Ukrayna'da meydana gelen yangına ilişkin son dakika haberi, yıllar önce Çernobil Nükleer Santrali'nde yaşanan patlama ve bu patlamanın ardından gelişen süreci akıllara getirdi. Patlamadan sonra terk edilen, Ukrayna'nın kuzeyinde yer alan Çernobil bölgesi, Ukrayna yangınının ulaştığı sınırlara 1 kilometre uzaklıkta bulunuyor. 1986 yılında Çernobil Nükleer Santrali'ndeki reaktörlerin patlamasıyla birlikte yaşanan radyoaktif sızıntı, Ukrayna'nın yanı sıra çevre ülkelerde de çok sayıda insanın kansere yakalanmasına sebep olmuştu. Şimdi ise yangının bölgeye ulaşması ihtimali büyük bir endişeyi doğurdu. Peki Çernobil nerede? Çernobil faciası olarak tanımlanan ve dünya tarihinin yaşadığı en büyük çevre felaketlerinden biri olan nükleer santralinin patlaması olayı neden yaşandı? İşte dünya gündeminin yakından takip ettiği Ukrayna yangını ile ilgili son dakika gelişmeleri ve yıllar önce yaşanan patlamaya ilişkin satır başları…
Ukrayna'nın Çernobil bölgesindeki orman yangını, 4 Nisan tarihinde başlamasına ve yürütülen yoğun çalışmalara rağmen, henüz söndürülemedi. Yangında, büyük kısmı nükleer felaketin ardından tahliye edilmiş olan 12 köyün, mezarlıkların ve geniş ağaçlık alanların yandığı bildirildi.
Ukrayna Acil Durumlar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, çevreye yayılan dumanlar nedeniyle, yangının kapladığı alanın tam olarak tespit edilemediği, fakat 8 Nisan tarihi itibariyle, 3 bin 500 hektarlık alanın yangının etkisi altında kaldığı belirtildi. Açıklamada ayrıca, yangının başlaması konusunda üç ihtimal üzerinde durulduğu, bunlardan birinin komşu il olan Jitomir ilindeki ağaçlık alanlardaki yangının sıçraması, ikincisinin de bölgedeki elektrik hatlarından kuru otlara kıvılcım sıçraması, üçüncüsünün ise kasıtlı yakma olduğu tahmin ediliyor.
Çernobil Faciası, 26 Nisan 1986 tarihinde Sovyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen nükleer kazadır.
Çernobil Ukrayna'da yer almaktadır ve konum olarak Rusya'nın güneyinde, Karadeniz'in kuzeyindedir.
25 Nisan 1986'da öğle yemeğinden çıkan bir mühendisin deney çalışması ile başladı. Elektrik denemesi için, RBMK tipi reaktörün "acil soğutucu sistemlerini" iptal ediyordu. Teknisyenler, akşam üstüne doğru, reaktörün gücünü minimuma indirmişlerdi.
Amaçları, reaktörün çalışması ansızın durduğunda, buhar türbünlerinin daha ne kadar süre çalışmayı sürdürebileceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini öğrenmekti.
Ancak, bu durumda, RBMK tipi grafitgaz reaktörlerinin müthiş bir istikrarsızlık kazanacağından haberleri yoktu.
Deneyin yapılacağı 25 Nisan 1986'da önce reaktörün gücü yarıya düşürüldü, ardından da acil soğutma sistemi ile deney sırasında reaktörün kapanmasını önlemek için tehlike anında çalışmaya başlayan güvenlik sistemi devre dışı bırakıldı.
26 Nisan günü saat 01:00'i biraz geçe teknisyenler deneyin son hazırlıklarını tamamlamak üzere ek su pompalarını çalıştırdılar. Bunun sonucunda gücünün yüzde 7'siyle çalışmakta olan reaktörde buhar basıncı düştü ve buhar ayırma tamburlarındaki su düzeyi güvenlik sınırının altına indi.
Normal olarak bu durumda reaktörün güvenlik sistemine ulaşması gereken sinyaller de teknisyenler tarafından engellendi.
Su düzeyini yükseltmek için buhar sistemine daha fazla su aktarıldı ve saat 01:23'de deneyin fiilen başlatılması için koşulların oluştuğuna karar verildi.
Geri kalan diğer acil güvenlik sinyali bağlantılarını da kestikten sonra türbinlere giden buhar akışı durduruldu. Bunun sonucunda dolaşım pompaları ve reaktörün soğutma sistemi yavaşladı.
DENEYDEN İKİ DAKİKA SONRA PATLAMA GERÇEKLEŞTİ
Yakıt kanallarında ani bir ısı yükselmesi görüldü ve yapım özellikleri nedeniyle reaktör tümüyle denetimden çıkmış oldu. Tehlikeyi farkeden teknisyenler reaktörün çalışmasını durdurmak amacıyla bütün denetim çubuklarını derhal sisteme sokmaya karar verdiler. Ama aşırı derecede ısınmış olan reaktörlerde saat 01:24'te yani deneye başlanmasından bir dakika sonra iki patlama oldu.
Bu patlamanın ayrıntıları tam olarak bilinememekle birlikte, denetim dışı bir çekirdek tepkimesinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.Üç saniye içinde rektörün gücü %7'den %50'ye fırladı. Yakıt parçacıklarının soğutma suyuyla karşılaşması, suyun bir anda buhara dönüşmesine yol açtı. Oluşan aşırı buhar basıncı reaktörün ve santral binasının tepesini uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafitin yüksek sıcaklıktaki buharla karşılaşması sonucu oluşan hidrojen yanarak bütün santralı ateşler içinde bıraktı.
İLK BİLANÇO 31 ÖLÜ
Santralin 1,016 bin ton ağırlığındaki damı, bir fişek gibi gökyüzüne fırlamış; ardından da, tüm gücüyle santralın üstüne düşmüştü.
İlk patlama sırasında 31 kişi hayatını kaybetmiş ve radyoaktif bulut, ağır ağır bölgenin üzerine yayılmıştı. Açığa çıkan radyasyon korkunçtu: Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına göre Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı.
Sovyet yetkilileri, ilk başlarda felaket haberini gizlemeye çalıştılar. Olaydan kısa bir süre sonra hayatını kaybeden, radyasyondan korunmak için gereken teknik ekipmana sahip olmayan bir çok itfaiye eri, yapı içinde başlayan otuz ayrı yangınla mücadele ederken, rüzgâr radyoaktif bulutları İsveç'e kadar taşıdı. Yapılan açıklamalara göre, bir kaç gün içerisinde Stockholm'deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı.
Kazadan 36 saat sonra, insanlar Çernobil'den uzaklaştırılmaya başladı. Bir ay içinde 30 km'lik çember içinde yaşayan 116.000 kişi boşaltıldı ve bunlara yeni evler verildi. Ancak, birçoğu radyasyona maruz kalmıştı bile… Çoğu gönüllü 600.000 işçi, onarım ve temizleme çalışmalarına katıldı. Yapılan ölçümlerde maruz kaldıkları radyasyon, her biri için 165 "millisievert"ti… 10 Millisievert insan için ölümcül dozu ifade ediyor.
ÇERNOBİL'İN TÜRKİYE'YE ETKİSİ
Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil Nükleer Güç Reaktörünün 4.ünitesinde 26 Nisan 1986 günü erken saatlerde meydana gelen nükleer kaza sonrasında atmosfere büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı 30 Nisan 1986 günü tüm dünya tarafından öğrenildi. Kazadan kaynaklanan radyoaktif salınım, 28 Nisan tarihinde kuzey-batı yönünde esen rüzgarlarla İskandinavya'nın güney ve orta bölgelerine yönelmişti. 3 Mayıs Cumartesi günü bulaşmış (kontamine) hava kütlesi Avrupa'nın büyük bir kısmı ile birlikte Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Trakya'yı etkisi altına aldı. İkinci bir salınımla Çernobil'den doğuya sürüklenen bulaşmış hava kütlesi 7-9 Mayıs tarihlerinde Kırım Yarımadası'nın kuzeyinden Karadeniz üzerinden geçerek Türkiye'nin kuzey-doğu kıyılarına ulaştı.