Adı, aşkın, güzelliğin ve bereketin sembolü olan Afrodit'ten esinlenerek konulan Afrodisias Antik Kenti'nde baharın en güzel günleri yaşanıyor. Ege'de 350 ve 360 yıllarında meydana gelen şiddetli depremler sırasında yıkılan ve ilk kuruluş tarihinin MÖ 5000 yıllarına kadar uzandığı belirtilen Afrodisias Antik Kenti'nde çıkarılan ve sergilenen buluntular bölgeyi önemli bir turizm merkezi haline getirdi İzmir'den 230 kilometre uzaklıkta Aydın'ın Karacasu İlçesi'ne bağlı Geyre Köyü'nün yakınlarında bulunan Afrodisias Antik Kenti, döneminde heykeltıraşlık merkezi olması nedeniyle paha biçilemeyecek kalıntılara sahip.
TURİZM MERKEZİ
Ege'de 350 ve 360 yıllarında meydana gelen şiddetli depremler sırasında yıkılan ve ilk kuruluş tarihinin MÖ 5000 yıllarına kadar uzandığı belirtilen Afrodisias Antik Kenti'nde çıkarılan ve sergilenen buluntular bölgeyi önemli bir turizm merkezi haline getirdi. Adı, aşkın, güzelliğin ve bereketin sembolü olan Afrodit'ten esinlenerek konulan Afrodisias Antik Kenti'nde sonbaharın ilk günleri yaşanıyor. Kuruluş tarihi MÖ 5000 yıllarına kadar uzanan ve dönemin heykeltıraşlık merkezi olarak bilinen antik kentte 1961 yılından bu yana devam eden kazı çalışmalarında şimdiye kadar yanlıca dörtte birlik bölüm ortaya çıkarılabildi. Günümüzün en önemli Greko-Romen merkezlerinden biri olan Afrodisias'ın keşfedilmesi ve varlığını halen sürdürmesini sağlayan kişi, kazı çalışmalarının 30 yıl boyunca başkanlığını yürüten ve şu anda hayatta olmayan Prof. Dr. Kenan T. Erim burayı "Aşık oldum" sözleriyle tanımlamıştı. Günümüzde kazı çalışmalarını New York Üniversitesi'nden Prof. R. R. Smith ve Prof. Christopher Ratte yürütüyor. Antik kentin ve Türkiye'nin en önemli müzelerinden biri olan ve 1979 yılında hizmete giren Afridisias Müzesi'nin tanıtımı için büyük çaba gösteren Afrodisias Müzesi müdürü Cumali Ayabakan, hedeflerinin Afrodisias'ı dünyanın en güzel 10 müzesinden birisi yapmak olduğunu belirtti. Ayabakan bunun için irili ufaklı 40 proje hazırladıklarını ve bu projeleri zaman içerisinde hayata geçirerek, Afrodisias'ı layık olduğu yere getireceklerini söyledi. Babadağ eteklerinden gelen kar sularının tehdidi altında bulunan Afrodisias Müzesi ve ören yerinin kontrol altına alınacağını belirten Ayabakan, drenaj çalışmalarının tamamlanmasından sonra müze ve ören yerinin kışın yağışlardan zarar görmesinin önlenmiş olacağını belirtti. Ayabakan Afrodisias ören yerindeki otoparkın yanına ikincisi yapılarak sıkışıklığın da önleneceğini belirtti. Her yıl Afrodisias'a gelen yaklaşık 300 bin yerli ve yabancı turistin dikkatini en çok ören yerinin çektiğini belirten Ayabakan, aydınlatma projesinin tamamlanmasından sonra ören yerinin geceyarısına kadar ziyarete açık olacağını belirtti.
AFRODİSİAS ÖREN YERİ
Bizanslı gramer uzmanı Stephanus Afrodisias'ı Nino olarak kaydeder. Nino Asur-Babil kökenli aşk tanrısı olan Ninos'dan gelmekte. Asur- Babil Krallığı'nın Efsanevi kurucusu olan Ninos meşhur Semiramis'in kocası ve Belos'un oğlu. Akropolis tepesinde ve Pekmez tepede yapılan kazılar kentin tarihinin çok eskilere Bronz ve Demir çağlarına kadar gittiğini göstermekte.
ŞEHİR ELE GEÇİRİLİR
Tarihçi Appian, Mithradates Savaşları sırasında (MÖ 82) Romalı diktatör Sulla'nın Delphi'deki Apollo kahini tarafından Caria'daki Afrodit Tapınağı'na, savaşı kazanması için, hediye göndermesi tavsiyesinde bulunur. Sulla tavsiyeye uyarak ona altın bir taç ve çift başlı bir balta gönderir. Romalı lider Julius Augustus Sezar da ona adakta bulunmuştur. Sezar'ın MÖ 44 yılında Roma'da suikaste kurban gitmesinden sonra onun katillerinin adamı olan Labienus tarafından, şehir Octavius'a ve Antonius'a olan sadakati yüzünden ele geçirilir ve yağmalanır. Daha sonra aynı sadakat şehrin bir takım öncelikler almasına, vergiden muaf tutulmasına ve Roma'ya bir senatör gönderme yetkisine sahip olmasına sebep olur.
ÖVGÜLER YAĞDIRIR
Tiyatro'nun sahne duvarına yazılan mektuplarından birinde Octavius Afrodisias halkına ve azatlı kölesi Zolios'a çok sıcak övgüler yağdırır. Bu iltimas Octavius MÖ 27 yılında İmparator Augustus olduktan sonra da devam etmiştir. Zolios da Roma ile Şehir arasında sıcak ilişkiler kurulmasına katkıda bulunduğu için hemşehrileri tarafından saygı görmüştür. MS 1.yüzyıldan sonra da hemen hemen bütün Roma imparatorları Afrodisias'a imtiyazlı davranmışlardı.