Kamu Denetçiliği Kurumunca hazırlanan "Ege Denizi'ndeki Geri İtmeler ve Boğulan İnsan Hakları Özel Raporu", TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen etkinlikle kamuoyuna duyuruldu.
Saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı'nın okunması ve rapora ilişkin sunumla başlayan programa, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yüksek yargı organları başkanları, TBMM'deki bazı komisyon başkanları, milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve davetliler katıldı.
Şentop, bu konunun sadece geri itme değil, insanlık meselesi olduğunu vurgulayarak raporla bu uygulamaları yapanların, başta Yunanistan olmak üzere yüzlerine vurulması, tüm dünyaya ifşa edilmesi gerektiğini söyledi. Şentop, raporun İngilizcesinin de Türkçesi gibi geniş şekilde hazırlanması gerektiğini belirtti. Kamu Denetçiliği Kurumunun bu raporunun hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna sunulacağını anlatan Şentop, konuyu birçok uluslararası toplantıda, son olarak Madrid'de gündeme getirdiğini ifade etti. Şentop, "Bunun önemli etkileri oldu. Çoğu bunları görmemiş. İnsanlar, hangi dünyaya kulak kesilmişse diğerlerine sağırdır. O tarafa bakmıyorlar." diye konuştu.
"ULUSLARARASI ANLAMDA BÜYÜK BİR HAKSIZLIK"
Şentop, TBMM'nin ev sahipliğinde "göç" başlıklı parlamentolar arası birlik toplantısının İstanbul'da yapılacağını, toplantıya 50 ülke parlamentosundan katılım olacağını, konuları farklı başlıklar üzerinden konuşacaklarını aktardı. Meselenin göç, mülteci ve göçmen meselesi olmaktan çıktığına işaret eden Şentop, Türkiye'nin 10 yıldır yoğunlaşan bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığını ve en çok göçmen barındıran ülke olduğunu vurguladı. Şentop, sadece Türkiye'nin değil, bütün dünyanın meselesi olan göçün en önemli sebebinin, mültecilerin doğdukları topraklarda insanca ve güven içerisinde yaşayabilme imkanını bulamamaları olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
"Bunun en aktüel sebebi, onların yaşadıkları ülkelerin Batılı ülkeler tarafından yaşanılmaz hale getirilmesidir. Afganistan, Suriye, Irak'tan niye göç ediyorlar, Afrika ülkelerinden niye göç ediyorlar? Yüzyıllardır Batılıların, bu ülkelerin yer altı ve yer üstü ile insan kaynaklarını sömürmesi neticesinde bu ülkelerin insanca yaşanabilir olmaktan çıkması. Buralarda yaşayamıyorlar, yaşanabilir olduğunu düşündükleri coğrafyalara doğru bir demografik hareket var. Bunun Türkiye'nin sorunu olmadığını, bu meselenin maliyetinin, maddi ve manevi anlamda söylüyorum, Türkiye'nin üzerinde kalmasının, uluslararası anlamda büyük bir haksızlık olduğunu ifade ediyoruz."
"KADERİN CİLVESİ"
TBMM Başkanı Şentop, Avrupa'nın, Ukrayna'dan gelen göç dalgasıyla karşı karşıya kalmasını "kaderin cilvesi" olarak nitelendirerek "Afrika'dan, Asya'dan, Orta Doğu'dan gelen mültecileri itmeye çalışanlar, bu sefer doğudan, Ukrayna'dan gelen mülteci dalgasıyla karşı karşıya kaldılar. Çok ani, çok hızlı gelişen, çok yoğun bir göç dalgası." dedi.
Avrupalıların, beyaz ve Hristiyan mültecilere farklı yaklaştığına dikkati çeken Şentop, ancak Almanya'da birçok düşünce kuruluşunun, göçmenlere yönelik en düşük maliyet tutarlarını hesapladığını, bunlara ilişkin çalışmalarını açıkladığını aktardı. Şentop, söz konusu mültecilerin, Bulgaristan ve Makedonya'daki az nüfuslu bölgelerde yaşamaları halinde çıkacak maliyetin hesaplandığını da söyledi.
Göçün son zamanlarda artmasının çok daha temel bir sebebi bulunduğunu, bunun buz dağının deniz üzerinde görülen kısmı olduğunu vurgulayan Şentop, çok büyük bir demografik hareket yaşandığını ifade etti.
Dünya nüfusunun kıtalara göre dağılımının 1950'lerden itibaren değişim göstermeye başladığını anlatan Şentop, gelecek 25-50 yıllık projeksiyonlarda Avrupa'da, dünya nüfusunun sadece yüzde 5'inin yer alacağının öngörüldüğünü bildirdi. Avrupa nüfusunda görülecek azalmaya işaret eden Şentop, öte yandan dünya tarihinde, zenginliğin olduğu yerlere doğru nüfusun gittiğini dile getirdi. Şentop, "İşte bugün yaşamış olduğumuz bu göç hareketleri, esasen tabiri caizse bir kitabın sadece giriş bölümü, bir takdim kısmı gibi. Önümüzdeki çeyrek asır, belki 50 yıllık bir zaman içerisinde Avrupa'nın, bugün bundan rahatsız oldukları için onları söylüyorum, daha büyük, önlenemez, karşı konulamaz bir göç dalgasına maruz kalacağını buradan biz görüyoruz, demografik gelişmeler bize bunu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan'ın mültecilere yönelik uygulamalarını anımsatan Şentop, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Avrupa'da bugün Yunanistan yapıyor bunu ama Avrupa'nın da buna göz yumduğunu çok açık görüyoruz. Frontex'in yaklaşımları, bütçesinin kabul edilmemesi, aklanmaması falan yeterli değil. Artık üstü örtülemeyecek derecede haksızlıklar, hukuksuzluklar olduğunu aslında görme anlamına da geliyor. Ama bu yeterli değil. Burada yapılanlar bir insanlık meselesi, insani bir sorun. Ama bu sadece siyasi bir sorun değil, bu aynı zamanda bir paradigma meselesi sorunu, bir kültür sorunu."
"NE KADAR İLKEL TARTIŞMALAR"
TBMM Başkanı Şentop, Avrupalıların insan hakları ve eşitlik gibi soyut kavramları somutlaştırırken kendileri gibi beyaz, Hristiyan veya Yahudi ve Avrupa sınırları içerisinde yaşayanları düşündüklerini anlattı. İnsan hakları bağlamında atıf yapılan Magna Carta'da "insan" kelimesinin bulunmadığını, sadece hür erkeklerin haklarının yer aldığını anlatan Şentop, İngilizcede insan kelimesinin 1597 yılına kadar yer almadığına dikkati çekti.
Avrupa'nın son 50 yıldır kültürel çoğulculuk yaşamaya başladığını; farklı inançların, ibadetlerin, etnik kökenlerin olduğunu fark ettiğini ancak bunu tam oturtamadığını dile getiren Şentop, şunları kaydetti:
"İşte Fransa'da bir 'Avrupa İslamı' oluşturacaklar. Müslümanlara özgürlük tanıyacaklar ama o bizim bildiğimiz Müslümanlık değil. 'Avrupa Müslümanlığı' diye bir şey olacak, o Müslümanlara din özgürlüğü tanıyacaklar. Daha bunları tartışıyorlar, bunlar ne kadar ilkel tartışmalar. Orta Çağ'da konuşulmuş, tartışılmış şeyler bunlar. Mesele sadece siyasi değil, bir paradigma meselesi, bir dünya görüşüyle alakalı ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Zaten işte bizi bu sorunlarla karşı karşıya bırakan da yüzyıllardır bu dünya görüşünün arızaları, problemleri."
Şentop, bu konunun ticari bir mesele olarak görülmesini isteyerek "Yüzyıllardır, onların bugün sahip olabilecekleri ekonomik zenginlikleri çalmışsınız, yer altı servetlerini Avrupa ve Amerika'ya götürmüşsünüz. Onlar da bunların karşılığında sizden ufak bir bedel istiyorlar. Gelip aranızda asgari insani şartlarda yaşamak istiyorlar. Bunu, yüzyıllardır yaptığınız sömürünün küçük bir bedeli, iadesi olarak düşünün, madem insan hakları bağlamında düşünemiyorsanız..." dedi.
Yeni dünyada, tüm insanların bir tarağın dişleri gibi eşit olduğu anlayışıyla asayiş, güven ve huzurun sağlanabileceğini vurgulayan Şentop, mültecilerin geri itilmesi veya ülkelere girişine engel olunmasına harcanan paralarla bu insanların doğdukları topraklarda yaşatmanın yolunun aranması gerektiğini dile getirdi.
"ÇİFTE STANDARTLARA MARUZ KALDIK"
TBMM Başkanı Şentop, "çifte standartlar, riyakarlıklar, ikiyüzlülüklerin son bir örneğine değinmek istediğini" ifade ederek İngiltere'nin sığınmacıları Ruanda'ya göndereceği uçuşun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla iptal edilmesi üzerine İngiltere'nin AİHM'den ayrılmayı tartıştığını anlattı. Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uluslararası hukuk anlamında AİHM'in yaklaşımının doğru olduğunu, bir hukukçu olarak söyleyebilirim ama itiraz imkanları vesaire de var. AİHM'den hoşlarına gitmeyen bir karar çıkar çıkmaz hemen Mahkeme ve Sözleşme'den ayrılmayı tartışıyorlar. Türkiye yıllardır, binlerce kararını; haksız, yanlış, taraflı bulduğumuz halde uyguladı. Bu konuyu tartışacak bir ülkeyse sadece Türkiye tartışabilir çünkü çok büyük haksızlıklara, çifte standartlara maruz kaldık Türkiye olarak AİHM kararlarında. İşte son Türkiye'de tartışılan kararlar çerçevesinde, daha kendisine başvuru yapılmamış bir konu. Aynı şahısla ilgili ama birkaç farklı dava var. Bunlardan bir tanesiyle ilgili başvuru yapılmış ama diğerleriyle ilgili henüz başvuru yapılmamış. AİHM, başvuru yapılmamış davayla ilgili olarak da karar veriyor önceden, ki tarihinde benzeri yok, emsali olmayan bir karar. Bunları siyaseten değil, hukuken tartışabilecek tek ülke Türkiye'dir ama kendilerinin hoşuna gitmeyen basit bir karar çıktığı anda buradan ayrılmayı tartışan bir İngiltere ile karşı karşıyayız. Benzer bir şeyi eminim ki Fransa da Almanya da yapar karşılaşsa. Bazı ülkelerin, bazı halkların daima haklı, alacaklı; bazı ülkelerin ve bazı halkların ise sürekli borçlu, sürekli görevler ve sorumluluklarla mükellef olduğu bir dünya yok. Herkesin sorumlulukları ve hakları var."
Raporun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür eden Şentop, raporun her kesime duyurulmasının önemine işaret etti.