İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD'nin ülkesine yönelik yaptırımları "rahatlıkla delebileceklerini" belirterek "İran'a karşı zorbalık, tehdit ve yaptırım diliyle konuşmaması gerektiğini ABD'ye öğreteceğiz." dedi.
Ruhani, başkent Tahran'da Ekonomi ile Maliye bakanlığı yardımcıları ve müdürleriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD'nin yaptırımlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD'nin yaptırımlarla başka şirketlere, halklara ve devletlere baskı yaptığını vurgulayan Ruhani, sadece kendilerinin değil Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve şirketlerin de Washington yönetimine kızgın olduğunu söyledi.
Dünyadaki her devletin politik konumunun, o ülkeye olan güven ve kendisinin verdiği sözlere olan saygısı ile bağlantılı olduğunu ifade eden Ruhani, "ABD yeni süreçte verdiği birçok sözü ayaklar altına aldı. Yasalara ve kararlara bağlı kalmayan bir devlet, diğer devletleri de huzur, istikrar ve güvenliğe davet edemez." diye konuştu.
"YAPTIRIMLARI RAHATLIKLA DELEBİLMEMİZ GEREKİYOR VE BU İŞİ YAPACAĞIZ"
Beyaz Saray tarihinde yasalara ve uluslararası kanunlara bu kadar karşı, "ırkçı ve kendi kararlarına muhalefet eden bir başkanın olmadığını" savunan Ruhani, "Yaptırımları rahatlıkla delebilmemiz gerekiyor ve bu işi yapacağız. Milletimizin birliği ve beraberliğiyle İran'a karşı zorbalık, tehdit ve yaptırım diliyle konuşmaması gerektiğini ABD'ye öğreteceğiz. ABD tarihin tamamı için cezalandırılmalıdır. Kadim bir millete karşı her gün yeni bir bahaneyle kabadayılık taslaması kabul edilemez." değerlendirmesinde bulundu.
New York'ta iken 4 büyük ülke liderinin Donald Trump ile görüşmesi için aracı olduğunu aktaran Ruhani, ABD Başkanı ile görüşmek için vasıtaya ihtiyaç duyulmadığını belirterek, "söz, vaat ve aldığı kararlara değer vermesi" gibi şartları barındırması halinde karşısındakiyle konuşma gibi bir problemlerinin olmadığını ifade etti.
"ABD ATTIĞI ADIMLARLA HER ZAMANKİNDEN DAHA YALNIZ"
Ruhani şunları kaydetti:
"Sözünüze bağlı kalın ki o zaman konuşuruz. ABD attığı adımlarla her zamankinden daha yalnız. ABD'nin adımlarını destekleyen ve karşı çıkan ülkelere bakın. Biz siyasi, hukuki ve kamuoyu noktasında büyük başarılar elde ettik. ABD'nin attığı adımlara AB ülkelerinin karşı çıkması sıradan bir şey değil, bu bizim diplomasi başarımız."
İran'ın sözlerine bağlı kaldığını ve bağlı kalmaya da devam edeceğini vurgulayan Ruhani, "ABD'nin yeni komplosu İran'ı vaatlerinden vazgeçirmeye çalışmak. Ancak İran uluslararası alandaki taahhütlerine bağlı kalacaktır. Bazıları nükleer müzakereler ile büyük başarı elde ettiğimizi ancak ABD'nin bunu ortadan kaldırdığını zannediyor, fakat durum böyle değil. Bu yorum yanlıştır. Bu başarı hala geçerlidir, ABD'nin adımı bizim başarımızı ortadan kaldırmamıştır. Birkaç ülke hariç dünyadaki bütün ülkeler nükleer müzakereleri savunuyor." şeklinde konuştu.
Siyasi ve diplomatik açıdan "muzaffer olduklarını" savunan Ruhani, İran devlet televizyonundan bunu geniş bir şekilde duyurmasını istedi.
"ABD NÜKLEER ANLAŞMADAN ÇEKİLDİKTEN SONRAKİ HAVADAN RAHATSIZ"
"ABD nükleer anlaşmadan çekildikten sonra oluşan havadan rahatsız. Çünkü İran'ın Asya ve Avrupa ülkeleriyle daha iyi ekonomik ilişkileri var. ABD bundan endişeli." diyen Ruhani, P5+1'deki ortakların nükleer anlaşmaya güçlü bir şekilde bağlı kalmasından memnuniyet duyduğunu belirterek, ABD hangi bahane ve ad altında olursa olsun yaptırım uygulamak istediğinde İran'ın tüm kurum ve organlarıyla bunun karşısında duracağını kaydetti.
ABD'nin yanlışlarını göz ardı etmeyeceklerine ve onlara karşı duracaklarına işaret eden Ruhani, İran'ın geçmişteki yaptırımları ortadan kaldırmayı başardığını ve oluşan havayı "ABD komplolarının etkisinde kalmadan" iyi değerlendirmeleri gerektiğini belirtti.
"BANKACILIK SEKTÖRÜNDE SAĞLIKLI REKABET YOK"
Özelleştirme konusuna da değinen Ruhani, hükümetin bu konuda verdiği sözlere bağlı kaldığını belirterek, işlerin halka devredilmesinin ülkenin çıkarına olduğu görüşünü paylaştı.
Ekonomi Bakanlığı'nın ABD yaptırımlarına karşı ekonomik direnişin en ön safında yer aldığını dile getiren Ruhani, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bakana söyledim en önemli görevi bankaların ıslah edilmesi. Bankacılık sektöründe sağlıklı rekabet yok ve dünyanın hiçbir yerinde bu kadar banka şubesi yok. Yaptırımlar dövizin yükselmesine neden oldu ve sermaye piyasasına da katkıda bulundu. Şu an piyasasının omuzunda ağır bir yük var ve yaptırımlar esnasında sermaye bankalarla olumlu bir rol oynayabilir. Sermaye ve bankaların elleri kolları bağlı olabilir ancak gelecekte bu değişecek ve daha fazla inisiyatif alacaklardır."