Başta ChatGPT olmak üzere makale, ödev ve hatta tez yazımında kullanılan yapay zekâ destekli programlar her geçen gün öğrencilerin daha fazla hayatına giriyor. İlkokuldan doktora düzeyine kadar yapay zekâ eğitimin her kademesinde var. ChatGPT, herkesin makaleler, denemeler yazmasına izin veren çevrimiçi bir program. Bu tarz programlar intihal testlerinden de başarıyla geçiyor; çünkü yazılım başka hiçbir yerden kopyalanmayan orijinal metin üretebiliyor. Bu bir imkân mı yoksa gerçekten bir tehlike mi? Bu konu henüz açıklığa kavuşmuş değil. Ancak üniversitelerde ders veren akademisyenler, farklı ölçme-değerlendirme arayışlarına girdi. Çünkü öğrencilerin çoğunluğu, ödevlerini ChatGPT'ye yaptırıyor. Sosyal bilimler ağırlıklı bölümlerde ödevlerin yapay zekâyla yapıldığı daha kolay anlaşılabiliyor. Çünkü yapay zekâyla yazılan makaleler daha profesyonel ve ağır bir akademik dil içeriyor. İlgili dersi veren hocalar, söz konusu makalelerin öğrencileri tarafından bu kadar ustalıkla yazılamayacağı için ayırt etmenin daha kolay olduğunu söylüyor. Ancak matematik, fen ve bilgisayar ağırlıklı programlarda bunu ayırt etmek mümkün değil.
EV ÖDEVLERİ TARİHE Mİ KARIŞIYOR?
Hâl böyle olunca birçok üniversitede farklı ölçme-değerlendirme arayışları başladı. Çoğu akademisyen artık öğrencilerine ev ödevi vermiyor. Matematik işlemi gerektiren sınavlar birçok okulda artık bilgisayara laboratuvarlarda gözetmen eşliğinde yapılıyor. Uluslararası ilişkiler, sosyoloji, siyaset bilimi gibi lisans programlarında da benzer uygulamalara geçildi. Önceki yıllarda bu programlarda öğrencilere belli bir konu üzerinde en az 5 sayfalık bir makale hazırlaması istenirdi. Bu ödevler final notu olarak kullanılırdı. Bugünlerde ise ev ödevlerinden vazgeçildi. Öğrenciler artık kendi üniversitelerinde aynı gün sınava giriyor. 4-5 soru üzerinden kısa yorumların istendiği sınavlar düzenleniyor.
YENİ ÖLÇME DEĞERLENDİRME GEREKİYOR
Akademide yapay zekânın kullanıma yönelik geçen ay Yükseköğretim Kurulu da (YÖK) çalıştay düzenlemişti. Çalıştayda konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi Yapay Zekâ ve Veri Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülşen Eryiğit, yeni ölçme-değerlendirme sistemlerinin çalışılması gerektiğine vurgu yaptı. Eryiğit "Öğrencilere ödev vermekten çekinir olduk. Onlara verdiğimiz ödevlerin hepsini kaldırdım. Biz çocuklara standart şeyleri öğretirken ödev veriyorduk, şimdi 'Nasıl olsa ChatGPT'ye yaptırır' diye vermiyoruz. Bizim ölçme-değerlendirme sistemlerini masaya yatırmamız lazım" dedi.
İNTİHAL Mİ DEĞİL Mİ?
Akademisyenler yapay zekânın ahlaki veya hukuki ilkelere sadık kalmak kaydıyla insanların üretkenliklerini artırabileceğinde hemfikir. Uzmanlar yapay zekâ ile hazırlanmış bir ödevin intihal kapsamına girip girmeyeceği konusunda ise "Kişi yapay zekâdan ürettiğini zaten kabul ederse, bir defa en başta eseri kendi yazmamış olacak. Bir sorunla bir defa en başta karşılaşılacak. Biz onu eserin sahibi olmayan, yani çalıntı eser yapmış birisi olarak göreceğiz. Ama biz eğer yapay zekâda üretilmiş şeyi esermiş gibi kabul edersek o zaman intihal bölümüne geçebileceğiz" diyor.