Bunun önemli nedenleri vardır. Üniversiteden atılmaya yol açan olaylar serisi içinde sosyolojinin belirgin bir etkinliği söz konusudur. Çünkü, üniversiteden atılan iki öğretim üyesi, ki sorun yaratan dört kişidir.
somut olarak sosyoloji bilim dalıyla ilgilidir. Diğer ikisinin Türkiye'nin temel sorunlarıyla ilgili çalışmaları doğrudan siyasal uzantısı olacak mahiyette görülmeyip fazla gündeme getirilmemiştir.
Bu iki kişinin özellikle 1950 sonrasındaki bilimsel mahiyetteki çalışmaları bile yoğun bir siyasal boyut taşımaktadır. Özellikle Niyazi Berkes ve Behice Boran'ın çalışmaları çok bariz bir şekilde 1960 sonrasının sosyoloji ve siyaset bilimi çalışmalarını etkilemiştir.
Behice Boran'ın yakın zamanda yazdıkları hatırlandığı zaman soruna yaklaşımı kendiliğinden anlaşılabilir. Behice Boran o dönemde Yurt ve Dünya ile Adımlar dergilerine yazdıkları makaleler konusunda ilginç değinilerde bulunmaktadır.
O dönemde memur oldukları için siyasi konulara dokunmadıklarını ve dergilerde yayınlanan yazıların temelde belli bir dünya görüşüne yatkın olmasına karşın, açık olarak bazı şeylerin telaffuz edilmediğini belirtmektedir.
O dönemde Reşat Fuat Baraner'in Faris Erkman adıyla yayınladığı En büyük Tehlike başlıklı broşürün muhtevasının da rejime yatkın olduğu düşünülürse dönemin siyasal koşulları içinde Dil –Tarih olayının siyasal boyutu kendiliğinden şekillenir.
O dönemin havasını yansıtan değinilerden çıkarılacak sonuç Reşat Fuat'ın broşürünün bile Kemalizm'e yatkın bir yan taşıması, daha doğrusu ırkçılığı Kemalizm'e yaslanarak eleştirmeye çalışmasıdır.
Behice Boran'ın Cumhuriyet değişiklikleri ve 27 Mayıs üzerine düşünceleri bilindiği zaman daha önce belirtilen Kemalist eğilim tüm varyantlarıyla ortaya çıkmakta ve o dönemdeki bilimsel atılımın çerçevesini çizmektedir.
Behice Boran o dönemde özümlediği kadarıyla Marksizm'e inandığını belirttiğine göre o dönemde yazdıklarının düşünsel doğrultusunu saptarken daha dikkatle değerlendirilmek gerekmektedir.
Bir başka ilginç olay da dönemin ırkçı ve Anadolucu dergilerinden bazılarının Yurt ve Dünya ve Adımlar hakkında yeni Amerikan yöntemlerine göre meselelere baktıklarını söylemeyi seçmiş olmalarıdır.
O sıralar "milli ilim" gibi daha sonra da ağırlıklı olacak anlayışların yaygınlığı karşısında Amerikan yöntemlerine göre sosyal bilim yapmaya yönelinmesi de ilginçtir.