.
ÇIRAĞAN SARAYI MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Gösterişli bir mimariye sahip olan Çırağan Sarayı, tarihin önde gelen birçok mimari akımlarından etkilenmiştir. Oryantalist vurguların rahatlıkla gözlemlenebileceği sarayın yapımında en çok Batı Mimarisi esas alınmıştır. Saray içerisinde birbiriyle uyumlu geometrik desenli süslemeler yer alır. Dış mekân mimarisi ise daha çok klasik tarzdadır. İç mekânda olan oryantalist tarzın dış mekânda olmaması tezat oluşturmaktadır.
Saray plan açısından dört kısma ayrılır: Mabeyn, Yatak ve Valide Daireleri'nden oluşan Büyük Saray-ı Hümayun, Harem Dairesi, Ağalar Dairesi ve çeşitli yapılardan oluşan müştemilat. Toplam 76.360 m2lik bir alanı kaplayan saray, 115 metre genişliğinde ve 664 metre uzunluğundadır.
Saraya deniz tarafından iki taraflı büyük mermer merdivenlerle girilebilir. Bunlara ek olarak diğer yönlerde de mermer merdivenler vardır. Deniz tarafındaki merdivenlerden meşhur "Direkli Salon" a girilebilir. Salon, 40 metre uzunluğunda, 20 metre genişliğinde ve 14 metre yüksekliğindedir. Sarayın dış cephelerinde 1.300 mermer, porfir, somaki direk bulunur. İç duvarları tümüyle beyaz, pembe ve yeşil mermer ile işlenmiştir.
Toplamda 9.850 m2lik bir alanı kaplayan Büyük Saray-ı Hümayun, bodrum kat dahil üç kattan oluşur. En üst katında birbirlerinden şekil itibariyle farklı yapıda olmasına karşın büyüklükleri hemen hemen aynı olan üç adet merkezi tipte sofa vardır. Her bir sofanın deniz ve kara tarafında eyvanlar bulunur. Bölümler merdivenlerin iki tarafında bulunan çifte koridorlarla birbirine bağlıdır.
Süsleme açısından oldukça zengin bir görünüme sahip Çırağan Sarayı bütün yönleriyle bir ahenk içerisindedir. Mobilyalarından kapılarına, halılarından tavana kadar birbiriyle uyumlu, düzen içerisinde motiflerle bezenmiştir.