Lizbon Zirvesi'nde cuma günü varılan anlaşma, NATO ülkelerinin sahip olduğu ulusal füze savunma yeteneklerinin bir ağ üzerinde entegre olmasını ve ABD'nin geliştirdiği projenin de bu ağa katılmasını öngörüyor. Bu iletişim ağı ve komuta kontrol uygulaması için NATO'nun ayırdığı bütçe 200 milyon Euro. Ancak ulusların sahip olmak isteyecekleri ilave yeteneklerin ulusal bütçelerden karşılanması gerekecek.
TÜRKİYE İÇİN İKİ RADAR
Müzakerelerde Türkiye için biri Doğu Karadeniz diğeri Güneydoğu Anadolu'da olmak üzere iki radar sistemi yerleştirilmesi değerlendirilecek. Her biri bin kilometre çapında alanı tarayabilen bu radarlardan güneyde olanı İran'ın Avrupa'ya yönelik tehditlerini, kuzeyde ise Atlantik ötesine yönelik tehditleri algılayacak. Proje, uzun menzilli yüksek katman balistik füzelerini önleme amaçlı olarak tasarlandığından, düşman füzesinin ateşleneceği toprakların yakın komşularını korumuyor. Türkiye "tehdit İran" saptaması yapılmasına karşı çıkmasaydı, Anadolu topraklarını İran'ın kısa menzilli füzelerinden koruyacak ilave sistemler de zorunlu olarak NATO bütçesinden inşa edilecekti. Ancak Türk hükümetinin çekinceleri doğrultusunda hazırlanan kararda tehdidin hangi ülkeden geleceğine açık bir atıfta bulunulmadı. İlk aşamada Avrupa'yı uzun menzilli füzelere karşı "genel koruma" altına alacak bir sistem inşa edilecek. İran "potansiyel tehdit" olarak nitelendirilmeyeceğinden, Türkiye'ye ekstra koruma sağlayacak bir sistemin NATO bütçesinden inşası ayrı bir pazarlığın konusu olacak.
ZAMAN KAVRAMI ÖNEMLİ
Türkiye'nin İran'ın kısa menzilli alçak katman füzelerinden NATO bütçesi kullanılarak korunması benimsenirse, Anadolu'da Patriot ve THAAD kısa menzilli füze savunma sistemleri konuşlandırılacak. ABD gemilerine yerleştirilen SM-3 füzeleri ise İran'ın Türkiye üzerinden geçip Avrupa'yı ve ilerleyen yıllarda teknolojisini geliştirmesiyle ABD'yi hedef alacak uzun menzilli yüksek katman füzelerine karşı koyacak. Füzeler "ilk hız" (boost), "yörüngede uçuş" (midcourse) ve "düşüş" (terminal) olmak üzere üç farklı evrede seyrederek tehdidi imha edebiliyor. Bu da Konsey'de saniye, salise, milisaniye, mikrosaniye, nanosaniye, pikosaniye gibi zaman kavramına dayalı müzakereleri başlatacak. ABD'nin sistemine entegre edilecek olan projenin, tıpkı Washington için olduğu gibi temel hedefi füzeleri atmosfer dışına çıktığı "midcourse" evresinde imha etmesi ve böylece nükleer serpinti riskini minimum düzeye indirmesi de hedeflenecek. Teknik koşullar, adı zikredilmemesine karşın İran'ın Avrupa'ya yönelik olası bir saldırısında düşman füzesinin "boost" evresinde imha edilmesini gerektiriyor. Bu durum Türkiye üzerinde hem nükleer serpinti riskini ortaya çıkarıyor, hem de zaman tartışmasının Türkiye için önemini gösteriyor. Türkiye, "boost" için merkez olmak yerine "midcourse" üzerinde odaklanılmasını da isteyecek. Sistem çalıştırıldığında düşmanın balistik füzesinin 8 dakikalık ısınma süresi var. Ateşlendiği anda saniye bin 100 metre hızla ilerliyor. Füze yatay yörünge durumuna yani midcourse'a geçtiğinde saniyede 3 km hızla ilerliyor. Kıtalararası füzeyi İran veya bir ülkenin geliştirmesi halinde, en uzaktaki müttefik ABD'yi vurması 30 ile 35 dakika arasında sürecek. Bu da Türkiye için olası tehdidin zamanlamasının sadece saniyeler alacağını gösteriyor.
DAVUTOĞLU MUTTEKİ İLE GÖRÜŞTÜ
Öte yandan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ve İran'ın nükleer başmüzekerecisi Said Celili ile yaptığı telefon görüşmelerinde, nükleler müzekereler ve NATO'nun Lizbon zirvesinde kararlaştırılan füze savunma sistemini değerlendirdi.