Rusya'nın bir sonraki hamlesine dair tahminler uzun süredir Avrupa basınında yer alıyor. Diken üzerinde olan bölgelerdeki son durum, Sabah Gazetesi Dış Haberler Editörü Selçuk Eren'in hazırladığı Dünyanın Konuşmadıkları yeni bölümde inceleniyor.
İlki Moldova. Daha önceki bölümlerimizde Transdinyester'den bahsetmiştik. İşte Rusya'nın buradaki askerlerini de harekete geçirme ihtimali artıyor.
Bakmamız gereken bir diğer bölge Kaliningrad. Yine buranın da detaylarını ve önemini eski bölümlerimizde bulabilirsiniz. Rusya geçen hafta burada nükleer test yaptı. Burası Polonya ve Litvanya'ya komşu ve aynı zamanda Rus toprağı. İşte bu yüzden Polonya'daki tehlike çanları artıyor. Ancak Polonya'da çok sayıda Amerikan ve NATO askeri var. Dolayısıyla Rusya burayı yani Kaliningrad'ı bir gözdağı aracı olarak kullanmaya devam edecektir. Yani Moldova kadar sıcak çatışmaya girilme ihtimali yok.
Şimdi savaşa dahil olmasından endişe edilen başka bir ülkeye geçelim. Belarus'tayız. 24 Şubat'tan beri, yani Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırlarına ilk başladığı andan itibaren Belarus'un savaşa dahil olacağından endişe ediliyor. Bu ihtimal hâlâ çok ciddi seviyede. Belarus'ta bir haftadır tatbikatlar sürüyor. Nitekim Ukrayna'dan da "Belarus'un her an savaşa katılmasına hazırlıkyız" açıklaması geldi.
Şimdi buraya kadar kısa bir toparlayalım isterseniz. Moldova, Polonya ve Belarus üçgeninde risk artıyor. Biraz da kuzeye çıkalım. Dünyanın en mutlu ülkelerinin de huzurları kaçmış durumda.
Finlandiya ve İsveç'ten bahsediyoruz. Bu iki ülke NATO'ya katılma hazırlığında son aşamada. Amerika güvenlik garantisi veriyor. Ama Rusya da bu bölgelere askeri müdahale seçeneğinin hâlâ masada olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Hatta Klaningrad'daki nükleer denemeler tam olarak İsveç ve Finlandiya'ya bir mesajtı.
Peki bu gerginlik Finlandiya ve İsveç'e nasıl yansıyor.
Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de sığınaklar artırılıyor. Hatta Guardian gazetesindeki habere göre şimdilerde başkentin nüfusundan daha fazlasının sığabileceği büyüklükte sığınaklar açılıyor. Helsinki'nin nüfusu 650 bin civarında. Başkentti sığınaklara ise 900 binden fazla kişi sığabiliyor.
Finlandiya'nın nüfusu toplamda 5.5 milyon. Rusya ile aralarında 1300 kilometrelik bir sınır var. Ülke genelinde 54 bin farklı noktada savaş sığınağı var. 4 buçuk milyon kişi buralara sığabiliyor. Aslında bu sığınaklar Soğuk Savaş'tan kalma. Zamanla oyun alanlarına dönüştürülmüştü. Ukrayna savaşıyla ise yeniden savaş sığınağı oluyor. İçlerinde çocuk oyun parkları bile bulunan bu sığınaklar, aylarca kalınabilecek şekilde tasarlanmış durumda.
Şimdi de İsveç'e bakalım. Ülkenin nüfusu 9.5 milyon civarında. Soğuk Savaş sonrası silahsızlanmışlardı. Ama Ukrayna savaşından beri durum değişti. Hatta son haftalarda İsveç ordusunun kapasitesi sürekli artırıyor.
İsveç'te özellikle Kaliningrad'a yakın bölgelerde alarm durumu var. Örneğin 60 bin nüfuslu Gotland adasında halk sürekli yiyecek, içecek ve ilaç gibi temel ihtiyaçların stoğunu yapıyor.
Biraz daha genel çerçeveye bakarak haberimizi tamamlayalım. Bu arada bu saydığımız ülkelerin yanı sıra Rusya'nın Estonya, Letonya ve Litvanya'ya da saldırma riskleri var. Ayrıca Balkanlara da dikkat çekmemiz gerekiyor. Maalesef, Rusya'nın Balkanlarda olası bir karşılıklığı destekleme riski de hâlâ tüm ciddiyetini koruyor.
Detaylar bitmiyor maalesef. Tüm bunlara ek olarak Amerika ile Rusya'nın da Ukrayna'daki savaşı gidrek derinleşiyor.
Dolayısıyla artık şunu çok net söylebiliriz; Avrupa artık eskisi gibi olmayacak. Bir kere artık birçok Avrupa ülkesi için tarafsızlık duruşu tarih oldu. Artık hepsi bir taraf. Ama hangi tarafta yer alacaklarını yani yine Rusya'nın yanında mı yoksa ABD liderliğinde Avrupa tarafında mı olacaklarını zaman gösterecek.
Yani özetle Avrupa tarihinin ve sınırlarının bir kez daha değişmesine şahitlik edebiliriz.