"Yurtta Barış, Dünyada Barış" tümcesi ile somutlaşan bu nitelikleri göz önünde tutularak Mustafa Kemal ATATÜRK için, doğumunun 100. Yıldönümünde Birleşmiş Milletler (UNESCO) Genel Kurulunda alınan, 156 ülkenin imzaladığı 1979 tarihli karar aşağıdadır.
"Uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcamış üstün bir kişi, olağanüstü bir devrimci, emperyalizme karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, insanlar arasında hiç bir renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz devlet adamı, Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu" olarak evrensel nitelikleri, değerleri tüm insanlık ailesince tanınan insanlığa mal olan "Yüce bir kişiliktir."
Dünya uluslarınca da kabul edilip takdir edilen bu gerçekler ortada iken, Türk Devrimi ve Atatürk İlkelerinin ışığında çağdaş uygarlığa yürüyen ulusumuzun devingenliğini, gelişmesini, gönencini engellemek, durdurmak isteyen devrim karşıtları da her zaman olagelmiştir.
Daha da vahim olarak bunlar, Türkiyeyi bölmek, uluslararası sermayenin Türkiye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek isteyen dış güçler ile işbirliğinden de çekinmemişlerdir.
Bu güçler amaçlarına ulaşabilmenin vazgeçilmez koşulunun Atatürkü karalamaktan ve Onun ilkelerini yozlaştırıp, yok etmekten geçtiğinin ayırdında olarak sistemli ve bilinçli bir saldırı planını daima gündemde tutmuş, günü geldiğinde eyleme koymuştur. Yakın tarihimiz Atatürk ve devrim karşıtı güçlerin giriştiği ancak daima başarısızlıkla sonuçlanan nice başkaldırı olayları ile doludur.
Siyasal çıkarlar ve yalpalamalar sonucunda verilen ödünler, insan haklarını ve demokrasiyi kötüye kullananlar, kayırmalar ve aymazlıklar sonucunda Türkiye özellikle son yirmi yılda bir ihanet çemberi ile kuşatılmıştır.
Siyasal beklenti ve çıkarları uğruna görevini savsaklayan kimi siyasetçiler yanında, kimi sözde aydınlar ise, karşı devrimcileri örgütleyen ve siyasi arenaya sürükleyen gerici kadroların, ulusal bütünlüğü parçalamaya çalışan örgütlerin dışında kalmış olsalar bile haksız, ölçüsüz ve yanıltıcı eleştiriler ile, Türk Devrimi ve Atatürk İlkeleriyle Cumhuriyetin halkımızca önemsenmediğini ileri sürmekten, kavram kargaşası yaratmaktan çekinmemişlerdir.
İşte bu durum ve koşullar karşısında bir araya gelen elli yurtsever Türk Aydınları 19 Mayıs 1989 yılında kaçınılmaz bir görev kabul ederek Atatürkçü Düşünce Derneği'ini kurdular.
Onursal Genel Başkanlığını Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Kurucu Genel Başkanlığını Prof. Dr. Muammer Aksoy'un yaptığı Derneğimiz, çalışmalarına M. Aksoy'un hukuk bürosunda başladı.