Dünyada "OperaTwins" olarak ünlenen ikizlerden Sinem Balık'ın, ikizi Didem Balık'a konservatuvara gidelim demesi üzerine hayatları değişti. İşletme Fakültesi'ni kazanan Didem Balık, ikizine direnemeyince, birlikte Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Konservatuvarı'na kayıt yaptırdı. Konservatuvardaki hocalar, farklı ses rengine pek fazla tanıklık etmedikleri için sesleri yok diyerek mezzo-soprano ikizlere baskı yaptı. Bunalan ikizler, konservatuvarı bırakarak, Devlet Tiyatrosu'na gitmeye karar verdi. Ancak, iki okulun dersleri birbirini tutmayınca, yıl kaybetmeyi göze alamayarak konservatuvar eğitimine devam ettiler. Mezun olduktan sonra dünyadaki tek ikiz opera sanatçısı unvanına kavuşan ikizler, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan aldıkları burs ile Viyana'ya gitti. Burada Prayner Konservatuvarı'nda eğitim alarak, dönmekten vazgeçip 10 yıl Viyana'da yaşadılar. Dünyaca ünlü müzisyenlerle repertuar, yorum ve teknik çalışmaları yaptılar. Hiçbir operaya bağlı olmadan, konserler vererek halka ulaşmayı seçtiler. Avrupa'da, Amerika'da çok sayıda konser verdiler. Biri Çeşme'ye, diğeri İstanbul'a yerleşen Sinem- Didem kardeşlerle Mövenpick Otel'de katıldıkları bir etkinlik öncesi yüksek kahkahalar eşliğinde keyifli bir sohbet ettik.
Operacı olmayı ikiniz de mi istediniz?
Sinem: Benim zorumla başladı kardeşim. Didem, "Yok ben metal işletmeciliği yapacağım" dedi. Ancak onu kandırdım. Ancak konservatuvar Didem'i çok zorladı. Benim soprano, Didem'in mezzo-soprano olması, onlarda "Sesi yok da mezzo-sopranoya döndürüyor" gibi yanlış bir fikir oluşturdu. Çünkü çok az bulunan bir şey tek yumurta ikizi olup da ses renklerinin farklı olması. Didem'i konservatuvardan atmaya kalktılar. Konservatuvarı bırakmaya karar verdik. Devlet Tiyatrosu'na gittik. Orada zaten figürasyon yapıyorduk. Ücretli şarkı söylüyorduk. "Biz sizi alalım, cumhuriyet tarihinin ikinci ikizleri olursunuz" dediler, ama derslerimiz tutmadı, gidemedik. İyi ki de gidememişiz dünyanın tek ikiz opera sanatçısı olduk.
Bursla gittiğiniz Viyana'da 10 yıl nasıl kaldınız?
Didem: Çok zorluklar çektik. Çok parasız kaldık. Bakan değişti ve bursumuz kesildi. Para kazanalım diye mantı yapıp satmaya kalktık. Önce arkadaşlarımıza yedirdik, "Yok yok siz mantı yapmayın, şarkı söyleyin" dediler. Placido Domingo'ya gittik, "Biz çok parasız kaldık. Enternasyonal kariyer yapabilecek miyiz? Ülkemize dönelim mi yoksa kalalım mı" dedik. "Çocuklar kalın tabii ki. Ben size repertuvar çalıştıracağım" dedi. Hep vazgeçmeye çalışırken başka kapılar açıldı, orada kaldık. İşin güzeli, hiçbir yöne sapmadan hep müzik yaparak para kazandık.
Avrupa'da Türk sanatçı olmanın zorluğu var mı?
Sinem: İyi sanatçının ırkı, rengi önemli değil. Müzik evrensel olduğu için biz Avusturya'da el üstünde tutulduk bazı yerlerde. Orada zorluklara uğruyorsunuz, ama saygı gösterenler de destek oluyor
Didem: Viyana'da Birleşmiş Milletler'de konser verirken bir Türk boynumuza atladı. "Evvela İtalyanca söylediniz, İtalyan diplomat bizdenmiş diye gururlandı, Fransızca söylediniz, Fransız gururlandı, en son Türk kaftanlarını giyip Türkçe söylediğinizde gelip beni tebrik ettiler. Beni çok mutlu ettiniz dedi. O zaman anladık gerçekten sanatın dili, dini yok.
POP YAPIN PARA KAZANIN
Repertuvarınız çok farklı...
Sinem: Biz proje bazında çalışıyoruz.
Didem: "Aşk ve Nostalji" en son repertuvarımız. Aranje şarkılardan oluşan bir repertuvar. Şarkıların önce Fransızcasını söylüyoruz, sonra Türkçe okuyoruz. Türk halkının nostaljik şarkılardan çok hoşlandığını fark ettik.
Şimdi nerede yaşıyorsunuz?
Didem: Ben İstanbul'da, Sinem Çeşme'de.
Ayrı mı yaşıyorsunuz?
Sinem: Siyam ikizi olmadığımızı idrak edeli birkaç ay oldu. Artık ayrı yaşıyoruz. Ben konserler için İstanbul'a gidip geliyorum. Avrupa'daki konserlere de oradan gidiyoruz.
Didem: Ben yurt dışında konserler verirken çok hastalandım. Astımım vardı, makineye girerek yaşıyordum. En sonunda ses tellerimde kist oluştu. Ameliyat olmam gerektiğini söyledi doktor. Düşünsenize bir opera sanatçısının kist ameliyatı olduğunu. O zaman kozmik enerji çalışması yapıldı. 3 seanstan sonra ameliyat kararı alan doktorum, "Her şey bitmiş güle güle" dedi. Hayatımın şokunu yaşadım. Frekanslarla olan bu çalışmayla iyileştim.
Para kazanıyor musunuz?
Didem: Kazanıyoruz ama tabii popçular kadar kazanamıyoruz.
Sinem: "Aşk ve Tango" adında albüm yaptık. Annem, "Bir pop albümü yapsaydınız da para kazansaydınız" dedi.