Ukrayna ile Rusya arasındaki Donbas krizi büyüyor. Bölgede gerilim adım adım savaşa doğru giderken, NATO ve ABD'den Rusya'ya karşı peş peşe açıklamalar ve hamleler gelmeye başladı. ABD, 2 savaş gemisini13-14 Nisan tarihlerinde Karadeniz'e gönderecek. Gemilerin boğazlardan geçişi için Türkiye'den izin alındı. Rusya da bölgeye çok sayıda savaş gemisi gönderdi, tahkimatını hızla artırıyor. Kriz 'kırmızı alarm' seviyesine doğru ilerlerken, Türkiye Ukrayna ve Rusya'ya gerilimi tırmandırmama çağrısı yaptı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Türkiye'de Ukrayna Başbakanı Volodimir Zelensky'i ağırladı. Erdoğan, görüşmede Donbas krizinin olası bir çatışma ve savaşa dönüşmemesi gerektiğinin altını çizdi. Başkan Erdoğan daha sonra ise krizin diğer tarafı Rusya'yla da iletişime geçti. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüşerek, aynı hususların altını bir kez daha çizdi. Savaş çanlarının çaldığı Karadeniz'deki gelişmeleri Daily Sabah Ankara Temsilcisi Nur Özkan Erbay sabah.com.tr için değerlendirdi. Erbay, bölgedeki gelişmelerin hiç olmadığı kadar kritik ve hayati olduğunu belirtti, Türkiye'nin önemine dikkat çekti.
DONBAS KRİZİNDE TÜRKİYE'NİN HAYATİ ÖNEMİ VE KAZANIMLARI
Erbay'ın Rusya-Ukrayna krizi ile ilgili değerlendirmesi şöyle:
son günlerde patlak veren Rusya-Ukrayna krizi, Ankara tarafından yakından izleniyor. Ankara bu çatışmada karşılıklı hukukun gözetilmesinden yana olduğunu, ateşkesin sağlanması gerektiğini ve mümkün olan en kısa sürede barış ve istikrarın kurulması gerektiğini söylüyor. Öte yandan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelinsky, Rusya'nın daha da ileri gitmesi durumunda ülkesinin NATO üyeliğinin tek seçenek olduğunu yineliyor. Moskova'nın bu ifadelere tepkisi ise hem diplomatik hem de askeri anlamda daha önce de gösterdiği üzere oldukça sert. Hafta sonu Zelinsky ve beraberindeki heyet, üst düzey stratejik konsey toplantısı için Türkiye'de idi. Ankara, Zelinsky'ye hem ikili ilişkilerde hem de NATO çerçevesinde Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü desteklemeye devam edeceği mesajını iletti. Türkiye, Rusya'nın 2014'teki Donbas merkezli savaşın sonunda eklediği Kırım konusunda da son derece hassas olduğunun bir kez daha tüm dünyaya ilan etti.
"BELKİ DE HER ZAMANKİNDEN DAHA HAYATİ"
Donbass'taki Rus ayrılıkçıların Mart ayının son günlerinde dört Ukraynalı askeri öldürdüğü Temmuz ayında 2020 ateşkesinden sonra tekrar başlayan gerilimlerin nereye taşınacağını tahmin etmek zor ancak Karadeniz'de suların her geçen gün ısındığı da bir gerçek. ABD'li iki savaş gemisi 14-15 Nisan tarihlerinde Türkiye'nin izni ile Karadeniz'e geliyor. Öte yandan Rusya'nın da Karadeniz'de tahkimatı artırdığı haberleri mevcut. Bölgemizde son derece kritik olan yeni bir döneme girilirken, hem NATO'nun en güçlü 2. Ordusu olarak, hem de bir yıl süreliğine ittifakın "Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü" (VJTF) görevini üstlenmiş bir Türkiye'nin süreçteki oynayacağı rol belki de her zamankinden önemli ve hayati bir hal alıyor.
Ukrayna krizi çözülemediği takdirde, ABD-Rusya cephesindeki gerginliğin Biden dönemindeki ilk ve en sert cephesi olmaya aday görünüyor. Türkiye süreçte, barışın ve ateşkesin tarafındaki konumunu, Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne desteğini ve Kırım'ın ilhak edilmesine karşı tutumunu sürdürecek. Tıpkı geçen yıl Rusya'nın bir başka arka bahçesi olan Kafkasya'da gerçekleşen Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Karabağ savaşında olduğu gibi, Türkiye bu kez muhtemel bir savaş, çatışma tehdidini önlemek için diplomatik gücünü ya da bir NATO üyesi olarak bu çatı altında askeri anlamda caydırıcı rolünü kullanabilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Ankara'nın hem NATO nezdinde hem de tek başına, derinleşme ihtimaki hayli yüksek olan bu krizde arabuluculuk yapmak için en uygun bölgesel güç olduğu ortada. Ancak Türkiye'nin bu konudaki olumlu ve yapıcı çabalarına rağmen, başka bir çatışma alanı olan Suriye'de Türkiye'ye yönelik artan tehditler karşısında Rusya ve ABD'den aynı yapıcı çabanın gelmemesi de sürdürülebilir görünmüyor.
Moskova ve Washington, Ankara'nın bugüne kadar uzattığı tüm zeytin dallarına rağmen Suriye'de Esad Rejimi ve PKK/YPG üzerindeki yaptırım gücü ve kaldıraçları kullanmaz ve Türkiye'ye yönelik saldırılar sona ermezse Astana, Soçi, Menbiç anlaşmalarını yeniden değerlendirecektir. Ukrayna krizi bu anlamda Türkiye için sadece bir bölgesel çatışmanın sonlandırılmasına arabuluculuk etmek noktasında değil; NATO, Rusya ve ABD ile ilişkileri yeniden test edeceği, önemli, somut askeri ve diplomatik kazanımlar elde edebileceği fırsatlar da sunuyor.