Böylelikle, bu atıkların çevreye zarar vermesi önlenmekte ve enerji üretilmektedir. Üstelik sistemde işlenmiş atıkların gübre olarak değeri artmaktadır. Biyogaz yenilenebilir enerji kaynağı olarak organik atıklara değer kazandıran bir gübre üretim teknolojisidir.
Bu konudaki ilk yazıcılar 1682 yılında Robert Boyle ve Denis Papin ile 1727 yılında Stephen Hales tarafından yazılmıştır. İlk sistemli araştırmalara İtalyan Alessandro Volta başlatmıştır. Daha sonra Pastör 1884 yılında at gübresinden gaz elde etmiş ve bu gazı Paris caddelerinin aydınlatılmasında kullanmıştır. Selülozun parçalanması ve metan fermantasyonu çalışmaları yapılmış ve anaerob tekniğin sıvı kontsel atık değerlendirilmesinde kullanılacağı ortaya çıkmıştır. Hindistan'da 1907'de ilk tesis kurulmuş elde edilen gaz, jeneratör yardımıyla elektrik enerjisi üretilmiştir.
Günümüzde tüm arıtma tesisleri anaerob arıtma ünitelerine de sahiptir. Üretilen gaz ısı ve elektrik üretiminde kullanılmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrası atılım kazanan biyogaz, pratiğe aktarmak için çalışmalar yapılmıştır.
İlk yıllarda sadece enerji konusunda yapılan çalışmalar daha sonra biyogaz fermantasyonunun gübre değeri üzerine olan etkilerine kaydırılmıştır.
1950 yılında Almanya'da kurulan tesiste elde edilen biyogaz ile traktör çalıştırılmıştır. Bu yıldan itibaren 1972'ye kadar petrol fiyatlarının inmesi tesislerin devreden çıkmasına neden olmuştur. Fakat tekrar fiyatın çıkması AB ülkelerindeki tesis sayısını 300'e çıkarmıştır.
Biyogaz enerji üretiminin yanı sıra çevre koruma açısından da büyük öneme sahiptir. Organik atıkların kontrollü şartlarda depolanmasını sağladığı ve bu atıkların dezenfektasyonlarına yardımcı olduğu için temiz çevre teknolojileri içerisinde değerlendirilmektedir.