İzmir'de göreve gelen belediye başkanlarının yaptığı açıklamalar içinde ortak noktalardan biri de 'Yüzülebilir İzmir Körfezi' oldu. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen körfezdeki manzara değişmedi. İzmir'de göreve gelen her belediye başkanları tarafından yapılan 'Temiz Körfez' açıklamalarının bu şartlar altında gerçekleşmeyeceğine dikkati çeken Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü'nden Prof. Dr. Doğan Yaşar, 'Yüzülebilir bir körfez' için ön şartın derelerden akan organik kirliliğin arıtılması olduğunu belirterek, "Dereden gelen bütün suların arıtmadan geçmesi lazım. Bu bir ön şart. Bu işin olmazsa olmazı. Derelerden ne zaman temiz su gelmeye başlarsa ondan 1 yıl sonra İnciraltı-Konak arası yüzülebilir" dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin önlemlerinin geçici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yaşar, dere yataklarının betonlanmasının çok büyük bir hata olduğunu ifade ederek, "Bunun altını betonladıktan sonra koktuğunu söylüyorsunuz. Kokar çünkü suyla toprağın arasına bir set çekiyorsunuz. Normalde o kokuyu toprak bir miktar da olsa emer. Geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Manda Deresi'nde biriken 6 metrelik biriken pisliğin temizlendiğini açıkladı. Ancak o pisliği temizlemek önemli değil. Gelen suyun temizlenmesi lazım. Bütün derelerin etrafına zabıta konulabilir. Bu şartlar altında İzmir Körfezi'nde yüzebilmek bir hayal. Aziz Kocaoğlu da bu konuda çok sayıda açıklama yaptı ancak 17 yılın sonunda çok da ileride değiliz. Kuşaklama projesi için 1 milyar doları neden verdiğimizi merak ediyorum. Hala daha derelerden çok ciddi miktarda organik kirlilik geliyor" dedi. İzmir'in hem ticari hem de turizm sektörü bakımından büyük kayıpları olduğunu dile getiren Yaşar, "İzmir, Türkiye'yi ayağa kaldıracak potansiyele sahip. İzmir Körfezi gibi dünyada başka körfez yok. Akdeniz'in de biyolojik açıdan en verimli yeri. Biz bunu değerlendiremiyoruz. Şu anda suyun rengi gri. Bu şekilde olmaması lazım. Bu kirli bir su. Derelerden gelen suyun hızı ne kadarsa kirlilik oraya kadar gider. Asıl noktamız iç körfez. Burada resifler atılabilir. Burası olta balıkçılığı cenneti yapılabilir. Ancak ben şu an körfezden çıkan balığı yemem. Yiyen vardır ama ben bu denizden çıkan balığı kesinlikle yemem" diye konuştu.
KİRLİLİK ELEŞTİRİSİ
Körfezin kirli ve İzmir'in büyük bir kısmının koktuğunu söyleyen vatandaşlardan Muzaffer Aslan (71) ise, "Şu an denize baktığımda bile ne kadar kirli ve pis olduğunu görüyorum. 50 sene Almanya'da yaşadım orada dereler de akarsular da buralardan çok daha temiz ve bakımlı. Derelerin denizlere akması korkunç bir olay. Olduğu gibi tüm pislik körfeze akıyor. Zaten deniz kirli, bir de üstüne çok koku var" dedi. Hobi amaçlı balık tutmasına rağmen denizin demiz bulmadığı için yemediğini belirten Nesimi Günay (35) ise, "Suyun rengine bakınca ne kadar kirli olduğu görülüyor. Suyun rengi hem gri hem de su oldukça bulanık. Balıkların da rengi tuhaflaşıyor, parlaklığı gidiyor. Derelerden akan su direkt körfeze akacağına arıtma tesisi kurulması gerekiyor. Bundan yıllar önce Bayraklı'da pislikler akıyordu. Eğer bu şekilde ciddiye alınarak, önlemler alınırsa yüzülecek kıvama bile gelebilir. Su Urla'ya kadar bulanık, Urla'dan sonra berraklaşıyor. Koku dahi kalmıyor ama Sahilevlerine kadar körfez kokusu var. Motorla ulaşım sağladığım için bunu çok daha iyi anlayabiliyorum. Eskiden İnciraltı'nda denize girilirdi. İzmirli olduğum için o günleri biliyorum ama deniz İnciraltı'nda da bulanık" diye konuştu.