"Trump'ın DEAŞ planındaki ölümcül hata" başlıklı makalesinde Ford, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında önümüzdeki hafta gerçekleşecek olan görüşmede gündemin ağırlıklı olarak PYD/PKK'nın askeri kolu YPG'ya yapılacak yardımlar olacağını ifade etti.
Ford, Türkiye'ye rağmen ABD'nin PKK/PYD'ye verdiği silah ve desteğin ileride bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getirebileceğini belirtti..
ERDOĞAN PYD KONUSUNDA HAKLI
PKK'nın bölgede kendini farklı kılıf ve adlarla ortaya koyduğunu ifade eden Ford, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm bu grupları aynı kefeye koymakta haklı olduğunu kaydetti.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın 2013'te verdiği bir röportajda, PYD'yi PKK'nın Kuzey Irak'taki karargahı olan Kandil'de 2003'te kurdukları yönündeki ifadelerini hatırlatan Ford, PYD'nin ABD tarafından 2004 yılında Yabancı Terör Örgütü listesine eklediği Kongra Gel tarafından 2005 yılında kurulan Kürt Toplulukları Birliği'ne (KCK) üye olduğunu belirtti.
KCK'nın yürütme konseyi eş başkanının ABD tarafından özel yabancı teröristler listesinde yer alan Cemil Bayık olduğu bilgisini paylaşan Ford, YPG saflarında savaşan militanların bir kısmının uzun yıllar PKK saflarında yer aldığını kaydetti.
Ford şöyle devam etti:
"Trump yönetimi (ondan önce de Obama yönetimi) 8 Mart gibi yakın bir zamana kadar bile PYD/YPG'nin PKK'dan faklı bir yapı olduğunu söylemeye devam etti. Fakat bunun görünür gerçek üzerine kurulu bir temeli yok. Erdoğan'ın da bildiği ve korktuğu bir nokta ise PYD/YPG'nin kuzeydoğu Suriye'deki özerk bölgesi ile PKK arasındaki organik bağlar PKK'nın Türkiye'ye karşı devam eden ve gelecekteki eylemlerinde stratejik bir derinlik sağlayacaktır. 2016 yılında İstanbul, Ankara ve Bursa'da gerçekleştirilen terör saldırılarının PKK ve PYD ile ilişkili ve YPG'nin kuzeydoğu Suriye kamplarında eğitilmiş Kürt militanlarca gerçekleştirildiğine dair Türkiye'de haberler çıktı."
ABD BİR TERÖR GRUBUNA KARŞI BAŞKA TERÖR GRUBUNU DESTEKLİYOR
Yabancı terör listesinde yar alan örgütlerle çalışmama politikasına rağmen ABD yönetiminin DEAŞ terörüne karşı PKK terör örgütünün Suriye kolunu kullanmakta ısrar ettiğini ifade eden Ford "Amerika'nın PYD/YPG'ye olan hayranlığı, DEAŞ Rakka'dan çıkarıldıktan uzun bir süre sonra onu dehşete düşürecek bazı rahatsız edici gerçekleri gözardı etmesine yol açıyor." ifadelerini kullandı.
PYD/PKK'nın laik bir görüntü verdiğini ancak demokratik olmadığını kaydeden eski büyükelçi, PYD/PKK'nın politik ajandasını bölge halkına empoze ettiği ve örgütün ajandasına katılmayan pek çok Kürt aktivisti tutuklattığını yazdı.
PYD/PKK'nın ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) ABD'nin DEAŞ ile mücadelede PYD/PKK'ya verdiği desteğini örtmek için kullandığı bir incir yaprağına benzeten Ford, Rakka'nın Şam, Humus ve Halep gibi muhafazakar bir Arap şehri olmasına rağmen SDG tarafından, Tel Abyad'lı PYD mensubu Leyla Muhammed'i, Rakka idari konseyine eş başkan olarak atadığını kaydetti.
Ford, Muhammed'in kadın hakları aktivisti olduğunu ve atanmasına SDG içerisindeki birçok grubun itiraz ettiğini kaydetti.
Robert Ford'un, "Karşı bir tepkiye yol açmadan muhafazakar Orta Doğu toplumlarına kendi sosyal ve siyasal normlarını empoze edemeyeceğini Irak Savaşı'nın Washington'a öğretmiş olması gerekirdi." ifadeleri dikkat çekti.
DEAŞ'ın halen Rakka'yı kontrol ettiğini hatırlatan Ford, Rakka'nın alınmasından sonra DEAŞ'ın şehirde terör taktiklerine döndüğü zaman Washington'un şehrin kimin tarafından yönetileceği ve bedelinin kimin tarafından ödeneceğine karar vermesi gerekeceğini belirtti.
ABD'nin halihazırda düzenli hava saldırıları, bir topçu birliği, eğit-donat kuvvetleri ve Münbiç civarında devriye gezen askerleri olmak üzere Suriye'de belirli bir kuvvet bulundurduğunu ve yakın zaman içerisinde bin civarında daha asker yollayacağını belirten Ford, Trump'ın bu adımlarının bedelinin yüksek olma ihtimali olduğunu vurguladı.
KÜRTLERİN UZUN DÖNEMDE ABD'DEN KORUMA BEKLEMESİ ÜZÜCÜ
Makalesinin sonunda Ford, ABD'nin hatasının yanı sıra PYD/PKK'nın da yıllar önce Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin babası Mustafa Barzani'nin Amerika'ya güvenmek konusunda düştüğü hataya düştüğünü öne sürdü.
Ford şu ifadelere yer verdi:
"En üzücü kısım ise Suriye Kürtleri de kendilerinden önceki pek çok Ortadoğulular gibi ABD'nin kendilerini düşmanlarına karşı koruyacağını düşünmesidir. ABD'nin 1970'lerde Irak Baas rejimine karşı desteklediği daha sonra ABD destekli İran Şahı 1975 yılında Bağdat'la bir anlaşmaya varmasından sonra sattığı Iraklı Kürt lider Mustafa Barzani'nin acı deneyimini unutmuşlar. Henry Kissinger ABD'nin Barzani'ye yaptığı silah desteğini durdurdu, Irak hükümeti Irak Kürdistanının üzerinden geçti. Mesud Barzani'nin babası Mustafa Barzani ülkeden kaçtı ve ABD'de sürgünde öldü. Özellikle de Trump ve Obama gibi başkanları ile Suriyeli Kürtler ABD'den daha iyisini beklememelidir."