Ghılas, Deniz, Serdar ve Yasin'li kadrosu ile, belli ki 3 puan için sürmüştü takımını sahaya Tamer hoca. Kurtuluş reçetesinde de zaten 3 puan yazmaktaydı. Maça da önde baskı ile başladılar. Sağdan, soldan iki kornerle ilk yoklamayı yaptılar. Aykut hoca, bilindik takım savunması ile temkinli oynatıyordu takımını. Kaybettikleri toplarda da faullerle soğutuyorlardı oyunu. 14. dakikada Jahovic'i kaçıran Göztepe defansı erken
alarm veriyor, Beto mutlak golü önlüyordu ama 18. dakikada bir korner atışında ortaklaşa bir hatayı affetmeyen Filipovic, göstere göstere golünü de atıyordu. Ardından Deniz'in vuruşu "
ahlar, vahlar " arasında direkten dönüyor ve devreye yenik gidiyordu Göztepe. İkinci yarıya Ghilas- Ngando değişikli ile başladılar. Yenilgiye
isyan ediyorlardı adeta. Bir anda defansın arkasına kaçan Yasin skoru eşitliyor, hemen arkasından Deniz bir kez daha direğe takılıyordu. Son dakikalara 1-1 ile gidilirken tam 90'da akıl almaz görüntülere sahne oldu maç. Kadu'nun Jahovic'e müdahalesi sonra VAR, "
penaltı var " derken, Beto "
gol yok " diye haykırıyordu. Goldeki hatasına rağmen başta penaltı olmak üzere sayısız kurtarışları ile maçın parlayan yıldızı idi Göztepe kalecisi. Kaybetseydi yazık olacaktı Göztepe'ye. Ligin altlarındaki karanlıklardan çıkamadılar ama, gelecek haftalar adına da
ışığı yaktılar. Daha da önemlisi bir teknik adam elinin de değdiğini gördük takıma. Konya ovasında açıkçası
define avcıları gibiydiler. Attıkları golde Yasin'in ayakları, kalelerinde Beto'nun elleri iş yapsa da, tırnakları ile kazıyarak çıkardılar 1 puanlık defineyi.