Alevler içindeki evler, küle dönmüş arabalar, sokaklarda kurulmuş barikatlar, yağmalanmış dükkânlar... İngiltere'nin başkenti Londra'da son durumun kısa bir özeti bu... İşte dün itibariyle yaşananlardan satır başları:
Cumartesi akşamı şehrin kuzeyindeki Tottenham semtinde başlayan şiddet olayları, üçüncü gecede sadece başkentin her köşesine değil diğer şehirlere de sıçradı. Londra'nın yanı sıra, nüfus bakımından ikinci büyük şehri Birmingham ve üçüncü büyük şehri Liverpool'da da de isyan, şiddet ve talan hüküm sürüyor. Birmingham şehir merkezinde maskeli gençler polisle çatıştı. 100 kişi gözaltına alındı. Liverpool'da otomobiller ve çöp kutuları ateşe verildi. Kent halkı ise sokağa çıkma yasağı uygulanmasını talep ediyor.
CEZAEVİNDE YER YOK
Üç günde 525'ten fazla kişinin gözaltına alındığı Londra hapishanelerindeki tutuklular, gözaltına alınanlara yer açmak için diğer şehirlere aktarılmaya başlandı. Domino etkisiyle yayılan olayların bir sonraki adresini kestirmek mümkün olmadığından tedbir alınamıyor. BBC kanalı da olaylardan başladığından beri ilk can kaybının dün yaşandığını duyurdu. Bir kişinin arabasında vurularak öldürüldüğü bildirildi.
Ülkeyi savaş yerine çeviren olayların bir başka özelliği de, isyancıların BlackBerry cep telefonlarıyla organize olduklarının anlaşılması. Nitekim Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'ın teknoloji danışmanı olan Mike Butcher, olayların yayılmasında kilit öneme sahip olan BlackBerry Messenger servislerinin kapatılmasını önerdi.
ASKERE VİZE ÇIKMADI
İngiliz televizyon kanalları, eşi görülmemiş isyanı bastırmada polisin yetersiz kaldığını savunarak, isyancılara tazyikli suyla müdahale edilmesi ya da silahlı kuvvetlerin devreye girmesi çağrısını yaptı. Ancak Londra Emniyet Müdürü Tim Godwin, ordudan yardım istemek gibi bir planlarının şu aşamada olmadığını bildirdi. İsyan üzerine tatilini keserek ülkeye dönen İçişleri Bakanı Theresa May de talanın cezai bir durum olduğunu, tazyikli su sıkılmasınınsa İngiltere'nin uyguladığı bir yöntem olmadığını söyledi.
16 BİN POLİS GÖREVDE
Öte yandan Londra'da isyanın üçüncü gecesinde ülkenin 9 polis gücünden çağrılanlarla toplam 6 bin polis görevdeydi. Gelecek 24 saatte, bu sayının 16 bine yükseleceği bildirildi. Londra polisinde tüm izinler de iptal edildi.
Polis ve hükümet isyanları bastırmada başarısız olmakla eleştirilirken, işyerleri yağmalanan esnaf yalnız bırakılmaktan yakındı. İsyancıların, kepenklerini parçalayıp girdikleri dükkânları talan etmekle yetinmeyip vatandaşları sokak ortasında gündüz vakti soyduğu da görüldü. Olaylar nedeniyle halk da sokağa çıkmaya korkar hale geldi. Londra'nın geçici polis müdürü Tim Goodwin ailelerden çocuklarını gece evde tutmalarını istedi. Olaylar üzerine Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'ın tatilde bulunduğu Kanada'dan bugün dönmesi bekleniyor.
Londra'da aynı anda çok sayıda binadan alevlerin yükseldiğinin görülmesi akıllara 'The Blitz'i getirdi. İkinci Dünya Savaşı'nda Eylül 1940-Mayıs 1941 arasında Londra'nın özellikle fabrika ve imalathanelerinin bulunduğu doğusunun Nazi Almanya'sı tarafından bombalanmasına, 'yıldırım hücumu' anlamına gelen kısaca 'The Blitz' adı veriliyor. İsyancıların her gün seçtikleri semtte belli bir saatte toplanarak sistemli olarak saldırıya geçtiği belirtiliyor.
İTFAİYE REKOR KIRDI
İsyanın ilk gününde Londra'nın Tottenham semtinde 1930'lardan kalma önemli bir tarihi binanın yakılmasından sonra, üçüncü günde de güney semtlerden Croydon'da 150 yıllık bina ateşe verildi. İki dünya savaşında ayakta kalan mobilya mağazasının bulunduğu bina, itfaiye ekipleri gelene kadar küle döndü. İsyancılar, diğer semtlerde olduğu gibi Croydon'da da çok katlı alışveriş merkezlerine girerek, televizyondan, halıya, giysilere kadar ellerine geçeni çaldı. Kimileri, çaldıklarıyla çektikleri fotoğraf ve videoları internette yayınladı. Londra itfaiyesi de şehirdeki isyan sebebiyle tarihteki en yoğun mesaisini dün yaşadığı. İftaiye çağrı merkezine 2 bin 169 ihbar geldi. Bu sayı, normal bir günün 15 katına tekabül ediyor.