Akdamar Kilisesi ile ünlü olan ve her yıl dünyanın her yerinden gelen turistleri ağırlayan Akdamar Adası hem tarihi hem de doğal güzellikleri bir arada sunan bir lokasyondur. Akdamar Adası hikayesi, tarihi ve özellikleri ile çok merak edilir ama asıl büyüleyici olan adada yer alan Akdamar Kilisesi'dir. Biz de bu yazımızda Akdamar Adası nerede, nasıl gidilir sorularına yanıt verirken aynı zamanda kilisenin tarihini ve sahip olduğu özellikleri ele alacağız.
Akdamar Adası'nın tarihi VIII. yüzyıla kadar uzanır. Abbasilere bağlı olarak X. ve XI. yüzyıllarda Van çevresine hâkim olan Vaspurakan Krallığı Akdamar Adasını da elinde bulunduruyordu. Hükümdar I. Gagik Ardzruni'nin emriyle, X. yüzyılda adaya mimar Manuel bir saray kompleksi yaptı. Bu kompleksin içinde Akdamar Kilisesi de bulunuyordu. Kilise Orta Çağ Ermeni mimarisinin şaheserlerinden biri olarak kabul edilir ve üzerindeki taş işlemeler, dini hikayeleri betimleyen sanatsal değeri yüksek figürlerle süslenmiştir. Adada XVI. yüzyıla kadar yerleşimin olduğu ve Osmanlı – İran Savaşı'nda adanın tahrip edildiği bilinmektedir. 19. yüzyılda ise adadaki kilise 300 keşişin yaşadığı bir manastır haline gelmiş, 1915 olaylarından sonra ada terkedilmiştir. Bir dönem Ermeni patrikliğinin merkezi olan ada halen Hristiyanlar için önemini korumakta ve inanlar tarafından her yıl ziyaret edilmektedir.
Akdamar Adası diğer isimleri ile Ahtamar, Ağtamar ya da farklı yazılışı ile Akhtamar Adası Van Gölü üzerinde bulunmaktadır. Ada 3 kilometrelik kıyı uzunluğuna sahiptir ve yüzölçümü yaklaşık 164 bin kilometre karedir. Deniz seviyesinden yaklaşık 1900 metre yükseklikte bulunan Akdamar Adası'nın adı anlatılan bir halk hikayesine göre adada yaşam süren Ermeni keşişin güzel kızı Tamara'dan gelmektedir.
Hikâyede çoban bir genç Tamara'ya âşık olur ve onu görebilmek için her gece adaya kadar yüzer. Tamara ise gece karanlığında sevgilisine fener tutarak yol gösterir. İki aşığın buluştuğunu öğrenen Tamara'nın babası fırtınalı bir gece çobanı şaşırtmak için kıyıya gelir ve elindeki fenerle sürekli yer değiştirerek çobanın gücü bitene kadar yüzmesine neden olur. Karaya çıkamadan gücü tükenen çobanın boğularak can vermeden önceki son sözleri "Ah Tamara!" olur. Sevgilisinin sesini duyan Tamara da göle kendini bırakır ve o da boğularak ölür.
Van Gölündeki ikinci büyük ada olan bu lokasyonun en çarpıcı özelliği aynı isimli kiliseye sahip olmasıdır. Akdamar Kutsal Haç Kilisesi adıyla bilinen bu kilise bir Ermeni kilisesi olup içindeki freskler ve dışındaki İncil ile Tevrat'tan alınmış sahneleri barındıran taş kabartmalarla ünlüdür. 2007 yılından beri anıt müze olarak hizmet veren Akdamar Anıt Müzesi 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine girmeyi başarmıştır.
Akdamar Adasının çevresinde turkuaz rengi su ile kaplı koylar bulunur ve bu koylar, ziyaretçilere muhteşem bir manzara sunar. Ayrıca ada, göçmen kuşlar için önemli bir üreme alanı olması nedeniyle de doğaseverlerin de ilgisini çekmektedir.
Van Gölü içinde yer alan dört adadan biri olan Akdamar Adası, Van ile Bitlis arasında yer alır ve Van iline bağlıdır. Van Gölü'nün güneydoğusunda, Van'ın Gevaş ilçesinin dört kilometre açığında bulunan ada, Van Gölü'ndeki dört adanın ikinci büyük adasıdır.
Akdamar Adası'na gitmek için öncelikle Van'a ulaşmak gerekir. Karayolu ve havayolu ile ulaşım sağlanan Van şehrine demiryolu hattı da bulunmaktadır. Hatta tren seyahati çok daha keyifli olduğu için tavsiye edilmektedir. Trenle Tatvan ilçesine vardıktan sonra otobüs ya da feribot ile Van'a gelmek mümkündür. Van şehir merkezinden yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Gevaş ilçesine yarım saat kadar süren bir yolculuk yapılır. Gevaş İskelesinden hareket eden motorlar ile yaklaşık yirmi dakika süren bir yolculukla Akdamar Adası'na ulaşılır. Fakat yaz aylarında sefer yapan tekneler Ekim ayından Mart ayına kadar sert hava koşulları nedeniyle sefer düzenlememektedir.