Prof. Dr. Turan, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrencinin yaz tatiline hazırlandığını belirterek, çocuğun gelişiminde çok önemli yer tutan yaz tatillerinin Türkiye'de iyi değerlendirilemediğini savundu.
Her çocuğun biricik ve kendine özgü bir dünyası olduğunu ifade eden Turan, sözlerine şöyle devam etti:
''Her çocuktan aynı beceri ve davranışı göstermesi beklenemez. Türkiye'de çocuklar motivasyon krizi yaşıyor. Okula gitme için motive değiller. Okula gitmekten keyif almıyorlar, okul onlara zevk vermiyor. Öğrenme ve öğretme süreci keyifli olmaktan çıktı. Okullar zorunlu olarak gidilen mekanlara dönüştü. Çocukların okulla ilişkileri sorunlu hale geldi. Yaz tatili, çocukların öğrenmeleri için hayati önemde olan bir konudur. Yaşam boyu öğrenilenlerin çok küçük bir kısmı okuldan alınır. Yüzde 80'ini okul dışından öğreniyoruz. Tatillerin yaratıcı ve faydalı şekilde kullanılması çocukların gelişmesi açısından çok önemli. Dünyada en çok tatil yapan eğitim sistemine sahibiz. Yaz tatilinin kısaltılması gerekir. Dönem içinde iki tane 15 tatil olabilir ama 3 ay süren yaz tatili mutlaka kısaltılmalı. Uzun tatil süreci çocukların öğrendiklerini unutmalarına, okuldan soğumalarına neden oluyor. Gelişmiş ülkelerde bizim kadar tatil yok.''
''NESİLLER ARASI KOPUŞ YAŞANIYOR''
Selahattin Turan, Türkiye'de yaz tatillerinin çocuklar açısından verimli geçmediğini belirterek, tatilde çocuklara temel beceri kazandıracak sosyal etkinliklerin yapılabileceğini, kariyer gelişiminin planlanabileceğini vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi:
''Türkiye'de üniversiteye gelen bir genç bile ne olacağına bir türlü karar veremiyor. Çocuklar tatilde mutlaka spor yapmalı. Her çocuk en az bir müzik aleti çalabilmeli. Yaz tatilinde bu tür kurslara gidilebilir. Yaz tatili planlayan anne ve babalar mutlaka çocuğun ahlak ve liderlik eğitimi konusuna eğilmelidir. Her anne ve baba kendi çocuğunun lider olabileceğine inanması gerekiyor. Liderlik, her çocuğun kendini tanıması ve potansiyelini ortaya çıkarması, kendini ifade etmesidir.
Türkiye'de nesiller arası kopuş yaşanıyor. Çocuk yaz tatilinde mutlaka dede ve ninesiyle buluşturulmalı. Ülkemizde kültürel birikim nesilden nesile aktarılmıyor. Çocuk, anne ve babadan daha çok dede ve nineyi taklit etmeye daha yakındır. Onları daha başka bir derinlikle severler. Dede ve ninenin çocuğun kişilik ve karakter gelişimi üzerinde derin etkisi var. Çocuklara komşu ve akrabayı da ziyaret ettirmeliyiz. Son yıllarda çocuk yaramazlık yapacak diye misafirliğe götürülmüyor. Son derece yanlış bir davranış.''
''ÇOCUK TATİLDE RAHAT BIRAKILMALI''
Prof. Dr. Selahattin Turan, yaz tatili denince akla sahil, deniz, kum ve güneşin geldiğine işaret ederek, tatile çıkan çocuğa Türkiye'nin farklı kültürel ve tarihi güzelliklerinin öğretilmesi gerektiğini söyledi.
Turan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Her yıl Antalya'ya gitmek yerine Erzurum, Sivas, Trabzon'a gidilebilir. Son yıllarda sorumsuz anne ve baba profiliyle karşı karşıyayız. Çocuk tarihin hiçbir döneminde bu kadar ihmal edilmemişti. Her türlü değerden uzak yetişen çocuk, 2020-2030'lu yıllarda kendi kendini idare edemeyecek. Okul hayatı öğreten bir kurum olmaktan çıktı. Anne ve baba da sorunlu. Çocukların elbette hiçbir suçu yok. Hiç olmazsa yaz tatillerinde çocuklara hayatı ve güzel değerlerimizi öğretmeliyiz. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu var. Bu kurulun terbiye ile ilgili neler yaptığı konusunda çok ciddi şüphelerim var. Her çocuk tatili hak eder. Anne ve babalar karneyi uzun uzun incelemesin. Karne hiçbir şey söylemez. Karnedeki notlar çok tehlikeli bir şeydir. Çocuğu sıralayan her şey tehlikelidir. Alınan not çocuğun değerli olup olmadığı anlamına gelmez. Hatta çoğu kez karnesi kötü olan çocuğun hayatta daha başarılı olduğunu görüyorum. Çünkü okul onlara cazip gelmiyor. Okul, çocuğun istediğini vermediği için başarısız olmuş. Çocuk yaz tatilinde rahat bırakılmalı.
Tatil zehir edilmemeli. Ek ders, ilave kurs gibi yanlışa girilmemeli. Her çocuk gezmeyi, oyun oynamayı hak eder. Dünya sanal bir dünyaya doğru gidiyor. Çocuklar bilgisayar başında vakit geçiriyor. Bundan kaçamayız. Çocukların bu alana yönelmeleri doğaldır ve doğrudur. Burada tamamen yasaklama yerine denge gözetilmelidir. Günde 1-2 saat bilgisayar başında vakit geçirebilir. Çocukların enerjisini atacağı, kendini ifade edeceği fazla bir şey yok. Bu apartmanlar, dar sokaklar çocukları öldürüyor.''