Sökeli sanayici ailenin kızı, Amerika'da Cornell University'de ekonomi ve müzik egitimi aldıktan sonra is dünyasını tanımak için Citibank'ta ise basladı. Banka deneyiminin ardından ailenin SÖKTAS ve Söke Un'un içinde bulundugu köklü sirketlerinde bir süre çalıstı, sonra esiyle birlikte kendi tekstil fabrikasını kurdu. Bu sırada STK'larda, derneklerde çalıstı, Kadın Girisimciler Dernegi'nin kurucuları arasında yer aldı, TÜSIAD'da görev üstlendi, AB'de Türk kadını olarak ülkesini temsil etti. Kariyerinde zirvedeyken, birden yasamın bunlardan ibaret olmaması gerektigine karar verip, is hayatından çekildi.
Hayatındaki boslugun ne oldugunu düsünürken, çocuklugundan beri cama olan ilgisi onu cam sanatına yönlendirdi.
Arkas Sanat Merkezi'ndeki "1001 Gece" sergisinde enstalasyonu ile yer alan Onar ile galerideki çanaklarının ısıltısı arasında konustuk.
¦
Kariyerinizi çocukluk hayalinizi gerçeklestirmek için mi bıraktınız?
Hiç sanatçı olmak gibi bir hayalim yoktu. Cam her zaman enterese oldugum bir malzemeydi. Çocukken cam toplardım. Çocuklugumda da cam boyardım. Cam boyamayı çok erken fark ettim, bana akademik olarak bir denge verdiginin farkına vardım.
Mesela lise yıllarında matematik çalısmadan cam boyarsam daha iyi matematik çalısıyorum, fizikten önce piyano çalarsam daha iyi fizik çalısıyorum gibi.
Ondan sonra 15 sene çok ciddi bir kariyerim oldu. Çok yogun çalıstım.
Ama sanat hayatına geçmek için is hayatını bırakmadım.
Sonra aileme zaman ayırayım biraz dedim.
¦
15 yıllık kariyerinize neler sıgdırdınız?
Citibank'ta iki sene, sonra aile ile bir süre çalıstım. 94'te kendi tekstil sirketimi kurdum. 94'ten 2003'e kadar o isi yaptım.
2000 yıllarında ufak ufak bir arayıs basladı.
O dönemde, 2000 ile 2003 arası, organizasyonlarda, STK'larda, derneklerde çalıstım. Kadın Girisimciler Dernegi'nin kurucularındanım. TÜSIAD'da, çesitli derneklerde farklı birseyler yapmaya çalıstım. AB'nin Türkiye için hala hayal oldugu güzel bir dönemdi.
Türk kadını olarak oralarda temsil etmeye çalıstım. Fakat onların da esasında beni tatmin etmedigini fark ettim. Çünkü bu çerçevelerin hepsinin sonunda belirli limitasyonları ve regülasyonları var. Sanatınsa bir regülasyonu yok.
Sanatta vermek istedigim mesajı, istedigim formasyonda ve çok genis bir kitlede verebiliyorum. Ingiltere'de Victoria Albert'ta sergilenen 'Kanıtsız Kuslar'ım, Suriyeli mültecilere ithafta bulunan bir sey. Simdi ben Suriyeli mülteciler konusunda ister Avrupa Birligi'nde bagrısayım, ister TÜSIAD'da bagrısayım, bu kadar ses getiren bir sey olamazdı.
¦
Kanatsız Kuslar'ın bir de hikayesi mi vardı?
Kanatsız Kuslar'ın hikayesi, Louis de Bernieres'in kitabından. O mesajı nasıl verecegimi düsünürken, hemen aklıma Louis de Bernieres'in kanatları kapalı kusları geldi.
Çok güzel ifade ediyor. Ben hayatta mı ne yapıyor, hiç aklıma gelmedi.
Berlin'de sergi yapılacak, bir arkadasımla konusurken, "Bernieres ile kontaga geçtin mi " dedi. "Hayatta mı" dedim. Londra'nın dısında oturuyor, kontaga geçtim ve Victoria Albert'daki açılıs sonrasında güzel bir konusmamızı birlikte yaptık. Bu sergi Nisan sonuna kadar devam edecek.
Bu arada sergilenen 41 kusun 7'si Victoria Albert tarafından satın alındı, daimi sergilenecek orada.
¦
Nerede egitim aldınız?
Ana egitimim Istanbul'da Cam Ocagı Vakfı diye bir okulda aldım.
Dünya standartlarında birçok sanatçının gelip egitim verdigi yer. 2004'te orada egitim almaya basladım. Ilk formal egitimimi bir Fransız'dan, Chantal Royant'dan aldım.
Ondan sonra hep okuyarak, çalısarak gelistirdim kendimi. Hala da çalısıyorum. Geçen yaz Venedik'te Murano Glass Week'e davetliydim.
Sartı, Murano'da çalısmaktı. 4 kez gittim. Enternasyonal sergi. Amacı, Murano'yu desteklemek. Bir hafta içinde 150 sergi yapıldı. Bildigim kadarıyla Türkiye'den ilk defa böyle bir sanatçı davet edildi.
¦
Eserlerinizde neden etkileniyorsunuz?
Aileden de yasadıgım yöreden de bu havzada büyümekten de etkileniyorum üretirken. Su anda Victoria and Albert'da devam eden sergimde de bunun izlerini hep görüyorsunuz.
Bunlar, daha çok yasadıgım seylerin bende yarattıgı hissiyatın yansıması oluyor. Arkas Sanat Merkezi'ndeki sergimde çocuk yasımda bu halının yer aldıgı, benimle aynı adı tasıyan Feleksan babaannemin kütüphanesinde bize okudugu 1001 Gece Masalları kitabı, enstalasyonun bir parçası. Çogunlukla bize o kitabı okurken biz halının üzerinde otururduk.
Halı çiçekleriyle bana bahçeyi hatırlatır. O hissiyatı burada vermeye çalıstım.
¦
Bunların yapılabilmesi için çok düzgün bir elin olması lazım degil mi?
Ben Murano'a da çalısıyorum, Berlin'de de çalısıyorum ve bu çalıstıgım yerlerde insanlar hep hayret içinde. "Bunu kalıba mı döküyorsunuz nasıl yapıyorsunuz" diye. Tabii ki degil, ama bu bir ekip çalısması.
Burada 4 kisilik ekip çalısıyor.
'FİŞAN GLASS STÜDYO' DİYE MARKAM VAR
¦ İmzanızın "Fişan" olmasının bir nedeni var mı? Felekşan kocaman bir isim olduğu için, çocukluğumda bana Fişan derlerdi. O yüzden camlarımı Fişan diye imzalıyorum ve Fişan Glass Stüdyo diye de bir markam var. Felekşan ninemin annesi resim yaparmış, tüm kardeşleri sanatçı. Samim Kocagöz, Halil Kocagöz, Ferzan Gürel resim yapar. Kızlarımdan biri tiyatro ve film bölümünden mezun oluyor. Büyük kızım da mimar.