Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katıldığı televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu. Rusya Ukrayna krizi ile ilgili atılan adımlar hakkında değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, "Gerginliğin azaltılması için adımlarımız devam ediyor" dedi. Bakan Çavuşoğlu, Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan'ın skandal sözlerine de tepki gösterdi. "Türk Mukavemet Teşkilatı, KKTC'nin Kuvayı Milliye'sidir" diyen Çavuşoğlu, "İnşallah düzeltici bir açıklama yaparlar." dedi.
Çavuşoğlu'nun açıklamaları şu şekilde;
PERDE ARKASINDA YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ADIMLAR VAR
Türkiye'nin pozisyonu gayet net, biz her iki tarafla da ilişkileri iyi olan bir ülke olarak bölgemizde zaten çatışma, ihtilaflar var ilave bir çatışma olmasın diyen bir ülke olarak gerginliğin azaltılması için adımlarımız devam ediyor. Bazıları görünen adımlar bazıları perde arkasında yürüttüğümüz adımlar.
MEGAFON DİPLOMASİSİ TEPKİSİ
En son Ukrayna ziyaretimizde de bu tutumumuzu Cumhurbaşkanımız açıklamıştır. Burada mesele ilk önce gerginliğin azaltılması ve istikrara kavuşturulması. Her çaba kıymetlidir fakat bazıları ben de bu işin içinde varım demek için atılan adımlar. Burada samimiyetsizlikleri görüyoruz. Gereksiz açıklamalardan da kaçınılması lazım. Rusya bugün işgal edecek, yarın işgal edecek gibi yapılan açıklamalar Ukrayna'da huzursuzluğa neden oluyor. Ekonomik olarak da Ukrayna'ya zarar veriyor. Görüyoruz ki gerçek tablo bu değil. Gerçek tabloda gerginlik var mı var, çatışma olasılığı var mı var fakat bunu bazı Batılı ülkelerin açıkladığı gibi megafon diplomasisi ile dillendirmenin gereği yok. Türkiye'nin ara buluculuğundan bahsediliyor.
"BÖLGEDE BARIŞ İSTİYORSAK HERKES DENGELİ POLİTİKA İZLEMELİ"
Ukrayna tarafı ara buluculuğu istiyor hazır, Rusya tarafı kapıyı kapatmış değil. Putin'in Türkiye'ye gelmesiyle yapılacak toplantıda ev sahipliği sırası bizde. Şimdi Ruslardan tarih önerisi istedik. Diğer taraftan da çabalarımızı sürdürüyoruz. Biz burada çok iddialı davranmıyoruz. Ara buluculuk eş başkanlığını BM'de, İİT'de yürütüyoruz. Burada sorumluluğumuzu biliyoruz. Bölge dengesi ortaya çıkmaya başladı bir yandan da. Bölgede barış ve huzur, ekonomik kalkınma istiyorsak herkesin dengeli bir politika izlemesi lazım. Ortada bir kriz var herkesin elinden gelen çabayı göstermesi lazım.
"İLİŞKİLERİ NORMALLEŞTİRMEK FİLİSTİN DAVASINDAN VAZGEÇMEK DEĞİL"
Bir ülke olarak millet olarak biz tüm konularda ilkesel bir politika izliyoruz. Yanlış gördüğümüz şeyi açıkça söylüyoruz. Görüş ayrılığı ülkelerle görüşmeme sebebi değil. İki tarafı bir araya getirmek sorunu çözmek için adım atabilirsiniz. Suriye bunlardan bir tanesi. Biz Rusya ile de olsun başka ülke ile de olsun politikaları ile ilgili rahatsızlığımız olduğunda açıkça söylüyoruz. Karşı tarafta samimiyetinizi ilkesel tutumunuzu görüyor. Memnuniyetle karşılanmasa bile saygıyla karşılanıyor. İsrail ile de bir diyalog başladı yeni hükümet ile birlikte. İsrail ile Cumhurbaşkanımız Herzog ile görüştü, Başbakan ile görüştü, ben Dışişleri Bakanı ile görüştüm. İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirme demek temel tutumlarımızdan vazgeçmek anlamına gelmez. Filistin davası pahasına biz ilişkilerimizi normalleştirmeyiz. Bunu İsrail tarafı da biliyor. Biz şimdi orada Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına evet diyebilir miyiz? Bu konuda politikamız net. İşte biz Rusya ile ilişkilerimizi de bu şekilde yürütüyoruz.
AYŞENUR ARSLAN'A SERT TEPKİ
Büyük bir yanılgının olduğuna inanmak isterim. TMT KKTC'nin Kuvayi Milliyesidir. Böylesine bir Kuvayyi Milliye dediğimiz TMT'nin illagal işlerle anılması hepimizi üzer. Kıbrıs bir milli politikadır. Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin davasıdır Kıbrıs. İnşallah düzeltici bir açıklama yaparlar. Çünkü dün KKTC'de ve Türkiye'de infial yarattı açıklama. Kıbıs meselesine gelirsek hidrokarbonda gelir paylaşımı. Aslında Rublar evet dese samimi olsa AB'de Rumlara baskı yapsa çok kolay. Hakça gelir paylaşımı gerçekleştirilebilir. Doğu Akdeniz'deki gerginlik de böylece çözülmüş olur. Basit bir hakça paylaşımdan bahsediyoruz.
Bakan Çavuşoğlu'ndan Ayşenur Arslan'a tepki | Video
RUM KESİMİNE NET MESAJ
Biz 54 sene müzakere ettik ve başarıya ulaşamadık. Bunun nedeni de Rum kesiminin tutumu olmuştur. TMT niye kuruldu bu mezalime karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kuruldu. 1960 anlaşmasında Kıbrıs Türklerine verilen hakları savunuyoruz. Rum kesimi tüm müzakerelerde masayı devirmiştir. Şimdi artık egemen eşitlik üzerinde samimi çaba sarfettik fakat şunu da söyledik bir daha federasyon adına müzakere yapmayacağız.
DOĞU AKDENİZ'DE TAVİZ VERMEYİZ
Biz kıta sahanlığımızın batı sınırlarını belirledik BM'ye kaydını yaptırdık. Buradan taviz vermemiz mümkün değildir. Son bir yıl içinde Rum tarafı ve Yunanistan 9 defa kıta sahanlığımızı ihlal etmek istedi. Biz bazılarını diplomatik yolla engelledik. Sonuç itibarıyla bazılarını bu girişimlerimizden dolayı engelledik, bazılarını da sahada deniz kuvvetlerimiz tedbirlerini alıyor. Gerekli uyarıları yaparak kıta sahanlığımıza hem güneyde hem de batıda bu gemileri biz sokmadık. Kararlılığımız açık nettir. Burada ancak Türkiye ile iş birliği yaparsanız olabilir. Bilimsil araştırma mı? Türkiye'den izin alırsanız olabilir. Bu konuda tutumumuz hiç bir zaman değişmez. Kıta sahanlığımızı savunacak güçte ve kararlılıktayız.
"ADAYA KOYDUĞUN BİRKAÇ SİLAHLA MI TEHDİDİ ÖNLEYECEKSİN?"
BM'ye iki tane mektup gönderdik. Bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü Yunanistan ihlal ettiği için gönderdik. Bu adalar Lozan ve Paris anlaşması ile Yunanistan'a silahsızlandırma şartıyla verilmiştir. Biz BM'ye yazdığımız mektuplarda, Yunanistan buraları anlaşmaları ihlal ediyor. Yunanistan bundan vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır. Çünkü şartı ihlal ediyorsunuz. Gerekirse son uyarılarımızı yapacağız ve bu tartışma başlar. Yunanistan aslında kabul ediyor, neymiş Türkiye'den bir tehdit görüyorlarmış ve o yüzden ihlal ediyorlarmış. Adaya koyduğun birkaç asker ve silahla mı tehdidi önleyeceksin. Yani doğru söylemiyorlar. İnsani konularda da sürekli yalan söylüyorlar. Tehdit varmış, ondanmış. Biz bunun peşindeyiz peşini de bırakmayacağız. Bu anlaşmaların tarafları var Lozan, Paris Anlaşması. Uluslararası arenada elbette tartışmayı başlatacağız.
ABD İLE F-35 GERGİNLİĞİ
Blinken'i Türkiye'ye davet ettim, programına bakacak. Washington'a gidip gündemde olan konuları daha geniş ortamda konuşmak istediğimi söyledim. Karşılıklı ziyaretlerde bulunalım dedik mutabık kaldık. Türkiye'nin şu süreçte önemini herkes daha fazla görmeye başladı. Türkiye gibi dost müttefik bulunmaz. Fakat F-35 sorunu bu konularda tablonun değişmesini oturup beklememek lazım. Başka seçenekler üzerinde durmak lazım. Türkiye'de görüşmeler devam ediyor. ABD'de uzmanlarımız, askerlerimiz ilgili arkadaşlarımız gittiler. F-16 yeni nesil alınması ve mevcut F-16'ların modernizasyonu için görüşmeler devam ediyor. Geçtiğimzi yıllara göre en azından retorik bakımından gerginlik yok. Biraz daha sakin ve fazla diyaloğumuz var. Bunları da somut adımlara dönüştürmemiz lazım.