Tokat'ta Turhal Şeker Fabrikası'nın çok yakınında büyüyen Remzi İren, fabrikanın, sosyal imkanlarından çok etkilendi.
Hele Amerikan filmlerindeki gibi sabah kapıya süt ve gazete bırakılmasını hiç unutamadı. Bütün fabrikalarda aynı yaşamın olduğunu düşünüp, bir gün tekstil fabrikasında çalışırsa aynı hayatı yaşayacağına inandı. Bu nedenle İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin tekstil bölümünde okudu.
Mezun olduktan sonra iş yaptığı bir firma desen bozuldu diyerek parasını ödemedi. Bozuldu denen desenini Kadıköy'de bir vitrinde görünce tekstile küstü, resim yapmaya başladı. Türkiye Remzi İren'i Anadolu'nun kadın başlıkları ile tanıdı.
İren, son olarak Ekol Sanat Galerisi'ne ise Atatürk Sergisi ile konuk oldu. Atatürk'ü kadın başlıklarını işler gibi işleyerek sundu İzmirlilere.
İren ile güzel Atatürk portrelerinin arasında, Ekol Sanat Galerisi'nde konuştuk.
Resme nasıl başladınız?
- Aslında tekstil bölümünde okudum. Tekstile küsünce resim yapmaya başladım.
Tekstile neden küstünüz?
- Bursa ile çalışıyordum. Perde desenleri, emprime desenleri yapardım.
Deseni, filmleri ile baskıya hazır şekilde verirdik. O zamanlar evleneceğiz, 5 kuruşa 5 takla attığımız seneler. Bir firma sazlık desen istedi. Sonra "Desenler bozuldu, ben de zarar ettim, fazla ısrar edersen şu kadar kumaşım gitti, senden 3 bin lira keserim" dedi. Bir de baktım ki Kadıköy'de, bozuldu dedikleri desen vitrinde duruyor. Bunun üzerine, "Ben bırakıyorum bu işi, resim yaparım, koyarım sergiye beğenilirse alınır" dedim.
Neden tekstili seçtiniz?
- Rahmetli babam öğretmendi, "Akademiye gidiyorsun da ressam olup aç kalacaksın" dedi. Benim çocukluğum Turhal Şeker Fabrikası'nda geçmişti. Devrine göre, fabrikanın Tokat'ta, merkezde olmayan tren, tenis, balo, lojman imkanları vardı. Amerikan filmlerindeki gibi hayat yaşarlardı. Sabah evlerinin önüne süt, gazete konurdu. "Tekstilci olursam, tekstil fabrikasında böyle bir yaşam sürerim" dedim. O yüzden tekstili seçtim.
Ressam olunca aç kaldınız mı?
- Hiç aç kalmadığım gibi, talebeliğimde bile para kazandım. Ne bursumuz vardı ne baba parası. Rulo Basım Evi vardı. Şimdiki kullandığımız naylon poşetler çıkmamış.
Kağıt torbalar kullanırdı mağazalar. Onların da üstünde artık ne satıyorsa, ayakkabı resmi, şapka resmi vardı. Onların dizaynını ben yapardım. Talebeliğimde bile hiç parasız bir günüm olmadı.
Resimde kendi kendinizi mi geliştiriniz?
- Atölye havasını, akademi havasını yaşadık tabii. Demek o zamanlar içimde varmış ki resim bölümünde olmadığım halde Bedri Rahmi içeri girip yukarı çıktığında, peşi sıra çıkardım. Arkadaşlarım resimlerini atölyelerin dışına, balkona, avluya sırayla dizerlerdi.
Bedri Rahmi tek tek resimleri incelerdi, onların üzerinde konuşmalar yapardı. Ben onlardan daha dikkatli dinlerdim. İnsanın içinde varsa her şekilde öğreniyor.
Oradan ne kaparsak.
Sonra kendi tarzımı oluşturdum.
Tamamen resme yönelmemin nedeni, ilk serginin çok iyi tepki görmesiydi.
Dolayısıyla biz öteki önlükleri çıkardık, resim önlüğünü giydik.
O zaman Hilton'un girişinde Baraz Galeri vardı. Ona küçük küçük taka resimleri götürürdüm.
Bir gün 4 resim götürdüm, Yahşi Baraz'ın babasına. Bırakıp döndüm.
Beni aradı, "Ya sen neredesin?
Senin resimlerin hepsini getirdiğin gün sattım, hem de bir İtalyan aldı" dedi. Düşünsenize bir İtalyan benden nasıl resim alır? Biz giderken onlar geliyordu bu konuda. Resim serüvenim orada başladı. Yağlıboya resme tam başlamam 1979 - 1980 yıllarıdır.
Anadolu kadını başlıklarını işlemek nereden aklınıza geldi?
- Öğrenciyken Türk Kültürü Araştırma Derneği'ni kurduk. Köylere gidilirdi, benim araştırmalarım tekstil üzerineydi. Heybe, yer halısı, kilim, onların dokunma şekli, gelin başlıkları, Anadolu'da kullanılan takılar, onların hikayeleri gibi. Bu işin duayeni, Türk Kültürü Araştırmacısı Sabiha Tansu 'ya ulaştım.
Onun dokümanları, yazılarından faydalandık. Bu işi resim diline dökünce, insanlar da ilgilendi, herkesin evine girdi bu resimler.
Atatürk resimleriniz var mıydı?
- Geçen sene Ankara'da, yalnız Atatürk konusu olan bir sergi gerçekleştirdik.
Mehmet Bey (Baz) bu sergiyi biliyordu, geldi. Sonra Çeşme'de görüştük. "İzmir'de de böyle bir şey yapalım" dedi. Yaz sonundan itibaren başladı bizim çalışma, Ekol Sanat Galerisi için özel olarak hazırlandı.
Atatürk'ün bilinmeyen resimlerini araştırıyor musunuz?
- Mümkün olduğu kadar o noktaya gittik. Atatürk resimlerini zaten ilkokuldan beri biliyoruz. Adam babasının resmini asmıyor, Atatürk resmini asıyor. Demek ki böyle hala bir vefa, minnet borcu var, bilinçaltı hepimizdeki. Ben bu sergide mümkün olduğu kadar daha az bilinen resimleri seçtim.
Farklı bir Atatürk çalışması...
- Resimsel hale dökmek istedim.
Böyle bir portre, tablo değil de daha bir işte başlık esprisindeki boşluklar, lekeler, espaslar, resim kurallarını da koyarak portre yapmaya çalıştım.