Yaklaşık 50 yıldır Almanya'nın Köln kentinde yaşayan Artvinli İbrahim Toparslan, 1965 yılında bayram namazını Almanya'da turistler tarafından en fazla ziyaret edilen Dom katedralinde kıldıklarını belirterek, "1965 yılında bayram namazını Köln;deki Dom katedralinde kılmıştık. Şimdi ne mutlu ki yine Köln'de kendi minareli kubbeli camimizde kılıyoruz" dedi.
Toparslan 300 arkadaşıyla birlikte belki de 760 yıllık Dom katedrali tarihinde bir ilk yaşandığını ve 12 Şubat 1965 günü bayram namazını orada kıldıklarını ifade ederek, "Kalacağımız yeni yurda gittik ilk cumayı kıldık orada. Yahova şahitleri kitap getirmişler. Tercüman aracılığıyla bize namaz kılamazsınız dediler. Bizimle beraber kiliseye geleceksiniz dediler. Kavga çıktı. Benim dinimden beni kimse alamaz. Ertesi günü fabrikaya bildirdik. Elimizdeki mukavelemizde herkes kendi ibadetini yapabilir diye yazıyordu. Tekrar daha fazla insan geldi ama bu sefer 150 kişi olup sopalarla kovaladık, daha da bizi rahatsız etmediler. Dine millete sahip çıkmak o tarihlerde zordu. Önder yoktu kimse yardımcı olamıyordu. 1964 yılında bayram namazlarını yurtlarda kılmaya çalışıyorduk.
1965 yılında ise bayram namazı için toplandık. Yusuf Topçu arkadaşın önderliğinde papazlardan müsaade istedik. O gitti aldı. Üç gün kala el ilanları basıldı bu ilanlar yurtlarda dağıtıldı. Bayram namazını Dom kilisesinde kılınacak diye. 12 Şubat 1965 sabah saat 8.30 da seccadeyi ya da gazeteyi alan, doğru Dom kilisesine. 300 kişi kilisede bayram namazını kıldık. Bende kalan his şuydu, bir camide kılınan namazla kilisede kılınan namaz çok farklıydı. Neden kilisede namaz kıldık? Perdeler çekilmesine rağmen. Şu an bile tahayyül demiyorum. Biz bundan sonra kendimize namaz kılacak yer aramaya başladık. 1966-67 yılında Barbarasso meydanında bir yer kiraladık. 1967 yılında Demirel ziyaret ettiğinde bu isteklerimizi ağlayarak dile getirdik. Bu kadar başı boş bırakıldık buralara geldik neden bizim sahibimiz olmadı, neden hocamız yerimiz önderimiz olmadı. O zaman konsolosluk yoktu. Allah Almanya'daki camileri yaptıranlardan razı olsun'' diye konuştu.
Almanya'ya geliş öyküsü
1941 yılında Artvin'de doğan ve askerlik sonrası 22 yaşında Almanya'ya gelen İbrahim Toparslan, 14 Temmuz 1963 tarihinde Ankara'da, Almanya'ya gelmek için müracaat ettiğini ve iki gün sonra davet alarak Almanya hazırlığı yaptığını kaydetti.
Toparslan yolculuk esnasında çok neşeli olduklarını vurgulayarak, "Elimize, 'Almanya'ya giden işçilere öğüt' diye bir belge verdiler. Bu öğütler beynimizin içine işledi. Bu sevinç Edirne'den çıkana kadar sürdü. Bulgaristan'a girerken 1 saat bekledik. Tek tek kontrol yapılınca ilk kez vatan değiştirdiğimizi fark etti" dedi.
15 Ağustos günü Münih'e geldiklerinde bandoyla karşılandıklarını ifade eden Toparslan sözlerine şöyle devam etti: "Geldiğimizde öğle saatleriydi. Kilise çan sesi duyduk o zaman eyvah dedik. Biz şimdi gerçekten İslam ülkesinden çıktık yabancı bir ülkeye girdik. Asker usulü bizi yürüttürdüler. İstasyonun kafeteryasına getirdiler. Çay kahve ve pasta ikram ettiler. Almanya'ya dağılım orada başladı. Çoğunluk Köln'e geldik. 15 gün boyunca etrafında dolaştık korkudan hiç uzaklaşmadık. O esnada bir anım var. Memleketten getirdiğimiz zeytin peynir bitti. Domuz vardır diye hiçbir şey yemiyoruz. 2-3 gün aç kaldık. 4 arkadaş iki Artvinli iki Trabzonlu. Aynı yurtta aynı odada beraber kaldık. Yan komşumuzdaki Almanlar bize mutfağı tarif ediyorlar. Biz yine de korkumuzundan bir şey kullanamıyoruz. Bizim karnımızı doyur dedi arkadaşlar. Bir menemen yapmak istedim. Yaşlı bayan bir bakkal vardı. Almanya'da o zaman Türkler geldi diye sevgi gösteriyorlar. Biberi aldım domatesi aldım yumurtayı bulamadım. İki buçuk saat sürdü yumurtayı alamadım. Ei (Almanca'da yumurta) yazıyor kitapta ben de gökyüzündeki ayı gösteriyorum anlaşamıyoruz. Gece tavuk aklıma geldi. Türkçe konuşarak gıt gıt deyince kadın bana donmuş tavuk getirdi. Tavuğu koltuğumun altına alınca tarif edince kadın bir sepet yumurta getirebildi."
Toparslan çok kısa zamanda para biriktirip Türkiye'ye dönmeye niyetli olduğunu belirterek, "Ben bir araba alıp iki yıl içinde dönüp Ankara'da taksi şoförlüğü yapacaktım. Tek başıma geldim şimdi 9 nüfus olduk. 22 yaşında geldim yaş oldu 70 daha gideceğiz. Artık anladık ki trenle geldik ama dönerken uçağın altında gideceğiz" ifadelerini kullandı.