Son dakika haberi... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Kırgızistan Dışişleri Bakanı Ceenbek Kulubayev, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu Ankara'da yaptığı açıklamalarda Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişkin önemli ifadeler kullandı.
SON DAKİKA! Bakan Çavuşoğlu açıkladı! "Tel Aviv'e büyükelçi atama kararı aldık" | Video
BÜYÜKELÇİ ATAMA KARARI
İsrail ile ilişkilere değinen Çavuşoğlu, "İsrail ile karşılıklı büyükelçi atama kararı aldık" şeklinde konuştu.
SÜREÇ RESMEN BAŞLAMIŞ OLACAK
Çavuşoğlu, "Türkiye olarak İsrail'e Büyükelçi atama kararı aldık. Önümüzdeki süreçte atayacağımız büyükelçiler konusunu Cumhurbaşkanımıza arz ettikten sonra süreç resmen başlamış olacak. Yeni hükümet göreve geldikten sonra İsrail'de diyalog süreci başlamıştı. Sonuçta ilişkilerin normalleşmesi konusunda atacağımız adımlar içinde büyükelçileri atamak da vardı. Büyükelçilerin atanması konusunda çalışmaları başlattık diye açıklama yapmıştık. İsrail'den de olumlu adım geldi. Türkiye olarak İsrail'e büyükelçi atama kararı aldık. Hayırlısı olsun. Bundan sonra isimlerin belirlenmesi süreci başlıyor." ifadelerini kullandı.
"İKİLİ TİCARETTE YÜZDE 64'LÜK ARTIŞ VAR"
Görüşmede, ikili ilişkilerin yanı sıra iki ülke arasında imzaları atılan anlaşmaların ve görüşülen konuların takibinin yapıldığını aktaran Çavuşoğlu, imzalanabilecek yeni anlaşmaların da gözden geçirildiğini söyledi.
Çavuşoğlu, ilişkileri daha da geliştirmenin masaya yatırıldığını belirterek, "Özellikle ikili ticaret hacmimizin ciddi şekilde arttığını görüyoruz. Ticaret hacmimizde bu senenin sonunda 1 milyar dolarlık hedefimize ulaşacağımız için yeni hedefler belirlememiz gerekiyor." ifadesini kullandı.
Geçen sene ikili ticarette yüzde 64'lük bir artış olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bu sene ikili ticaret hacminin 1 milyar dolara yaklaşılacağını dile getirdi.
"TÜRK FİRMALARIN TALEPLERİNİ KULUBAYEV'E İLETTİM"
Çavuşoğlu, ikili görüşmede, Kırgızistan'da bazı sorunları olan Türk firmalarına ilişkin talepleri de Kulubayev'e ilettiğini aktardı.
Ulaşım ve nakliye alanında atılacak somut adımlara işaret eden Çavuşoğlu, "Türk Devletleri Teşkilatı olarak özellikle nakliye ve ulaşım konusunda sorunları çözmek ve engelleri kaldırmak için yoğun şekilde çalışıyoruz. Kırgızistan'dan Türkiye'ye kadar tüm kardeş ülkelerin içinde olduğu coğrafyayı lojistik açıdan bir merkez haline getirmeyi amaçlıyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Kırgızistan ile Türkiye arasındaki ortak tarih, kültür ve köklere de değinerek, iki ülkenin kültür, eğitim, sağlık gibi alanlarda iş birliğini geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Kırgızistan'a Türkiye'de tedavi görmek isteyen vatandaşları için verilen kotanın Kovid-19 salgını sürecinde kaldırılsa da bu hizmetin tekrar başladığını hatırlatan Çavuşoğlu, Manas Üniversitesi'ne de desteğin süreceğinin altını çizdi.
Üniversitenin gözde bir eğitim kurumu olduğunu ve arsa talebinin bulunduğunu anlatan Çavuşoğlu, Türkiye Maarif Vakfı'nın Orta Asya'da sadece Kırgızistan'da faaliyet gösterdiğini, vakfın ülkede daha çok okul açacağını söyledi.
"FETÖ BAŞTA OLMAK ÜZERE TERÖRLE MÜCADELE MASAYA YATIRILDI"
Bakan Çavuşoğlu, FETÖ başta olmak üzere terörle mücadelenin de masaya yatırıldığına dikkati çekerek, "Özellikle FETÖ okullarının geçmişte biz de olduğu gibi Kırgızistan için de tehdit olduğunu bir kardeş olarak hatırlattık." diye konuştu.
Türkiye'nin FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadele yemini olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "FETÖ, bulunduğu ülkeler içinde bir tehdit. O ülkelerin istikrarı için de tehdit. Biz kardeş Kırgızistan için tehdit olmasını istemiyoruz. Dolayısıyla en somut adımlar atılması beklentilerimiz de ortada." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Ukrayna ve Afganistan gibi bölgesel ve küresel meselelerin de ikili görüşmede ele alındığını aktararak, şunları kaydetti:
"Türk dünyası olarak birliğimizi, beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Kırgızistan'ın da özellikle Türk Devletleri Teşkilatı'na çok önem verdiğini görüyoruz ve önümüzdeki süreçte de birliğimizi, beraberliğimizi daha da güçlendireceğiz. Orta Asya ile bu güçlü bağlarımızı dış politikamızın temel ve stratejik önceliklerden birisi olarak görüyoruz. Politikalarımızı, diplomasi adımlarımızı ve dış politikamızı buna göre kurguluyoruz."
Teşkilatın gelecek dönem Genel Sekreterliğini Kırgızistan'ın üstleneceğini bildiren Çavuşoğlu, tüm uluslararası platformlarda iki ülkenin birbirini desteklediğini söyledi.
Çavuşoğlu, "Kırgızistan'ın BM İnsan Hakları Konseyi adaylığı ve Güvenlik Konseyi adaylığını destekliyoruz." diyerek, bu adaylıklar için yurt dışındaki Türk misyonlarının da Kırgızistan için çalışma yapacağını belirtti.
Göçebe oyunlarına da değinen Çavuşoğlu, Kırgızistan ve Türkiye'nin bu oyunlara en çok destek veren iki ülke olduğunu, Bursa'da yapılacak "4. Dünya Göçebe Oyunları"nın açılış ve kapanışına Kırgızistan'dan üst düzey katılım gerçekleşeceğini kaydetti.
YENİ DÖNEMDE İLK TEMAS
Öte yandan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Yair Lapid ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Türkiye-İsrail ilişkileri ve bölgesel konular değerlendirildi.
Başkan Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerinin, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve İsrail Başbakanı Yair Lapid'in Türkiye ziyaretlerindeki temaslarında mutabık kalınan çerçevede ilerlemesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti.
"GEREKLİ ADIMLAR EN KISA SÜREDE ATILACAK"
Bugün açıklanan karşılıklı olarak büyükelçi atama kararına değinen Başkan Erdoğan, yeni büyükelçinin atanması konusunda gerekli adımları en kısa sürede atacaklarını söyledi.
Başkan Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasında iş birliği ve diyaloğun sürdürülebilir bir zeminde ve karşılıklı hassasiyetlere saygı temelinde geliştirilmesini desteklediğini dile getirdi.
TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİNİN SEYRİNDE YENİ DÖNEM
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile İsrailli mevkidaşı Isaac Herzog arasında son dönemde gelişen diyalog, ikili ilişkilerin yeniden en üst düzey diplomatik ilişkilere kavuşturulması kararını getirdi.
Türkiye, 14 Mayıs 1948'de ilan edilen İsrail devletini 28 Mart 1949'da tanıdı. Tel Aviv yönetimini tanıyan ilk ülkelerden biri olarak Türkiye, münasebetlerini karşılıklı çıkar, insan hakları ve ülkelerin egemenlik haklarına saygı temelinde şekillendirdi.
İlişkilerdeki iniş-çıkışlar büyük ölçüde İsrail'in Filistin'e yönelik eylemlerinden kaynaklandı. Türkiye'nin İsrail nezdindeki diplomatik faaliyetleri 7 Ocak 1950'de elçilik olarak açılan Tel Aviv temsilciliğine ilk misyon şefinin atanmasıyla başladı.
Türkiye, Irak, İran, Pakistan ve İngiltere arasında 1955'te kurulan Bağdat Paktı'nın, İsrail tarafında endişeyle karşılanması, Tel Aviv-Ankara hattına olumsuz yansıdı.
Mısır'ın Süveyş Kanalı'nı millileştirmesi üzerine Süveyş Kanalı'nda hisseleri bulunan İngiltere ve Fransa ile gizli görüşmeler yürüten İsrail'in, 29 Ekim 1956'da Mısır topraklarına asker çıkarmasını Türkiye protesto etti.
İki ülke arasındaki ilişkiler, 26 Kasım 1956'da maslahatgüzarlık seviyesine indirilirken durumun eski haline dönmesi için aradan 7 yıl geçti.
1967 SAVAŞI ARAYI AÇTI
İsrail'in 1967'de Mısır'a ani saldırısıyla başlayan ve Doğu Kudüs'ü, Batı Şeria'yı, Sina Yarımadası'nı ve Suriye'deki Golan Tepeleri'ni işgal ettiği Altı Gün Savaşları'nda Ankara, Arap ülkelerinden yana tutum aldı.
Türkiye, İsrail'in Golan ve Kudüs dahil işgal ettiği yerlerden çekilmesini istedi. 1970'lerde ikili ilişkilere soğukluk hakim oldu.
Mescid-i Aksa'nın 1969'da kundaklanmasının ardından 1975'te BM Genel Kurulunda "Siyonizmin bir tür ırkçılık olduğu" yönündeki karar tasarısına Ankara'nın destek vermesine ve Filistin Kurtuluş Örgütünü tanımasına, İsrail tepki gösterdi.
İkili ilişkiler, 1 Ocak 1980 itibarıyla büyükelçilik seviyesine yükseltildi. 30 Temmuz 1980'de İsrail'in Doğu Kudüs'ü ilhak ve Kudüs'ü ebedi başkent ilan etmesi üzerine Türkiye, Kudüs Konsolosluğunu kapatarak Tel Aviv'deki temsil seviyesini en alt düzeye indirdi.
1986'da maslahatgüzar düzeyine çıkarılan ilişkiler, bir yıl sonra başlayan Filistin İntifadası ve ardından Türkiye'nin 15 Kasım 1988'de bağımsızlığını ilan eden Filistin devletini tanıması ile durgunluk dönemine girdi.
Diplomatik temsilin büyükelçilik seviyesine kavuşması ise 6 yıl sonra mümkün oldu.
İKİLİ İLİŞKİLER 90'LARDA İVME YAKALADI
Türkiye'nin, İsrail'in BM'de temsilini yasaklayan 1989 tarihli karar tasarısına ret oyu vermesi ilişkilerde yumuşama sürecini başlattı.
Bu arada, Madrid Konferansı ile başlayan Orta Doğu barış süreciyle, Arap-İsrail gerilimindeki tansiyon azalma eğilimine girdi. 1991'de Filistin ve İsrail, Ankara'daki temsilciliklerini büyükelçilik düzeyine yükseltti. Bu adımı, Türkiye'nin Kudüs'teki başkonsolosluk faaliyetlerinin başlaması izledi.
Taraflar 1994'te güvenlik, 1996'da askeri alanda eğitim ve iş birliği anlaşması imzaladı. Savunma sanayinde iş birliği ve serbest ticaret anlaşmalarının ardından Türkiye, İsrail ve ABD donanmaları 1998'de Akdeniz'de ortak tatbikat düzenledi.
ŞARON'UN BARIŞ KARŞITI TUTUMU
1990'larda Orta Doğu barış süreciyle gelen havanın da etkisiyle gelişen Türkiye-İsrail münasebetleri, dönemin Başbakanı Ariel Şaron'un barış karşıtı radikalizmi nedeniyle bozuldu.
Mescid-i Aksa'ya 2000 yılında provokatif bir ziyaret yapan Şaron, İkinci İntifada'nın başlamasına neden oldu. Şaron'un Filistinlilere karşı oldukça sert bir politika izlemesi Türkiye ile ilişkilerini de bozdu.
Beş yıl sonra ilişkilerin iyileştirilmesine yönelik adımlar atıldı. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 4 ay arayla İsrail ve Filistin'i ziyaret etti.
İsrail'in 12 Temmuz 2006'da Lübnan'a ve 27 Aralık 2008'de Gazze Şeridi'ne saldırması, Türkiye'den büyük tepki aldı.
2009 yılı başında Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'ndaki bir oturumda eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in Gazze saldırılarını meşrulaştıran sözleri ve diplomatik sınırları ihlal eden davranışı karşısında dönemin Başbakanı Erdoğan tepkisini gösterdi.
Erdoğan'ın uluslararası kamuoyunda "one minute" çıkışı olarak hatırlanan tepkisi, Arap kamuoyu başta olmak üzere tüm dünyada yankı uyandırdı.
Erdoğan'ın Peres'e "Sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum." sözleriyle verdiği karşılık ve "Davos benim için bitmiştir." diyerek oturumu terk etmesi uzun süre gündemde kaldı.
2009 sonbaharı ve 2010 başlarında İsrail'in Türkiye'de yayınlanan bazı dizilerde kendisine düşmanlık yapıldığı gerekçesiyle Dışişleri Bakanlığına çağrılan Türk Büyükelçisi'ni alçak koltukta oturtma nezaketsizliğinden ötürü iki ülke arasındaki tansiyon yeniden yükseldi.
KIRILMA NOKTASI: İSRAİL'İN MAVİ MARMARA SALDIRI
31 Mayıs 2010'da gerçekleşen Mavi Marmara katliamı ilişkilerdeki en büyük kırılma noktalarından oldu.
İsrail, Gazze'ye yönelik ablukayı delmek üzere insani yardım götüren konvoya uluslararası sularda müdahale etti. Gemide 9 Türk vatandaşı katledildi. Ağır yaralanan 1 vatandaş da daha sonra hayatını kaybetti.
Türkiye, olayın ardından Tel Aviv Büyükelçisi'ni geri çekerken İsrail'den derhal özür dilemesini, kurbanların ailelerine tazminat ödemesini ve Gazze'deki ablukayı kaldırmasını istedi.
İsrail'in adım atmaması üzerine Türkiye ilişkileri asgari seviyeye indirdi. Diplomatik temsili maslahatgüzar seviyesine düşürdü ve tüm askeri anlaşmaları askıya aldı.
MAVİ MARMARA'NIN ARDINDAN NORMALLEŞME SÜRECİ
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 22 Mart 2013'te Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla aradı. Mavi Marmara katliamındaki can kayıpları ve yaralanmalardan ötürü İsrail adına Türk halkından özür diledi. Erdoğan özrü Türk halkı adına kabul etti.
İki ülke arasında "Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı", 20 Ağustos 2016'da TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
İsrail, üzerinde mutabık kalınan Mavi Marmara olayında yakınlarını kaybeden ailelere ödenecek 20 milyon dolarlık tazminatı Eylül 2016'da Türkiye'ye gönderdi.
İki ülkenin mutabık kaldığı bir başka başlık olarak Gazze'ye yönelik yaptırımların hafifletilmesi ve insani koşulların iyileştirilmesi kapsamında, Türkiye'nin gönderdiği insani yardımlar Gazze'ye ulaştırıldı.
TRUMP'IN KUDÜS KARARI VE GAZZE SALDIRILARI
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 6 Aralık 2017'de Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanıması ve ülkesinin Tel Aviv'deki büyükelçiliğini 14 Mayıs 2018'de resmen Kudüs'e taşıması bölgede infiale yol açtı.
Abluka altındaki Gazze sınırında, ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ve İsrail'in kuruluş yıl dönümü olan Nekbe'nin (Büyük Felaket) 70. yılını protesto etmek için gösteriler düzenlendi.
Gösterilere müdahale eden İsrail askerlerinin saldırılarında 60'tan fazla Filistinli hayatını kaybetti, 3 binden fazlası yaralandı.
Ankara, Gazze sınırındaki olaylar nedeniyle İsrail'in tutumunu protesto ederek İsrail'in Ankara Büyükelçisi Eitan Naeh'i Dışişleri Bakanlığına çağırdı ve bir süre ülkesine dönmesini istedi.
Kısa süre sonra tarafların talebi üzerine Türkiye Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Gürcan Türkoğlu'nu, İsrail de İstanbul Başkonsolosu Yosef Levi Sfari'yi çekti.
BAŞKAN ERDOĞAN İLE HERZOG ARASINDA NORMALLEŞME ADIMLARI
Başkan Erdoğan ile 7 Temmuz 2021'de göreve gelen yeni İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog arasında gelişen diyalog, Türkiye ile İsrail arasında yeniden normalleşme adımlarının atılmasını sağladı.
Erdoğan, 12 Temmuz 2021'de mevkidaşı Herzog ile telefon görüşmesi yaparak göreve başlaması dolayısıyla tebrik etti.
Türkiye-İsrail ilişkilerinin, Orta Doğu'nun güvenliği ve istikrarı bakımından büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, iki ülke arasında enerji, turizm ve teknoloji başta olmak üzere muhtelif alanlarda yüksek bir iş birliği potansiyeli olduğunu ifade etti.
Herzog da 24 Temmuz 2021'de Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçiliğinin bir etkinliğinde video konferans yöntemiyle yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Geçen günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve bölgedeki diğer liderler ile görüştüm. Eminim ki bir masa etrafında kahve eşliğinde toplandığımızda, bütün bölgemizi kültürel ve diğer konularda iş birliğiyle daha iyi bir geleceğe taşıyabiliriz."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 3 Şubat 2022'de Ukrayna'ya hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un martın ortalarında Türkiye'yi ziyaret edeceğini belirtti. Erdoğan, "Bu ziyaretle beraber ikili ilişkilerimizi, geleceğe yönelik çok daha fazla bir zemine olumlu istikamette oturtmanın gayreti içinde olacağız." dedi.
Son olarak İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, geçen ay Kovid-19 testi pozitif çıkan Erdoğan'ı telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti.
Başkan Erdoğan da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "geçmiş olsun" dileğinde bulunan mevkidaşı Herzog'a teşekkür etti.
HERZOG'UN TÜRKİYE ZİYARETİ
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog'un 9-10 Mart'taki Türkiye ziyaretinde ikili ilişkiler tüm boyutlarıyla gözden geçirildi.
Herzog, 2008'den bu yana Türkiye'yi ziyaret eden ilk İsrailli lider oldu.
Türkiye ile İsrail arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımların ele alındığı ziyarette Başkan Erdoğan, "Bu tarihi ziyaretin, Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Müşterek hedefimiz, ülkelerimiz arasında ortak çıkarlara dayalı ve karşılıklı hassasiyetlere saygı temelinde siyasi diyaloğun yeniden canlandırılmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Herzog da iki ülke ve halkların arasında dostane ilişkilerin gelişmesinin temellerini atmayı amaçladıklarını belirterek "Her alanda derinlemesine bir diyalog içerecek güven ve saygı yolcuğuna çıkmayı seçiyoruz." mesajını verdi.
Bu ziyaretin ardından, o dönem ülkesinin dışişleri bakanlığı görevini yürüten İsrail Başbakanı Yair Lapid Türkiye'yi ziyaret etti. İsrail'den Türkiye'ye 16 yılın ardından ilk kez dışişleri bakanı seviyesinde gerçekleşen bu ziyarette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Lapid, diplomatik temsil düzeyinin karşılıklı olarak büyükelçi seviyesine çıkarılması için çalışmaları başlattıklarını duyurdu.
Çavuşoğlu da 25 Mayıs'ta İsrail'i ziyaret etti ve Lapid, İsrail Turizm Bakanı Yoel Razvozov ve Bölgesel İşbirliği Bakanı Esawi Frej ile yaptığı görüşmelerde ikili ilişkilere dair iş birliği konuları masaya yatırıldı.
İkili ilişkilerdeki önemli bir iş birliği adımı da iki ülke arasında 71 yıl sonra imzalanacağı geçen ay duyurulan, İsrailli hava yolu şirketlerinin Türkiye'ye uçuşlarının yeniden başlamasını sağlayacak ikili havacılık anlaşması oldu.