Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsünden bilim insanları, Koca Piri Reis Gemisi ile Güneybatı Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki antik deniz yolunun izlerini ortaya çıkardı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle yürütülen "Mavi Miras" projesi kapsamında Türkiye Batık Envanteri Projesi Başkanı, DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş, Koca Piri Reis Gemisi'nin 41 yıldır Türkiye'de araştırma platformu olarak kullanıldığını söyledi.
'ROTALAR DEĞIŞMIŞ'
"Türkiye Batık Envanteri"ni çıkarma çalışmalarına odaklandıklarını dile getiren Özdaş, "Güneybatı Akdeniz ve Ege'yi merkez alarak ticaret rotalarını ortaya çıkarıyoruz. Milattan önce 2 binden milattan sonra 2 bine kadar denizlerdeki süreci takip ediyoruz" dedi. Çalışmalara ilk başladıklarında, sadece batıklara ulaşacaklarını düşündüklerini belirten Özdaş, "Şöyle bir yol izledik, bir batık bulduğumuzda onun yakın çevresini de su altından taradık. Antik çağda da insanlar seramik parçalarını, testileri denize atıyor ve izlerini bırakıyorlarmış. Bu izlere bakarak hangi kıyı ve sahil şeridinin hangi dönemde kullanıldığına bakıyoruz. Günümüzden 2 bin 400 yıl önce gemilerin kullandığı rotalarla Roma dönemi örtüşürken, gemilerin boyutu büyüdükçe aynı rotaların kullanılmadığını ve daha çok açık denizlerde demirlediğini gördük" diye konuştu.
BATIKLAR BULUNDU
"Büyük bölümü antik çağdan buhar çağına kadar olan 200'den fazla batığın bulunduğunu söyleyen Özdaş, "400 çapa ile 60'a yakın demirleme yeri tespit ettik. Bazı koyların 3 bin yıl boyunca sürekli kullanıldığını saptadık. Bronz çağından itibaren gemiler, kıyı seyri yapıyormuş. O dönemde açıldıkları noktadan 5 mil uzaklaşabiliyor ve bir koya ulaşıyorlar. Örneğin Gökova'da belli adalar var, kuytu bölgelerine gitmişler. Bodrum Yarımadası'nda bazı koylar tercih edilmiş. 16. yüzyıldan sonra gemi yapım teknolojisinde gelişme oluyor. Gemilerin boy ve kapasitesi değişiyor. Özellikle Çanakkale Boğazı, Edremit Körfezi, Çeşme ve kuzeyinde Osmanlı dönemi ve sonrasında bu burunlarda batmış gemilere rastlıyoruz" dedi. Çalışmanın Türkiye Sualtı Kültür Mirası Coğrafi Bilgi Sistemi'nin yanı sıra Osmanlı Dönemi Bilgi Sistemi Akustik Veri Tabanı'nı da kapsadığını belirten Özdaş, çok geniş bir envanter hazırladıklarını, 2 yılda bunu tamamlamayı hedeflediklerini dile getirdi. Farklı disiplinlerle ortak çalışmalara da imza attıklarını bildiren Özdaş, "Tektonik hareketlerin hangi bölgede ne kadar çökmeye neden olduğunu da belirledik. Yaklaşık 40 liman yapısı ya da su altında kalmış antik yerleşim yeri gördük" dedi. Deniz seviyesinin 1-6 metre altında kalmış yerleşim yerlerine en çok Antalya ve Muğla arasında rastladıklarına işaret eden Özdaş, suyun altında Likya, Karya, İyonya ve Osmanlı dönemlerine ait izler bulunduğunu sözlerine ekledi.