Türk futbolu, yıllardır adı ezberlenmiş teknik adamlarla yönetiliyor. Biri gidiyor, biri geliyor, değişen bir şey yok. Kimileri şampiyonluklarla anılırken, kimileri de küme düşürdükleri takımlarla anımsanıyorlar. Tabelaya belirliyor her şeyi. "
Tabelaya bakalım, göbek atalım" sloganı bunu belgeliyor. Kazanma adına her türlü aldatmaca, itiraz ve öfkenin ön plana çıktığı, saha kenarındaki şovmenlerin adeta kapalı gişe bir gösterimle sahne aldıkları günümüzde, fair-play duruşu, maç öncesi ve sonrası demeçleri ve rakibe olan saygısı ile İzmir'de parlayan bir güneş gözlerimi kamaştırıyor.
Altınordu başarıları ile tanıdığım ama efendiliğine kurban olduğum adamın ismidir
Hüseyin Eroğlu. Maçı unutup hocayı izlemenin keyfini i yaşamaktayım çoğu kez. Maç bittiğinde skor ne olursa olsun maçın hakemlerine gidip el uzatan ender hocalardan biridir. Yabancısız oynadığı bir ligde futbolumuza her sezon yeni pırlantalar armağan eden de ta kendisidir. Yabancısı yoktur, taraftarı azdır, futbol bilgisine de söylenecek laf yoktur. Okuyan, araştıran ve kendini büyüten adam gibi adamın ta kendisidir. Lafı uzatmaktansa, dibe vurmuş bu kent futbolunun
gurur abidesi önünde selam durmayı görev sayarım kendime