Görevi sonucunda oluşan zararların zamanında ödenmemesi, yıllardır devam eden ve ekonomik etkinliğe ters düşen müdahalelerin yapılması, kamu bankalarının iyi yönetilememesi ve kamu bankalarına asli görevleri dışında görevler verilmesi gibi nedenleri vardır.
Bu nedenlerden ötürü mali bünyesi bozulan bankalar finansman ihtiyaçlarını piyasadan kısa vade ve yüksek maliyetle karşılama yoluna gittiler ve zararları giderek arttı. Bunun sonucunda ise mali sektörde bir istikrarsızlık unsuru oldular ve piyasalarda faiz oranları yüksek boyutlara ulaştı. Faizlerdeki bu artış kamu kesimi borçlanma ihtiyacında bir artışa neden olurken, özel bankaların da reel ekonomiye kaynak sağlamaktan çok kamu açıklarını finanse etmeye yönelmelerine neden olmuştur.
Çünkü kamu kesimini finanse ederken elde edecekleri kar mevduat toplayarak elde edecekleri kardan çok daha fazla ve zahmetsizdir. Ayrıca bankaların varlık ve yükümlülükleri arasındaki fark da artmıştır çünkü yüksek enflasyon ortamı ve belirsizlikler tasarruf sahiplerini kısa vadeye yönlendirmesinden kaynaklanan bir vade uyumsuzluğu söz konusu olmuştur. Bankaların tercihinin bu yönde değişmesi ise üreticilerin ve reel ekonominin yeterince desteklenememesinin en önemli nedenidir. Bu arada yüksek ve değişken enflasyon nedeniyle
Türk Lirasına olan güven azalmış ve insanlar döviz tutmaya yönelmişlerdir. Bu da toplam mevduatların yarısına yakın bir kısmının döviz tevdiat hesabı olmasına neden olurken , bankaların giderek artan yurtdışı borçlanmaları ise döviz yükümlülüklerini önemli derecede arttırmıştır. Hal böyleyken bankaların yüksek getiri sağlayan Türk Lirası cinsinden araçlara yönelmeleri ise yabancı para açık pozisyonlarının yükselmesine ve kur riskine karşı dayanıksız olmalarına neden olmuştur.
Büyük ölçüde bankaların mali yapılarındaki bozukluktan kaynaklanan son kriz aslında bir değişim ve yenilenme dönemine girebilmemiz için uygun bir ortam sağlamıştır. Bu değişim ve yenilenme dönemi için hazırlanan program ise daha önce benzer krizleri yaşayan ülkelerden ders alarak hazırlanmış ve de bu yüzden başarı umudu sağlayan bir programdır. Daha önce benzer krizleri yaşamış olan ülkelerde ise belirgin bir ortak özellik vardır ki o da programın en hızlı bankacılık sektöründen tepki almış olması çünkü bankacılık sektörü bir ekonominin temel taşı gibidir. Yani bankacılık sektörü çalışmazsa diğer sektörlerde çalışmaz.