Geçtiğimiz yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü'ne yönelik soruşturma kapsamında ifade veren bir şüpheli, Fatih K.'nın sohbet adı altındaki örgütsel toplantılara katıldığını, örgüt tarafından Birim'de faaliyet yürütmesi için yetiştirilen askeri personel olduğunu ifade etti.
Bu ifade üzerine Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca şüpheli Fatih K. hakkında 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan soruşturma başlatıldı. Bu sırada Balıkesir il merkezi ve ilçelerinde, FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasının deşifre edildiği, yapılanmada yer alan sivil mahrem imamların örgütsel faaliyetler kapsamında il genelinde bulunan kamuya açık sabit ve ankesörlü hatları kullandıkları ortaya çıktı.
ANKESÖRDEN ARANMIŞ
Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakim kararıyla il genelinde faaliyet yürüten ankesörlü telefonlara ilişkin geçmişe yönelik HTS kayıtları incelemeye alındı. İncelemeler sırasında Fatih K.'nın kullandığı hat üzerinden Balıkesir il merkezinde bulunan 9 ayrı ankesörlü telefondan 10 Ocak 2014 – 09 Mart 2015 tarihleri arasında toplam 51 kez arandığı tespit edildi.
Bu aramalarda kendisi gibi astsubay olan Oğuzhan G. ve Çağrı Ç. isimli şahıslarla 4 ayrı ardışık aramasının bulunduğu, toplam 51 kez yapılan aramalardan 36'sının tekil, 15 tanesinin ise ardışık olduğu belirlendi. Şüpheli Fatih K.'nın FETÖ'nün askeri mahrem yapılanması içerisinde yer aldığı kesinleşti.
'FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmak' suçundan hapis cezasına çarptırılan Fatih K. yerel mahkemenin verdiği hapis cezasını bozmak için bir üst mahkemeye başvurdu. Bir üst mahkeme olan Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi de cezayı onadı.
FETÖ şüphelisinden "kod sistematiği" itirafı
YARGITAY 'KARAR DOĞRU' DEDİ!
İtiraz üzerine dosya FETÖ davalarında son sözü söyleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gitti. Dosyayı ve yerel mahkeme kararını değerlendiren 16. Ceza Dairesi şüphelinin ankesör aramalarının sabit olduğunu, hakkında verilen kararın doğru olduğunu belirterek çok konuşulacak bir karar verdi. Daire ankesörle ardışık aramanın örgüt üyeliği için delil olduğuna hükmetti.
Ankesör davalarında ilk onama olan kararda; arama sayısı, aramaların periyodik olması, konuşma süreleri, sanığın farklı ankesörlü telefonlardan aranması, ardışık aramaya dahil olan şahısların aynı rütbede olması, iletişime dair kayıtların incelenmesinde ankesörlü hattan aranmanın makul görünmemesi nazara alındığında sanığın örgütün iletişim metotlarından olan gizli iletişim sistemine dahil olduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
Yine bir başka dosyada ifadesi alınan bir şüphelinin 'Fatih K.'nın sohbet adı altındaki örgütsel toplantılarına katıldığını' söylemesi karşısında mahkemenin sanığın örgüt üyesi olduğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik olmadığı ifade edildi. Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği kaydedildi. Özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlatıldı.
Kararda, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığının anlaşıldığı, sanık müdafinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin yerinde görülmediği ve temyiz davasının esastan reddine karar verildiği kaydedildi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin ankesörlü telefonlar üzerinden ardışık aramalara ilişkin verdiği bu karar ilk olma özelliği taşıyor. Dairenin kararı içtihat olarak kabul edilecek.
BYLOCK'U İÇTİHADI
Bilindiği gibi yine Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Fetullahçı Terör Örgütü mensupları arasında kullanılan ByLock programının kesin delillerle tespitinin kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olarak kabul etmişti.