Günümüz Türkiye'sinin sınırları içerisinde de yıllarca varlığını sürdürmüş olan Roma İmparatorluğu ülkemize de pek çok sanat eseri ve kültürel miras bırakmıştır. Şu anda bırakılan mimari yapıların çoğunluğu müze olarak kullanılmaktadır ve ziyaretçiye açıktır. Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra kurulan Bizans İmparatorluğu da Roma'nın varlığını devam ettirir nitelikte olan bir imparatorluktur.
ROMA DÖNEMİNE AİT TARİHİ ESERLERİ
Avrupa kıtası, Asya kıtası ve Afrika kıtasına yayılmış olan Roma İmparatorluğu asıl olarak İtalya'da kurulmuştur. Roma İmparatorluğu 1453 yılında Bizans İmparatorluğu'nun yıkılışına denk gelmektedir. Uzun yıllar hükümdarlığını sürdürmüş olan Roma İmparatorluğu mimari ve sanat konularında dünyaya pek çok kültürel miras bırakmıştır. Antik roma eserleri ve antik roma yapıları şu anda dünyanın pek çok noktasında korumaya alınmıştır.
İSTANBUL'DAKİ ROMA ESERLERİ
İstanbul toplamda üç farklı imparatorluğa ev sahipliği yapmıştır ve birbirinden farklı kültürleri içerisinde barındıran eşsiz şehirlerden birisidir. İstanbul'un pek çok yerinde Roma Uygarlığı eserleri ile karşılaşmak mümkün, bunun yanında pek çok Osmanlı İmparatorluğu eserine de ev sahipliği yapan İstanbul, günümüzde de içinde barındırdığı tarihi ve tarihi eserleri korumaktadır. İstanbul'da bulunan Roma ve Bizans İmparatorluğu eserleri şunlardır:
Gotlar Sütunu günümüzde İstanbul'da bulunan Gülhane Parkı'nda bulunmaktadır. I. Konstantin'in Gotlara karşı yaptığı savaşta elde ettiği zaferin bir göstergesi olarak inşa edilmiştir. Yüksekliği 18.5 metre olan bu sütun, prokonnesos mermeri kullanarak inşa edilmiş olan bu sütunun baş kısmında ise korint üslubunda bir kartal arması bulunmaktadır.
Dünyanın en güzel ve ilgi çekici yapıtlarından birisi olan Ayasofya'nın ismi kutsal bilgelik anlamına gelmektedir. Ayasofya I. Konstantin zamanında yaptırılmaya başlanmıştır. Ayasofya bir kilise olarak yapılmıştır ve o dönem Hristiyanlığın resmi dil oluşunun üzerine yapımına başlanmıştır.
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra Ayasofya bir camiye dönüştürülmüştür. Ayasofya günümüzde de pek çok farklı sembolü ve tarihe dair gizemi içinde barındırmaktadır.
Yerebatan Sarnıcı İstanbul'a Bizans İmparatorluğu döneminde inşa ettiği tarihi eserlerden birisidir. İmparator Justinanus bu Yerebatan Sarnıcı'nı sarayın su ihtiyacını karşılamak için M.S. 532 yılında yaptırmıştır.
Sarnıç, 1987 yılında müze görevi üstlenmiştir. Dan Brown'ın kitabından uyarlama bir film olan Cehennem filminin son sahnesi de bu sarnıçta geçmektedir. Yerebatan Sarnıcı'nın yapımı aşamasında sarnıcı koruması amacıyla sarnıcın içine pek çok Medusa başı da yerleştirilmiştir.
Bizans İmparatorluğu döneminde yapılan Aya İrini, o dönemde Ayasofya'dan sonra yapılan en büyük kilise olma özelliğini taşımaktadır. İlk inşa edildiği zamanlarda ahşap olarak yapılan Aya İrini, sonrasında restore edilmiş ve sağlamlaştırılmıştır. Aya İrini adı kutsal barış anlamına da gelmektedir.
Uzun bir süre Topkapı Sarayı'nın silah deposu görevi üstlenen Aya İrini, sonrasında Askeri Müze ve Arkeoloji Müzesi olarak da kullanılmıştır.
Kız Kulesi'nin geçmişinin 2500 yıl öncesine kadar dayandığı söylenmektedir. Kız Kulesi, İstanbul şehrinin simgesi olan tarihi eserlerden birisidir. Kız Kulesi'nin ilk inşa edilme nedeni İmparator Manuel'in boğaza girip çıkan gemileri denetleme isteği olarak bilinmektedir.
Kız Kulesi İstanbul'un fethi sırasında üst olarak da kullanılmıştır. Fethin sonrasında Fatih Sultan Mehmet iki adet topu kulenin bulunduğu alana koyarak şehrin güvenliğini artırmayı amaçlamıştır. Günümüzde içerisinde bulunan restoran ile düğünlere ve organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır.
İstanbul'da bu saydıklarımızın dışında da pek çok Roma ve Bizans İmparatorluğundan günümüze kalmış olan eser bulunmaktadır. Bunların bazıları: Çemberlitaş, Bindirbek Sarnıcı, Şerefiye Sarnıcı, Küçük Ayasofya Cami ve Hipodrom olarak sayılabilmektedir.
ANADOLU'DAKİ ROMA ESERLERİ
Roma İmparatorluğu çok büyük bir coğrafyada hakimiyet sürdürmüştür. Bu nedenle Roma İmparatorluğu'ndan kalan eserler yalnızca İstanbul'da değil Türkiye'nin pek çok şehrinde karşımıza çıkabilmektedir. Bu eserlerin birkaçı şöyledir: