Türk gezgin olan Gözde Gülsoy, İtalya'da yaşadıklarını tek tek anlattı. Avrupa'da coronavirüsün çok etkili olduğu ülkelerin başında gelen İtalya'da sosyal yaşam ve hastanelerin durumuyla ilgili merak edilen soruların cevapları.
İtalya'da korona virüs vakaları başladığında neler düşündünüz? Sizce devlet ve halk yeterli tedbirleri aldı mı?
İtalya'da ilk vaka ortaya çıktığında herkes gibi ben de çok fazla ciddiye almamıştım. Herkes "Tamam ya bu bir grip salgını" diyordu. Daha sonrasında ucuz bir bilet bulup Sofya'ya tatile gittim. Tam oradayken bütün olaylar patladı. Şu an önlemlerin alındığı 4. haftadayız. 3 hafta önce İtalyan devleti, üniversiteleri, liseleri, okulları kapatmaya karar verdi. Tüm eventler iptal edildi. Maçlar ertelendi veya seyircisiz oynatıldı. Fashion Week iptal oldu. Tüm bunlardan sonra biraz daha işin ciddiyetini kavramaya başladık. Ama yine de tam olarak farkında değildik bu ciddi durumun. Evet, ilk haftada işe gitmiyorduk. Evden çalışıyorduk. Ama bir arkadaşımızın doğum gününü kutlamaya, evde hep birlikte yemek yemeye ya da dışarı çıkıp kahve içmeye devam ediyorduk. Aslında bizim şanssızlığımız virüsle karşılaşan Avrupa'daki ilk ülke olmamız oldu. Önümüzde herhangi bir örnek yoktu. Ne devlet bir anda tüm önlemleri alabildi, ne halk. Şu anda Litvanya'daki vaka sayısı çok fazla olmamasına rağmen, Litvanya bir anda tüm önlemleri aldı ve ülkeyi dışarıya kapattı. Bizde böyle olmadı, bizde her şey adım adım oldu. İlk olmanın en büyük zararlarından biri. İnsanlar okullar ve üniversiteler kapatılınca bunu bir tatil şansı gibi gördü. Kayak merkezlerine gitmeye, dışarı çıkmaya devam etti. İlk hatayı burada ciddiye almayarak ve bu süreci tatil gibi görerek yaptık. İkinci hata ise, İtalya'nın ve Lombardiya bölgesinin karantina altına alınacağı konuşulmaya başladığında insanlar bir anda memleketlerine gitmek için tren istasyonlarına akın ettiler. Giden insanlardan bazıları hastalık taşıdığı için, virüs İtalya'nın diğer bölgelerine yayılmaya başladı. Şu an halk çok daha bilinçli. Sokakta insan görmeniz imkânsız. Süpermarketlere gittiğiniz zaman içeriye belli sayıda insan giriyor, dışarıda bekleyenler birbirlerinin arasındaki 1 metre mesafeyi olabildiğince korumaya çalışıyor. İlk haftalar yaptığımız hataların bedelini ağır ödüyoruz.
Marketlerde, eczanelerde durum nedir? Hangi şartlarda dışarı çıkabiliyorsunuz? Hangi ürünleri stokluyorsunuz?
Marketlere ve eczanelere gidebiliyoruz. Hepsi açık ve karantina süreci boyunca da açık kalacaklar. Buralara gitmek için belirlenen saatler yok. İstediğimiz zaman çıkıp gidebiliyoruz. Sadece marketlere belli sayıda insan girebiliyor. Dışarıda oluşan sırada herkes birbiri arasında birer metre ara bırakıyor. Normalde İtalyanlar çok sıcakkanlı insanlardır. Birbirleriyle sürekli el kol teması halinde konuşurlar. Ama şu an öyle bir durum var ki, kimse aynı kaldırımda yan yana yürüyemiyor. Herkes birbirinden uzaklaşıyor. Ben genelde alışverişimi online yapmaya çalışıyorum. Mecbur kalmadıkça süpermarkete de eczaneye de gitmiyorum. İlk karantina durumu olduğunda, okullar kapanıyor dendiği zaman herkes markete koşup stok yapmaya başlamıştı. Marketlerde birçok şey kalmamıştı. Raflar bomboştu. Şu an böyle bir durum yok. Herkes alışverişini normal miktarda yapıyor. Bütün raflar dolu. Ancak eczanelerde el dezenfektanı ve maske bulunması imkânsız. Ben stokçuluğa karşıyım. İlk haftalarda herkes marketlere akın edince ben de panik olmuştum. Herkes markete gittiği için bize bir şey kalmayacak korkusuna kapıldım. Market raflarının ilk boşaltıldığı zaman alışveriş yapamamıştım. Ama sonra yeniden raflar dolduruldu. Hiçbir şey stoklamıyorum. Köpeğimin ilaçlarını stokladım. Çünkü köpeğim epilepsi hastası. Ama bunun dışında hiçbir şeyi stoklamıyorum. Stoka karşıyım. Biz ne kadar yiyecek ve içeceğe ihtiyaç duyuyorsak çevremizdeki herkes de ihtiyaç duyuyor. Sadece kendinize çok sayıda el dezenfektanı veya kolonya alarak kendinizi korumanız yeterli değil. Bir kişinin kendini koruması yetmiyor. Kendimizi hep beraber korumalıyız ki bu hastalığın yayılması yavaşlasın. Bu malzemeleri sadece biz alırsak, stoklarsak bunun da bize bir faydası yok.
İtalya'da yoğun bakıma gelen hastalar arasında seçim yapılıyor mu?
Yoğun bakım kapasiteleri dolduğu için hastalar arasında bir seçim yapılması gerekiyor. İki hasta arasında daha genç olana öncelik veriliyor. Ya da "Acaba hangisinin durumunu kurtarabiliriz?" düşüncesiyle iyileşmeye daha müsait olan insana öncelik veriliyor. İtalya'da virüsün bu kadar hızlı yayılmasının sebebi, dediğim gibi devletin bazı önlemleri almasında geç kalmasıydı. Belki de ilk haftadan tüm ülke karantinaya alınmalıydı. Ama yine de suçlayamıyorum devleti, çünkü önlerinde bir örnek yoktu. Bu kadar büyük bir şeyi onlar da beklemiyorlardı. Devlet önlemleri adım adım almaya başladığı zaman da halkın bunu idrak etmesi yavaş oldu. Sanki okullar kapatılınca herkes Noel tatilinde, Paskalya tatilinde hissetti kendini. Anneler çocuklarını alıp AVM'lere, parklara gitti. Biz de evden çalışıyorduk. Mesai saatleri dışında dışarıya kahve içmeye çıkıyorduk. Yayılmasındaki en büyük problem bu oldu.
Milano'yu İstanbul gibi düşünün, Lombardiya bölgesini de Marmara bölgesi olarak. Lombardiya bölgesinin kapatılacağını öğrenen herkes arabalara, trenlere, otobüslere atlayıp kendi memleketlerine gitmeye başladılar. Bir şekilde hak veriyorum ama diğer yandan yapılan bir cahillik diye düşünüyorum. Hastalığı İtalya'nın diğer bölgelerine de maalesef böyle taşımış olduk.
Şu an doktorlar büyük bir özveriyle 7/24 çalışıyor. Emekli olan doktor ve hemşireler hükümet tarafından yardıma çağırıldı. Hastanelerde durum biraz içler acısı.
Hayatını kaybedenlerin defin işlemleri yapılıyor mu?
Defin işlemleri yapılıyor. Ama insanların kalabalık gruplar halinde bir arada bulunması yasak olduğu için maalesef cenaze törenleri yapılamıyor şu anda.
Bu sıkıntılı süreç bittiğinde ilk yapacağınız şey nedir?
Açıkçası korona virüs tehlikesi geçtikten sonra, bir süre eve girmeyi düşünmüyorum. Çok uzun zamandır evdeyiz ve belli bir süre daha evde olmamız gerekecek. İşime geri dönmek için de sabırsızlanıyorum. Çok severek yaptığım ve çok eğlendiğim bir işim var. Aynı zamanda seyahat etmeyi çok seviyorum. Ayın 2 hafta sonu ucuz biletler bulup muhakkak seyahat ederdim. Bilet bakmayı bile inanılmaz özledim. Bir an önce seyahatlere geri dönmek istiyorum. İnsanlardan korkmadan köpeğimle birlikte açık havada yürüyüş yapmak istiyorum. Arkadaşlarımla dışarı çıkmak, müzeye, sinemaya, sergiye gitmek, spora gitmek istiyorum. Yüzde yüz bu tehlike aşılırsa ancak o zaman gelip ailemi görmek isterim. Ya da keşke onlar gelip beni ziyaret edebilse. Zaten hayatımı çok güzel buluyordum ama o kadar küçük ve normal gördüğümüz şeyler nasıl kıymetliymiş! Bu dönem onu anladım. Özgürlüğün kıymetini daha çok bildim diyebilirim. Bundan sonra hayatımın monotonluğundan dolayı yakınmayacağım.
Umut ediyorum ki Türkiye asla İtalya'nın düştüğü duruma düşmez. Umarım gereken dersler çıkartılır. İnsanlar daha bilinçli olur, dışarı çıkmaktan vazgeçer. Bizden daha kolay halledersiniz umarım. İnsanın hem burada kendisi için endişelenmesi hem de ailesi için endişelenmesi çok kötü bir şey. Herkese sağlık diliyorum. İnşallah bunu da atlatacağız.