Obama o konferansta "Kudüs İsrail'in Başkentidir" demişti. Sonrasında başkan olmuştu. Şimdi aynı söylemi Romney gerçekleştiriyor.
Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etmek, Beyaz Saray'a çıkmak için atılan bir adım mı yoksa yeni başkan, Obama'nın yolunda giden Romney mi olacak, burasında değilim.
Amerikalı başkan adayların Kudüs üzerinden İsrail'e şirin görünmek için yaptıkları planları bir kenara bırakalım. Kudüs gerçekten İsrail'in başkenti mi değil mi ona bakalım.
Öncelikle peşinen şunu söylemek gerekiyor, Kudüs asla ve asla İsrail'in başkenti falan değil. Obama, başkent demişti ama Başkanlığını yaptığı ülke olan ABD, öyle demiyor. Amerika da, BM de, AB de, Türkiye de Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmiyor.
İsrail, bakanlıklarını, meclislerini Kudüs'e inşa etmiş, ülkelerini oradan yönetiyor. Gelen konuk devlet adamlarını Kudüs'te ağırlıyor. Ama İsrail'e gelen liderlerin büyükelçileri Kudüs'te değil Tel Aviv'e ikamet ediyor.
Kudüs'ün bağımsız bir statüsü var. Ne İsrail'in ne de Filistin'in başkenti. 1967'ye kadar ikiye bölünmüş bir şehirdi, 67'den sonra ise işgal altında bir şehir oldu. İşgal eden İsrail, "batısı da benim, doğusu da benim" diyor. Uluslararası arenada Doğu Kudüs, Filistinlilerin görünse de İsrail, oraya da yerleşmiş.
Kudüs'ün Filistinlilerin olan bölümünde yani Doğu Kudüs'teki 4 önemli bölge, Şeyh Cerrah mahallesi, Silvan mahallesi, Zeytin Dağı ve Vadi Coz, İsrail tarafından işgal edilmiş halde. Filistinlilerin evlerinin yanı başına dahası müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın tam önüne yahudiler için yerleşim birimleri inşa ediliyor.
Son 7 ayda bu saydığım semtlerde Filistinlilere ait 100'den fazla tapulu bina, belediye tarafından yıkıldı. Yıkılan evlerin arsalarını gözümle gördüm, enkazın üzerinde İsrail bayrakları dalgalanıyor. Bu Filistinlilerden zorla boşaltılan arsalara ve evlere yahudilerin yerleşitirildiği anlamına geliyor.
Askerle işgal edilen Kudüs'te Filistinlilerin başında bir de siyasi dolaplar çevriliyor. Amerikalıların bu tip açıklamaları dışarda bizler tarafından bir kulaktan girip öbüründen çıkıyor olsa da, içerde deprem etkisi yapıyor. İşgal altında olan Filistinliler için, o topraklara gelip Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan eden bir Amerikalının bu tavrı, aynı semtte ama farklı haklarla yaşayan yahudilerle Filistinliler arasındaki uçurumu nasıl derinleştiriyor, siz hesap edin