Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde bulunan Larnaka Büyük Camii'si yönelik kundaklama girişimine tepki yağdı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Larnaka Büyük Camii'si yönelik kundaklama saldırısını şiddetli şekilde kınıyoruz. İslam karşıtlığının son örneklerinden birisi olan bu ve benzeri eylemler sadece Müslümanları hedef almamakta, aynı zamanda, insanlığın ortak değerlerini tehdit etmekte; bazı çevrelerin barış içinde bir arada yaşama anlayışından ne kadar uzak olduğunu göstermektedir" denildi.
'RUM VANDALİZMİ'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Larnaka Büyük Camisi'ne yapılan saldırıyı kınadı. Çelik, "İslam ve Türk düşmanlığını teşvik edenler, bu saldırılardan sorumludur. Kıbrıs Rum Yönetimi'ni, bu alçakça eylemlerin tekrarlanmaması için acilen önlem almaya çağırıyoruz" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da paylaşımında "İnancımıza göre mabetlerin dokunulmazlığı vardır. Mabetlere ve kutsal değerlere karşı gösterilen bu saygısızca tutum asla kabul edilemez. Müslümanları ve insanlığın ortak değerlerini hedef alan bu saldırgan tutumun sorumlularının bir an önce tespit edilerek yargıya sevk edilmesini bekliyoruz" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da "Rum vandalizmi ve zihniyeti devam ediyor" ifadeleriyle saldırıya sert tepki gösterdi.
GARANTÖRLÜKTEN SAPMA YOK
ASILSIZ ve mesnetsiz iddialarla gündem oluşturmayı âdet haline getiren Rumlar, 'Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki garantörlük haklarından vazgeçtiği' şeklinde temelsiz ifadeleri Rum basını yoluyla yeniden dolaşıma soktu. Kıbrıs konulu Crans Montana görüşmelerine yönelik birtakım iddialar ortaya atılırken, Ankara bu iddiaların asılsız olduğunu ve Rum basınının algı operasyonun yaptığının altını çizdi. İç kamuoyuna mesaj vermek için mantık dışı argümanları dahi ileri sürmekten geri durmayan Rumlar, son olarak Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki garantörlük haklarından vazgeçtiğine dair 'çok gizli' ibareli bir dokümanın dolaşıma sokulduğu bilgisini yayma yoluna gitti. Diplomatik kaynaklar, "Bu iddialar, bu algı operasyonları, aslında dönem dönem Rum kesiminin özellikle iç siyasi gelişmeler bağlamında da adadaki çözümsüzlüğü teşvik etmek için kullandığı bir mekanizma" dedi. Kaynaklar, Türkiye'nin 1960 Londra ve Zürih Anlaşmaları ile teminat altına alınan garantörlük hakkından bir milim sapma olmadığını söyledi.