La Palma'da bulunan Cumbre Vieja Yanardağı, şimdiye kadar çevredeki 7000 kişinin tahliyesine, 742 hektar gibi büyük bir alanın tamamen zarar görmesine ve yüzlerce kişinin evini kaybetmesine neden oldu. Lav akıntıları aynı zamanda okyanusla birleşerek hem sularda hem de karada büyük yıkımlar ortaya çıkarıyor. Yerleşim birimlerine akan lav selleri ise gücünü kaybetmeden devamlılık gösteriyor. Bu nedenle ortaya çıkan çevresel bir felaketin izleri, nelere yol açabileceği ve nasıl önlemler alınabileceği konusunda Doç. Dr. Efsun Dindar merak edilenleri cevaplandırdı.
Yaklaşık bir ay önce başlayan Kanarya Adaları'ndaki Cumbre Vieja Yanardağı faaliyetinin ne zaman biteceğinin öngörülemediği belirtiliyor. Bu süreçte okyanusa akan lavların çevredeki su kaynakları ve sudaki habitat üzerindeki etkileri ne olacaktır?
Volkanik faaliyetler, doğadaki en güçlü olaylardan biridir. Bazı volkanik patlamalar ortaya çıkardıkları enerji bakımından nükleer patlamalardan bile çok daha güçlüdür.
Gaz hâlindeki maddeler açısından zengin kül bulutunun sıcaklığı 200 °C ila 700 °C olabilir. Atmosfere saçılan bu malzemeler patlamanın şiddetine göre atmosferde 40 kilometre yükseğe çıkabilir.
Lav akıntıları, zehirli gaz, volkanik kül ve asit yağmuru gibi tehlikelerin o bölge için ciddi tehditler oluşturmaktadır. Bu süreçte okyanusa akan lavların çevredeki su kaynakları ve sudaki habitat üzerinde yıkıcı etkileri olmaktadır. Ateş nehri olarak adlandırabileceğimiz lavlar aşırı sıcak ve metaller açısından zengin bir bileşene sahiptir. Aşırı sıcak olan lavların soğuk deniz suyuyla buluşması ile bir dizi kimyasal etkileşim meydana gelmekte ve ani soğumadan kaynaklı gaz bulutu oluşturmaktadır. Meydana gelen toksik gazın gözlerde, ciğerde ve deride rahatsızlık yaratma riski oldukça yüksektir. Ayrıca, lavın deniz suyuyla buluştuğu yerlerde meydana gelebilecek reaksiyonlar sonucu "volkanik döküntüleri fırlatabilecek" patlamaları meydana gelmesi de söz konusudur. Ortaya çıkan bu etkiler sudaki canlılığı yok etme noktasına getirebilecek güçtedir.
742 hektar alanın yok olduğu bildiriliyor. Adadaki doğal yaşam üzerindeki etkilerinin ilerleyen dönemlerde neler olacağı konusunda birkaç fikrinizi alabilir miyiz?
Volkan patlaması sonucunda, yok olan alanlarla birlikte oradaki biyoçeşitlilik de yok olmaktadır. Bitkiler, hayvanlar, bitki örtüsü, endemik türler maalesef tahrip olmaktadır. Açığa çıkan sıcak gazlar arasında karbondioksit, kükürt dioksit, azot, argon, metan ve karbon monoksit ile su buharı bulunmaktadır. Bu gazlar o bölgeyi solunmayacak hale getirmekte, soğumayla birlikte meydana gelen toz parçacıkları kadar küçük, kaya ve çakıl taşları kadar büyük olabilen kül yüzünden de su ve toprak verimliliğini kaybetmektedir. Doğal yaşamın tekrar eski haline dönmesi için uzun bir süreye ihtiyaç alacaktır.
Yanardağ patlamalarının uzun sürmesi durumunda tüm dünyada iklim değişikliği konusunda farklı sonuçlara neden olabilir mi? İklim krizinin yeni bir nedeni olabilir mi?
İklim değişikliği ya da küresel ısınma karbondioksit gibi ısıyı tutan gazların atmosferde artmasıyla oluşan ve dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıkların artması nedeniyle meydana gelmektedir. Volkanik patlamalar, küller ve tozlar, zehirli gazların atmosfere yayılmasına neden olur. Patlamalar sonucu, ortaya çıkan bu gazlar iklim değişikliğinin artmasına sebep olma potansiyeline sahiptir.
Ayrıca, patlamanın çok şiddetli olduğu durumlarda atmosferdeki birikme sonucu Güneş ışığının yeryüzüne ulaşması engellenebilir. Yeryüzünün, güneş ışınlarının ısıtıcı etkisinden mahrum kalmasıyla kısa süreli soğuma gerçekleşir. Ancak volkanik püskürmeler sonucu ortaya çıkan kükürt dioksit, atmosferdeki su buharı ve tozla birleştiğinde oluşan sülfat aerosolleri Güneş ışınlarının yansımasını bir seneye kadar uzatabilir.Ortaya çıkan bu soğutucu etki, volkanik patlamalardan ortaya çıkan volkanik sera gazlarının ısıtıcı etkisinden çok daha kuvvetlidir.
Duman ve kül yayarak iklimi değiştirme gücüne sahip volkanik patlamaların aslında sebebi değişen iklim de olabilir. Yapılan araştırmalar, buzulların dağlara yapısal denge sağladığını, bu durumun da volkanik patlamalarının olmasını engellediği konusunda sonuçları ortaya koymaktadır.
Atmosfere yayılan toz ve kül bulutları, çevredeki doğal yaşamı ve insan yaşamında nasıl etkiler ortaya çıkarabilir?
Volkan patlamalarıyla atmosfere salınan asidik maddeler, atmosferde su damlalarıyla karışarak asit yağmurlarına neden olur. Asit yağmurları ekolojik tahribat yaratarak hem canlı hem insan sağlığını olumsuz etkiler. Yağmurla yerel su kaynaklarını kirletebilmektedir. Asidik küller bitki örtüsünü de tahrip ederek ekin kıtlığına yol açmaktadır. Ayrıca bu patlamalardan salınan sülfat aerosolleri, 1-3 yıl boyunca stratosferde kalır ve atmosferin tepesinde ışınımsal zorlama ve yüzeyde soğumaya sebep olur. 2005-2015 yılları arasında orta çaplı bu tür patlamalar troposferik ve deniz yüzeyi sıcaklıkları üzerinde fark edilebilir bir soğutma etkisine sebep olmuştur. Yaşanan bu olumsuzlukların yanı sıra, iklim değişikliği nedeniyle atmosfer ısındıkça, büyük ölçekli volkanik patlamaların yaydığı kül ve gaz daha da yükselecektir. İklim değişikliği, ayrıca volkanik malzemenin (volkanik sülfat aerosollerinin) tropik bölgelerden daha yüksek enlemlere taşınmasını hızlandıracaktır.
Cumbre Vieja yanardağının bu kadar uzun bir patlama süreci geçirmesindeki sebep nedir?
Bir volkanın aktif mi, sessiz mi yoksa ölü mü olduğunu belirlemek kolay değildir. Örneğin, Alaska'daki Fourpeaked Mountain, 2006'da patlamadan önce 10.000 yıldan fazla bir süredir hareketsizdi. İspanya'da Cumbre Vieja Yanardağı da 50 yılın ardından faaliyete geçti. Yüzlerce hektarlık alan külle kaplandı. Lav geçtiği her yere küle çevirerek tüm canlılığı yok ediyor. Bu kadar uzun bir patlama süreci geçirmesindeki sebebi söylemek çok zor.
Volkan patlamalarını durdurmak söz konusu olmasa da etkilerini en aza indirmenin yolları nelerdir?
Volkan patlamalarını durdurmak, ne zaman nerede aktif olacağını da mümkün değildir. 252 milyon yıl önceki hızlı ve hacimli volkanik patlamalar, kitlesel yok olma olaylarıyla ilişkilendirilmektedir. Dinozorların neslinin tükenmesinin bir sebebinin de meydana gelen kuvvetli yıkıcı volkanik patlamalar olduğu da düşünülmektedir.
Ortaya çıkan etkilerini en aza indirmenin yolu yerleşim alanlarının kurulması aşamasında bu risklerin gözden geçirilmesi ve civar halkın olası durumlar için eğitilmesidir.
Ancak iklim ısınmaya devam ettikçe volkanik patlamaların etkisinin daha şiddetli olacağı öngörülmektedir. İnsan emisyonlarının ya da volkanlarımızın iklim üzerinde daha güçlü bir etkiye sahip olup olmadığına dair en güçlü kanıt sera gazı üretimi ölçeğinde yatmaktadır. 2015'ten bu yana, küresel insan faaliyetleri sonucu karbondioksit emisyonları yılda 35 ila 37 milyar ton civarındadır. Yıllık volkanik karbondioksit ( CO₂ ) emisyonları yaklaşık 200 milyon tondur. 2018'de insan kaynaklı karbondioksit ( CO₂ ) emisyonları volkanik emisyonlardan 185 kat daha yüksektir. Dolayısıyla birbirini tetikleyen bu sistemler için öncelikli olarak ekolojik tahribatı durdurmak için mücadele edilmelidir.