Yeni Zelanda'da İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in ölümünün ardından gündeme gelen cumhuriyet tartışmaları, Maorilerle yapılan anlaşma nedeniyle karmaşık hale geldi. Avustralya ve Kanada gibi ülkelerde yerli halklar arasında monarşiden ayrılma isteği ağır basarken Yeni Zelanda'da Waitangi Antlaşması bazılarının monarşiye bağlı kalmayı istemesine neden oluyor.
Yeni Zelanda'nın kuruluş belgesi olarak da kabul edilen ve 1840'ta İngiliz Kraliyeti ile Maori yerlilerinin liderleri arasında imzalanan anlaşmanın verdiği imtiyazlar, yerli halkın cumhuriyeti istememesinin bir nedeni olarak görülüyor.
Maorilerin geleneksel topraklar ve balıkçılık üzerindeki egemenliğini garanti eden anlaşma sebebiyle yerli halkın bazı kesimleri cumhuriyetin bu anlaşmanın taahhütlerini ortadan kaldırabileceğini düşünüyor. Yeni Zelanda hükümeti ile Maori kabileleri arasında süregelen anlaşma ihlalleri konusundaki müzakerelerde sürecin tamamlanmamış olması da endişeleri artırıyor.
Henüz yerleşim yerlerine ulaşamamış olan Maoriler, monarşiden ayrılmanın müzakere süreçlerinin tamamlanmamasıyla sonuçlanabileceğini savunuyor. Hükümetin Maori Kalkınma Bakanı Willie Jackson, Kraliçe Elizabeth için yas tutma dönemi sona erince cumhuriyet tartışmaları için uygun zamanın geleceğini söyledi.
Jackson, "Bu tartışma yapıldığında birçok Maori için asıl konunun anlaşmanın durumu olacağını düşünüyorum. Anlaşmanın ortadan kalkacağına dair çok fazla endişe var. Bu nedenle bazıları anlaşmanın emniyete alınmasını bekleyecektir." dedi.
Savunma Bakanı Peeni Henare ise anlaşma tamamlanana kadar "Cumhuriyet olma düşüncesinin gerçekleşmemesi gerektiğini" düşündüğünü aktardı. Anayasa uzmanları ise cumhuriyetin anlaşma yükümlülüklerini değiştirmeyeceğini savunuyor.
Öte yandan parlamentoda iki koltuğa sahip olan Maori Partisi, ayrı bir Maori parlamentosu kurmayı da içeren daha geniş değişikliklerin bir parçası olarak cumhuriyetle yönetilmeyi talep ediyor. Partinin Eş Başkanı Debbie Ngarewa-Packer, "Bu ulusun çalışabilmesinin tek yolu, Maorilerin tüm alanlarda kendi kendini yönetme, kendi kaderini tayin etme ve kendi kendini yönetme haklarını savunmasıdır. Bu kraliyetten kurtulmak değil. Bir çift boşanırsa, çocuğun sorumluluğu ortadan kalkmaz." diye konuştu.
Başbakan Jacinda Ardern, hükümetinin kraliçenin ölümünün ardından konuyu takip etmeyi planlamadığını belirtti. Yeni Zelanda'nın eninde sonunda bir cumhuriyet olacağını düşündüğünü aktaran Ardern, buna şahit olacağını ancak hükümetinin çözmesi gereken daha acil sorunları olduğunu kaydetti.